Avrupa Futbol Şampiyonası Türkiye -Avusturya maçında Merih Demiral'ın sevincini tribündeki seyircilerle birlikte bozkurt işareti yaparak göstermesi bozkurt tartışmalarını gündeme getirdi. Ve Merih Demiral'ın bunun sonucunda iki maç ceza almasıyla sonuçlandı.
Bu bir siyasi partinin simgesi değil Türk milletlerinin simgesidir sonucuna varan tartışmalar tekrar bizlere kodlarımızı hatırlattı. Çok istesek de milli takımımız yarı finale yükselemedi. Ama mücadelesini, azmini, Türk kimliğini, Allah'a olan inancını dünyaya gösterdi, konuşturdu. Bütün bunlardan dolayı ben de bu yazımda bu destanı yazmak istedim.
Bozkurt Türk, Moğol, Altay mitolojisinde kutsal hayvan ve ulusal semboldür. Bozkurt destanı orta Asya'da hüküm sürmüş Göktürkler'den dilden dile geçerek günümüze ulaşmıştır. Bu destan bir bakıma Türklerin türeyiş ve var olma öyküsü olarak görülüyor.
Türk ırkının yeniden dirilişi olarak anlatılıyor. Aynı zamanda Göktürk destanı ve Türeyiş destanı olarak da bilinmektedir.
Ergenekon destanının da başlangıcı olan Bozkurt Destanı mitolojik özelliğe sahiptir. Bu efsanenin köklerinin Kök Türkler ile ilgili olduğu ve Kök Türk Devleti'nin M.S 6.yy'dan itibaren bir cihan imparatorluğu olduğu biliniyor.
Bozkurt destanı Çin'de de hüküm sürmüş Çin hanedanlarından Sui resmi tarihinde de kayda geçmiş.
Bozkurt destanında özet olarak Türklerin yeniden türeyişi şöyle anlatılır:
"Türklerin ilk ataları Batı Deniz'inin kıyısında otururlardı.(Batı Deniz'inin Aral gölü olabileceği ve Altay dağları ya da Tanrı Dağları üzerinde bir göl olabileceği muhtemel görülmektedir.) Türklerin Lin ülkesinin ordularınca yenilgiye uğratıldılar.
Düşman bütün Türkleri erkek-kadın, küçük -büyük demeden öldürdüler. Bu büyük ve acımasız kıyımdan yalnızca 10 yaşlarında bulunan bir oğlan çocuğu kaldı geriye. Düşman askerleri bu çocuğu buldular ama öldürmediler, bu yaşayan son Türk'ü acılar içinde can versin diye kollarını ve bacaklarını keserek bir bataklığa attılar. Düşman hükümdarı askerlerin son bir Türk'ü sağ olarak bıraktığını öğrendi, hemen buyruk verdi ki bu son Türk de öldürüle, Türkler'in kökü tümüyle kazına...
Düşman askerleri çocuğu bulmak için yola koyuldular. Fakat dişi bir bozkurt çıktı ve çocuğu dişleriyle ensesinden kavrayarak kaçırdı. Altay dağlarında izi bulunmaz, ıssız ve her yanı yüksek dağlarla çevrili bir mağaraya götürdü. Mağaranın içinde büyük bir ova vardı. Ova baştan ayağa ot ve çayırlarla kaplıydı, dört bir yanı sarp dağlarla çevrili idi. Bozkurt burada çocuğun yaralarını yalayıp, tımar etti, iyileştirdi. Onu sütüyle, avladığı hayvanların etiyle besledi, büyüttü.
Sonunda çocuk büyüdü, ergenlik çağına girdi ve Bozkurt ile yaşayan son Türk eri evlendiler. Bu evlilikten 10 çocuk doğdu, çocuklar büyüdüler, dışarıdan kızlarla evlenerek ürediler. Türkler çoğaldılar ve çevreye yayıldılar. Ordular kurup Lin ülkesine saldırdılar, atalarının öcünü aldılar. Yeni bir devlet kurdular. Dört bir yana yeniden egemen oldular. Ve Türk Kağanları atalarının anısına hürmeten otağlarının önünde hep kurt başlı bir sancak dalgalandırdılar."
Bozkurt destanın iki ayrı versiyonu olduğu ayriyeten bir de Çin versiyonu olduğu söyleniyor. Anlatılan farklı versiyonları olsa da büyük ölçüde ortak özelliklere sahiptir. Burada yazdığım Çin tarihinde yazan Bozkurt Destanıdır. Araştırırken ya çok uzun yada çok özet olanını bulabildiğim için bu versiyonu aldım
Bu destanlar Türkler'in mücadele ve azmini, özgürlüğe olan düşkünlüğünü Bozkurta benzetmiş ve onunla anlatmış, ondan türeyecek kadar özdeşleşmiş. Yüzyıllardır çeşitli milletlerde de anlatılmış, bilinmiş bir destandır.
Bugünkü Moğolistan'ın Bugut mevkiinde bulunmuş olan 578-580 yıllarından Kök Türkler'den kalma Bugut Anıtı'nın üzerinde elleri kesik bir çocuğa süt emziren bir Bozkurt kabarması bulunmaktadır. Özbekistan'da da çeşitli yerlerde kurda binmiş, kol ve bacakları kesik insan figürleri görülmektedir.
Türk'ün yok edilemez oluşunu, tek bir Türk kalsa da her seferinde yeniden güçlenip hükmünü sürer mesajını vermesi bakımından önemlidir. Bu kahramanlık ve var olma çabası Türk'e güç vermiş bunu da Bozkurtla sembolleştirmiştir.
Yani Bozkurt ve Türklük sadece bir kesime mal olmuş değerler, semboller değildir.