Başlığımda da belirttiğim gibi bu büyük aslan yürekli taraftarlar ile oyun oynamayın! Haftalardır süre gelen kötü futbolumuz ile uyum sorunumuza Bursa'da son verin. Verin ki sizler de, sizleri seven bizler de bu bitmeyen işkenceye artık dur diyelim. İnanın ki taraftarlar olarak sokakta boynumuz bükük, kalbimiz kırık, yüreğimiz galibiyet hasretine yanık geziyoruz. Alın artık şu üç puanı. Sizden çok mu şeyler istiyoruz, yoksa? Hayır, sizlerden sadece hem gurbetteki taraftarlarımız hem de bizler için güzel, seri galibiyetler istiyoruz, arkadaşlar. Bu isteğimizi ne olursunuz reddetmeyin. Kötü sonuçlar alıp da bizleri kahredip, Mecnun'unu, Leyla'sından ayırmayın, Allah aşkına!
Bizler buralara, yani Süper Lig'e çıkmak için neler çektik neler... Ne badireler atlattık. Yeri geldi, bir sezon 1 puanla, yeri geldi bir diğer sezon da 1 gol averajla Bank Asya 1. Lig'inde kaldık. Bu da yetmez gibi bırakın ilçe takımlarını, örneğin başkentin göbeğindeki kurum takımlarının stadını bile bulamamıştık. Nedeni mi? Çünkü bizler oralara alışkın değildik. Biz geçmişi başarılarla dolu bir takımın taraftarlarıyız. Bu yüzden böyle olaylara alışık değiliz, beyler. 5 yıl önce küme düşen 6. yılında ise evine geri dönen takımımızı, taraftarımızı bu ligde tutmak isteseniz de, istemeseniz de bugün ülkemizde asgari ücretli bir taraftarım nasıl kombinesini 2-3 taksitle alıyorsa, bir öğrenci haftalığını biriktirip de maç biletini alıp sizi büyük bir sevda ile destekliyorsa, sizlerin de bu insanları bu ligde mutlu etmek, tuttukları, yani formasını giydiğiniz takımlarını Süper Lig'de bırakmak boynunuzun borcu arkadaşlar, bunu iyi bilin!
Gelelim yönetim kurulumuza... Yönetim kurulunda kendilerini yakından tanıdığım, hatta çok değer verdiğim büyüklerimiz de var. Müsade ederlerse kendileri ile Sn. Başkan Kazım Gürol Yılmaz'a da bazı önemli hususları hatırlatmak istiyorum: "Değerli yöneticilerimiz, belki yönetim olarak sorunlarınız içeride büyük, hatta ikiye ayrılıp fikir ayrılığında da olabilirsiniz. Fakat unutmayın ki orada bulunan hiçbiriniz kendi özel işinizi yapmıyor, fabrikanızı yönetmiyorsunuz."
Lütfen bu yazdıklarımı iyi okuyun: "Sizler 1965'te kurulan renkleri Kırmızı-Beyaz olan fakat 1989'daki kazada renklerine siyah da eklenen Hakkı'nın, Acun'un, Temel'in, Tekin'in, Gozgoz Yılmaz'ın, Çolak Ömer'in, Deli Şendoğan'ın, Canavar Hamdi'nin, Nuri Asan'ın, Cazip'in, Necati'nin, Hayri Kol'un, Kemal Dikmen'in, Tanju'nun, Emin'in, Muzaffer'in, Rıfat'ın, Kel Zafer'in, Ercan'ın, İmdat'ın, Kasım'ın, Ertuğrul'un, Serkan'ın, Celil'in, Müjdat'ın formasını sırtında taşıdığı, zamanında rakiplerinin maç oynamak için çıktıklarında büyük bir saygı ile karşısında tir tir titreyen, rakiplerine sahayı dar eden, birbirlerini seven ve sayan futbolcuları ile beraber, Hasbi Ağa(Menteşoğlu), İsmail Uyanık ve ismini hatırlayamadığım diğer cesur, kararlı, işini iyi bilen başkanların başkanlık yaptığı bir kulübü daha üst seviyelere taşımak ayrıcada büyük başarılar kazandırmak adına Samsunspor'un geleceği için oradaki sizlere verilen kutsal sayılan görevin başında bulunuyorsunuz! Bu önemli hususları unutmamanızı, 'Kol kırılır, yen içinde kalır' atasözünden yola çıkarak birlik ve beraberlik içinde çalışmanızı sizlerden bir küçüğünüz olarak saygı ile rica ediyorum. Kalın sağlıcakla..."
Rahmetli Nuri Asan'ın bir sözü vardı:
"BİR SEVDADIR SAMSUNSPOR"