Mesleğim tarihçi olmadığından geçmişle ilgili araştırma yapmayı hiç düşünmedim. Hayat felsefem geçmişi okuyup, ondan ders alıp, asıl günümüzde olup bitenlerle ilgilendirmeyi gerektirdiği yönünde olunca, sürekli olarak günümüzde olup biten işlerle ilgilendim. Bildiklerimi yazmaya kalksam sanırım 150-200 seneye ihtiyacım olur. Gazetecilik mesleğine girmeden önce de bu tür olayların perde arkasını çok merak ettiğimden, bilgi dağarcığıma veya yeni deyimiyle beynimdeki hart diske bir çok olayı kaydettim. Zamanı gelince teker teker yazacağım. Zamanı gelmeden öten horozun başını kestikleri için, zamanı gelmeden yazmam. Gazete kurulduğu günden bu güne kadar hakkında yazı yazdığım insanları dikkatle takip ederseniz tamamına yakını şöyle veya böyle çetelere ulaşıp, beni tehdit ettirmiş, sonuç alamayınca da yanımda kızım olduğu halde iş yerime giderken yoluma adam çıkartmış, adam hak ettiği dayağı yiyip kaçınca, yoldaki kamyonette bekleyerek, bana saldırmak için gelecek olan diğer çete elemanları kaçmak zorunda kalmış, olayı kamuoyu ile paylaşmam sonucu, hayli zor durumda kalan bu çete önce olayla uzaktan, yakından ilgisi olmayan ve kamuoyunun yakından tanıdığı bir üç kağıtçıyı TV kanallarına çıkararak mafya usulü hedef saptırmak ve olayı başkasına ihale etmek istemişlerdir. Bu numaralarının yemediğini görünce, bizzat kendilerinin yanıma verdiği eski şoförümle bana komplo kurmaya kalkmışlar, ama sağ duyu sahibi kamuoyu neyin ne olduğunu çok iyi anladığı kanaatindeyim.
Gelelim son iki gündür YOL İŞ sendikası 2 Nolu ŞB. Başkanının gazetelere vermiş olduğu ilanla ilgili bana sorduklarına ve cevaplarına; Öncelikle şunu belirtmek isterim ki kamuoyunun yakından bildiği meşhur A takımı davası ile ilgili yargılama sürecinde başta Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere, toplam 43 kişinin yargılandığı dava halen devam etmekte olup, olayla ilgili 25 klasörden oluşan ve Ankara 4. ağı ceza mahkemesi tarafından tayin edilen 5 kişilik komisyonun hazırlamış olduğu rapor 14.08.2009 tarih.2009/48 talimat nolu 149 sahifeden oluşan bilirkişi raporu gelmiş, komisyonda yer alan üç Sayıştay denetçisi, bir hukukçu, bir mühendis yaptıkları titiz bir çalışma sonucu olaylar ciddi bir biçimde araştırılıp, tahlil edildikten sonra en ufak bir yanlışlığın olmadığı belgelenmiştir. Gelelim haberi olmadığını iddia ettiği olaya, bana bizzat kendisi iki yıl önce uğradığım olayla ilgili olarak pusu kurulduğunu, bunu bir türlü hazmedemediğini, bunun bir puştluk olduğunu, delikanlılığa yakışmadığını söylerken, delikanlı idi de ben kızımla iş yerime giderken yoluma çıkan kol, bacak mafyasının tetikçisi ona sormadan tuvalete dahi gidemezken, benim yoluma nasıl çıktı? Ben bu gün kendisi ile mahkemelik olmama rağmen, kendisine bir şey olması halinde ailesi, çocukları evimdeki ailem gibi tarafımdan korunmazsa adam değilim. Benim karakterim, adamlığım bunu gerektirir. Ya o yoluma çıkan eşkıya bozuntusu beni yere serip, araçta bekleyenler gelip, resmimi çekselerdi, ne olacaktı? Çok mu mutlu olacaktı? Gelen adamları dayağı yiyip, kaçınca hiç tanımaz oldular onu, işte bunların adamlığı bu kadar.
Bana sorduğu sorulara bazı sorular sorarak cevap vermek istiyorum
Soru 1-Kanal S de yayınlanan programları telefonuna çektiğini iddia eden eski şoforumu bana kim verdi? Kimin adamı?
Soru 2-Mafya bozuntusu dahi olamayacağım bir hakikat, çünkü sizin gibi mafya başı var iken, benim mafya olmaya yeltenmem abesle iştigal olduğunu bilmeyecek kadar ahmak mıyım?
Soru 3-Manşet Gazetesini bastığını iddia ettiğiniz o adamları bu gazeteye personel olarak bizzat kim verdi? Ben onlara gidin o gazeteyi basın dememiş olmama rağmen neden gittiler?
Soru 4-Yusuf İpoğlu ile Büyükşehir Belediyesi"nde dört yıl birlikte çalıştım ve aramda en ufak problem yoktu, neden böyle bir şey söyleyeyim ki? Ayrıca Yusuf İpoğlu kimin adamıdır?
Soru 5-İbrahim Akdoğan"la ilgili kimseye bir şey söylemediğimi çok iyi bilmene rağmen,neden böyle bir komploya alet oluyorsun?
