BOSNA KARDEŞ ÜLKE !....AZERBAYCAN KOMŞU ÜLKE İMİŞ!!! ....
1990 Sonrası siyasette,ekonomide hatta sosyal hayatımızdaki gelişmeler değişim olarak algılanır. Bu değişimden kültürel/dini kabullerimiz de nasibini almıştır.Adına popüler kültür/modernite diyenler var.
Yerel yönetimlerin kültürel faaliyetleri arasında biraz da konjonktürün getirisi,toplumun muhafazakarlık ekseninde olması,yerel yöneticilerin propaganda amaçlı din/inanç ağırlıklı etkinlikler düzenlemelerine şahit oluyoruz.
Medyatik din adamları çağrılıyor...Cemaat / tarikat erbapları konuk ediliyor.Üniversite hocaları , isim yapmış gazeteciler,başörtülü kadın entellektüeller sohbetler/konferanslar için davet ediliyorlar.AKM'lerde ,Kültür sanat salonlarında halkla buluşturup etkinlik düzenliyorlar...Eskiden çalgılı cengili eğlenceler eksik olmuyordu,hala da yapılıyor..Bu işin iktidar/muhalefeti yok.Tüm siyasi partilerin yerel yöneticileri festivaller düzenliyor,kendilerine yakın/yandaş sanatçılara çanta dolusu paralar akıtılıyor.En son CHP'nin 2007 yılı Parti harcamaları- kendilerince usulune uygun ama, Anayasa Mahkemesi'nce Usulsuz bulundu.İç çamaşırından,sucuk ,sakıza kadar abuk subuk harcamalar geçerli sayılmamış!.Vatandaşa mesir macunu dağıtan belediyeler yok mu ,onlar da iç çamaşırı,tuman dağıtmış,çok mu! Benim takıldığım Ferhat Göçer'e,Suavi'ye ve Onur Akın'a ödenen paralacıklarda!!.İzmir Belediyesi'nin Şevval Sam'a ödediklerinde..
Bu ulufe dağitımı eskiden de vardı.Ama,bu kadar ayyuka çıkmamıştı.Medyanın gözünü seveyim. Kamerayı dayadımı türedilerin /yandaşların akçeli ilişkilerine kirli çamaşırlar bir bir dökülüyor ortalık yere..
10 yıllık AKP Hükümetleri döneminde yerel yönetimlerde buna benzer al gülüm-ver gülüm kaymaklı kadayıf hesabı,Yağma Hasan'ın böreğinden akçeli,kirli alışverişler olmadı mı?Kapıyı ilk aralayan Rahmetli Özal...Benim memurum işini bilirdediydi.ANAP zamanı..daha sonra gelenler her yer, yoldur yolaktır.. TV ekranlarındandan inmeyen medya maymunuKdemisyenleri.. Televoleci sanatçıları hatırlayın.Vaktiyle esamesi okunmayan Akıl Hocası kesilen köşe yazarlarını hatırlayın. Dini ahlaki konuda birbirine çemkirmekten öte meziyeti olmayan zamane hoca takımını hatırlayın.Şimdi,postmoderni,çakması türedi/türetildi.Boyun büküp,merhamet diler gibi,ağlak duygu sömürüsü yapan;asabiyeti dilinde ,esprisi bel altında, fıkracı/incili meşrepli Hoca takımına sakın rastlamadık ,demeyin,çarpılırsınız.
Popüler kültürümüze din merkezli yeni bir adet eklendi.Haşa! Dini eğlence kültürümüze:Kur'an Tilavetleri?!.Popstar/yeteneksizsiniz yarışmalarına benzer!.Yadırgadığımı söylemeliyim..Yoksa küçük yaştan beri Camilerde,Kur'an kurslarından mezun kursiyerlerin Hafızlık yarışmalarına yabancı biri değilim.O muhteşem çoşkuyu,ruhaniyet iklimindeki saadeti inkar etmek mümkün mü?Türkiye/Bölgelerarası İmam Hatip Okulları arası Güzel Kur'an-ı Kerim Okuma yarışmaları yapıldığını bilenlerdenim.Öğrencilerimizden muhteşem sesli,Hafız-ı Kurra Sn.Remzi Ateşyürek'i ,Sn.Adem/İdris Öztürk kadeşleri , Sn.Yaşar Kurt'u ,Selahattin Kırbıyık'ı,İl Müftğmüz Sn.Hayrettin Öztürk Hocay'ı unutmak mümkün mü?
Bugünkiler farklı; festival,konser havasında,bir de Yabancıların çağırılarak,Belediye kesesinden vatandaşlardan toplanan vergilerin İslam'ın inanç temeli Kur'an-ı Kerim'in araçsallaştırılmasına ortam hazırlayan merasimlere karşıyım.Daha açık söyleyeyim Yüce İslam'ın propaganda aracı yapılmasına tahammülüm yok.
Ne yazık ki ,bu furyaya İlkadım Belediyesi de dahil olmuş.Yadırgadım.Bir kere, böylesi etkinlikler Müftülük,Diyanet organizasyonunda yapılmalı.İkincisi etkinliklere sponsorlar/hayır/ hizmet kurumları katkıda bulunmalı .Üçüncüsü ve en önemlisi her yerde ve her ortamda Milli kimliğimiz gözardı edilmemelidir.Bu ne demek ,derseniz.Açıklayayım.Geçen hafta, İlkadım Belediyesi'nin organize ettiği,yabancı Hafızların katılımı ile gerçekleştirilen bir etkinlik vardı. Kur'an-ı Kerim Tilavet programıydı.İşte o programda Sunucu'nun yaptığı gafkabul edilir gibi değil..Dil sürçmesi olamaz.Düpedüz densizlik yapmış!.Can dostum, eğitimci Ahmet Güven'in anlatımıdır.Muhterem'in yanlış ,anlaması gibi bir problemi yoktur.Ve O'nun yanlışı, benim doğrumdur, bilinmesini isterim.
Sunucu katılımcı Hafızları takdim ederken Bosna'yı Kardeş ülkeolarak sunuyor. Eyvallah!.. Mümin müminin kardeşidir,sonuçta.Yüce Rabbim öyle emreylemiş!..Kim ne diyebilir.Amma,amma velakin sıra Azerbaycan'a gelince ,Komşu ülke olarak takdim ediliyor.Yani,kardeşten sayılmıyor, komşu sayılıyor..Sunucu bu programı 49 ülkede yaptığını övünçle söylüyor.Demek, secaatini arzederken sirkatini kimbilir kaç kez söylemiştir.Beni/bizi üzen/kahreden bu!
Hani biz tek millet/iki devlettik!..Aslında Türk'e/Türklüğe karşı kalıtımsal bir hastalıktır bu.Merhum Durmuş Hocaoğlu'nun tespitini aktarayım:Türkiyeli aydının dini ,Türk'e duyduğu kindir.O'nun derdi Türk'ün varlığıdır.O Türk'e tahammül edemediği için ihanet etmektedir.O komümist olur.Komünist olmak için değil.Liboş olur.Liberal olmak istediğinden değil.Kürt'ü sevmez,Kürtçü olur.Alevi'yi sevmez ;alevi olur.Ermeniyi sevmez ;ermenici olur....Bir ve yanlız, bir sebeple o Türk'e mazarratı (zararı)dokunacak olan ne varsa bit gibi orda biter!.Sunucu'nunki dil sürçmesi değil zihniyetidir,cibilliyetidir.O yüzden Bosna'yı kardeş,sayar,Azerbaycan'ı komşu yapar!..Bulgar da komşu hitabını/sıfatını çokca kullanır.