Dünyanın ömrü ne kadar kısa!
Bir gün veya günün bir anı kadar!
Önemli olan dünyada bir nam bırakmak…
Bir baltaya sap olmak…
Her günü, bir öncesinden farklı olmak…
Bugünlerde Türkiye sıkıntılı!
Kılıçdaroğlu’na bakın;
İlle de kendini gündemde tutmaya uğraşıyor;
“Biz hapiste hasta yatan PKK'lıya da gittik,
DHKP-C'liye de…
İslami kesimden mahkûmlara da gittik” diyor.
Yani toplumun her kesimine kucak açtık diyor.
Barış… Huzur olsun diyor.
Ama vatanın ocağına incir ağacı eken;
Taş üstünde taş bırakmayan;
Asker-polis demeden galleşçe öldüren;
Vatan hainlerine acımak;
Yaralarına merhem olmak;
Kendileriyle hemhal olmak;
Vatan hainliklerine teşne olmak değil mi?
Ondan sonra da suçlu değilmiş gibi;
Şehit cenazesinde namaza saf tutmak;
Vatandaş bu ikiyüzlülüğe;
Zeytin dalı mı uzatmalıydı?
Sonra da ayağının dibine kurşun koymak;
Emniyet güçlerini… hükümeti;
suçlu görmek;
Adamlarını toplayıp nutuklar atmak;
Taşlı sopalı sokaklarda taşkınlık yapmak;
Dokunulmazlığın elden gitmesinin;
Acısını böyle çıkarmak çete kurmak;
Olmaz mı?
Ölürsem hükümetten bilin demek değil mi?
Amerika’nın Kalleşliği de aynı değil mi?
IŞİD’i kuran; DAİŞ… DAEŞ… deyip;
900 km’lik güney sınırboyumuza eken;
Dünyanın öbür ucundan gelip;
Güney sınırımız boyunca; beş yıldır;
Sinsice Sünni Müslümanları;
Yuvasından eden;
Utanmadan ezeli düşmanı bellettiği
Rusya’yla;
Kalleşçe el sıkışıp;
Fosfor bombası atmasına kuyruk sallamak;
Üstüne üstlük;
PKK’nın can yoldaşı; Kürt PYD’yi kollayıp;
Silahlandırıp palazlandırmak;
Türkiye’yi PYD’ye karşı denize bırakıp;
Yılana sarılmasını telkin etmek;
ABD dostunun kalleşliği değil mi?
Cumhurbaşkanımız Birlik Vakfı İftarında;
Haykırdı;
“Şuanda Suriye'nin Kuzeyinde;
çok ciddi bir plan yürütülmekte.
Ne yazık ki burada;
dost görünenlerin sinsilikleri yatmakta"!
Ah Amerika! Neresi dost.
Ne işin var Suriye topraklarında!
İşin gücün Tayyip Erdoğan’ı mertçe değil;
Dost görünüp kalleşçe hançerlemek!
Bir de Amerikancı Erdoğan diyenlerimiz!
Bakınız programında yokken;
Zenci Boksörün cenazesi için neden gitti;
Dersiniz?
Kendisinden dinleyelim:
"Muhammed Ali'ye Allah'tan rahmet diliyorum.
Tabii ki Muhammed Ali'yi;
mesajlarımda da hep ifade ettim,
sıradan bir sporcu ya da boksör olarak görmedim.
Aynı zamanda onun her attığı yumruğun;
mazlumlar için atıldığına inanan olarak baktım.
Hele hele Vietnam'a gitmeyişi çok daha anlamlıydı.
'Vietnamlılar bize saldırmadı…
niçin ben oraya gideyim?' dedi.
Şampiyonluğunu aldılar… 5 yıla mahkum ettiler…
10 bin dolar da para cezasına çarptırdılar ama;
o şampiyonluğunu kaybetmesine rağmen,
bu cezaya mahkum edilmesine rağmen gitmedi.
Hatta madalyasını da biliyorsunuz göle attı.
Şimdi, bu dik durmak var ya!
hani dikleşmeden dik durmak...
İşte bu çok önemli!
Omurgalı olmak çok önemli!
öyle rüzgar önünde kalmış yaprak gibi sallanmanın;
hiçbir anlamı yok.
Dik duracağız dik...
Çünkü Müslüman'a bu yakışır.
Biz ancak rükuda eğiliriz, o kadar" diye konuştu.
Daha ne diyeyim!
Ramazanı unutup iftarlara koşan siyasilere ithaf ola.