Soru 5- Bu Mustafa denen adam savcımıdır, polis midir, benim şoförüm müdür, yoksa sizlerin tezgahçısı olarak mı yanımda çalışıyordu?
Gelelim Büyük Otel Konusuna; aslında bu konuyu şahsımla ilgili ciddiye almadığım için konuşmak istemiyordum, merhamet damarım tutmuştu, sizi fazla deşifre etmek istemiyordum. Ancak mademki sordun bari cevaplayayım; Bu şehrin en büyük sorunlarının başında Otel sorunu olduğunu hepimiz pek ala bilmemize rağmen,kimse taşın altına elini koyma cesaretini gösteremeyince, olayların perde arkası bir türlü ortaya çıkmadı. Ben Kurumahmutoğlu ailesini severim, o nedenle de Büyük Otel ile ilgili bildiklerimi bu güne kadar yazmak istememiştim, ama madem ki bu Böyyüüük Çete Başı istedi yazayım bari; Büyük Otel belli bir mahkeme süreci ardından tahliye kararı alındıktan sonra, işletmeci Kuraş ile İl Özel İdaresi arasında yeniden bir sözleşme yapıldı,bu sözleşme sonucu Kuraş yeniden oteli ele geçirdi. O sözleşme neden yapıldı? Sehven yapıldığı söylenen hatalar sehven mi yapıldı? Yoksa bilerek mi? Peki bu işin arkasında veya ta göbeğinde kimler var biliyor musunuz sıkı durun açıklayayım sanırım üç veya dört ay önce idi. Büyük Otel ile ilgili bir köşe yazısı yazdım ve Kanal S ye yarınki yazım olarak yayınlanması için gönderdim. Aradan bir saat geçmedi ki İbrahim Uzun beni arayarak, Kurban yerinde misin geleceğim dedi. Ben de Yerimdeyim gel dedim. Hemen geldi ve konuya girdi Kurban sen deli misin, o ne biçim yazı yazmışsın öyle, sen bu işin içerisinde kimler var biliyor musun, sen canından mı bezdin? O oteli almak için bu şehrin önemli iş adamları teklif hazırlamasına rağmen neden giremediler, sen biliyor musun? Sen bu işlere bulaşma yazını da değiştir deyince ne yalan olur Hocam sen canını sıkma değiştiririm deyip, yazıyı değiştirdim. Yazının son şeklini görüp, istediği gibi oluncaya kadar bekledi ve ondan sonra yazıda birkaç kez değişiklik isteyip, istediği gibi olunca gitti. Fakat ben bu konuyu kafaya taktım, araştırdım ve gördüm ki gerçekten Büyük Otel"in arkasında yine bunlar var. Şehrimizden 7-8 iş adamı bir araya gelip, Oteli almak istemişler, adamları tehdit edip vazgeçirmişler, ama o insanlar da bunu hiç kimseye söylememiş. Belki düzenlerinin bozulmaması için haklılar, ama insan bu kadar da korkmamalı, bu çapulcu takımına bu şehri terk etmek, şehrimize yapacağımız en büyük ihanet olduğunu unutmayalım. Bu olayları öğrenince aradım Bakan dahil dört milletvekilini ve dedim ki Büyük Oteli kiraya çıkarın talibim, alacağım, bakalım benim ihaleye girmeme kim karşı çıkacak. Hatta bu konuda İl Genel Sekreterini arayıp, Büyük Otel konusunda görüşmek istediğimi söylememe rağmen, benimle görüşmeye cesaret edemedi. Ben üzerine basa basa dediğim, Bu Oteli Kiraya vermek üzere ihaleye çıkarın, kimse girmeye cesaret edemezse ben girerim dedim, ama o arada mahkeme süreci işleyip, oteli eski işletmecisine verince olay durdu. Büyük Otel olayının tüm ayrıntıları bundan ibaret. Bu konu ile ilgili konuştuğum siyasetçiler doğruyu söyleyeceği kanaatindeyim, söylemezlerse telefon kayıtları ortadadır, dinlenip doğrusunu öğrenmek çok kolaydır. Ben her konuştuğumun ve yaptığımın arkasındayım. Yine de söylüyorum; Büyük Oteli ihaleye çıkarsınlar talibim, kim fazla para verirse alsın, şehrimiz de otelsiz kalmasın.
İşte kıymetli okurlarım Böyyüüük çete reisinin sorularının cevapları, kim namuslu, kim namussuz, kim haysiyetli, kim haysiyetsiz, kararı siz verin. Sizin vereceğiniz her karara boynum kıldan incedir, yeter ki vicdanınızın sesini dinleyin, benim korkum o vicdanınızdır. Şayet orası beni mahkum ederse vay halime, işte o zaman beni Yüce Allah"da affetmez. Rabbimden Zalimlerin zulümlerinin ortadan kalkacağı günlerin gelmesi temennisi ile Bayramınızı tebrik ediyor, ailenizle, dostlarınızla daha mutlu ve neşeli günlere ulaşmanızı temenni ediyorum. Kalın sağlıcakla