Dün Ankara'da TBMM önünde Samsunlu bir vatandaş elektrik borcunu ödeyemediği için intihar etmeye kalktı.
Elinde benzin bidonu, belinde silahla, Meclis'in Çankaya giriş kapısına gelen Samsunlu 19 yaşındaki genç, 12 bin liralık elektrik borcu yüzünden kendisini yakmak istedi.
Neyse ki emniyet güçleri Emniyet güçlerinin dikkatli ve temkinli yaklaşarak eylemci genci ikna etmişler.
Genç ikna oldu ama borç ne oldu derseniz. Sanıyorum devam ediyor. Samsunda geçtiğimiz hafta içinde yaşanan 7 intihar vakasının yarısından fazlası borç intiharı idi.
Ekonomik sıkıntılar, açlık sınırının çok altındaki asgari ücret ve her geçen gün zorlaşan yaşam koşulları. Umutsuzluk ve getirdiği bunalım insanları ölüme sürüklerken borçlarla ilgili rakamlar da ortaya çıktıkça vatandaşın ekonomisinin ne durumda olduğu da şekilleniyor.
Daha dün ajanslara düşen bir haber: BATI Karadeniz Deniz Ticaret Odası Başkanı İrfan Erdem, ekonomik krizin Zonguldak'ın Ereğli İlçesi'ne etkileri ve tersanelerde yaşanan sorunları içeren raporu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a gönderdi.
Erdem, raporunda, 100 bin nüfuslu ilçede 35 bin icra dosyası bulunduğunu belirtirken, bölgedeki 10 tersaneden 6'sının kriz nedeniyle faaliyetini durdurduğunu, bunlardan birisinin ise icra müdürlüğünce satışa çıkarıldığını söyledi.
İşte parlak nutuklarla gelişen ekonomimizin gerçeği. Bu rakamlara ben de istatistikleri ekleyeyim. Türkiye'de ve Samsun'da her aileden en az 3 kişi icralık. İcra daireleri dosyaları koyacak yer bulamazken sayıları da artmasına rağmen iş yetişemiyor ve çalışanlar isyanda.
işsizlik rakamlarına bakı, tarım kesimine, esnafa bakın ve kredi borçları ile borç takiplerine. Ekonomi kimler için iyi bilmiyorum ama vatandaşın yüzde 90'ı için sanıyorum felaket. Ama garip olan şu ki, söylemeye korkuyor insanlar, Korku İmparatorluğu hakim. Esnafın ,işleri kesat, çiftçi, üretici borç intiharında, büyük firmalar küçüklerin kanını iliğine kadar sömürmüş durumda ve hala sömürüyor.
Ve biz Merkez Bankası'nın kasasındaki bizim olmayan, faiz için yatırılmış olan yabancı paralarla övünüyoruz. Siyaset kurumu ise kısır döngü içinde birbirini yemekle meşgul. İlkesizlik ve ilkesiz siyaset ve ahlak anlayışı toplumu tamamen sarmış durumda.
Bu tabloya baktığımızda daha çok intiharlar ve isyanlar yaşayacağız. Ve bunlara diğerleri duyarsız kaldığı sürece de değişen bir şey olmayacak. Fatura mı? Çocuklarımıza ve torunlara....