Kentimizin kenar mahallelerinde, sokak aralarında , boş arsalarda her yaş grubundan çocukların oyun oynadıklarını görürsünüz.
Gece geç saatlere kadar ses ve gürültü yoğunluğu altında bazen birbirleri ile ağız dalaşı ,bazen itiş kakışla eğlendiklerine şahit olursunuz.
Bunlar o semtin ailelerinin çocuklarıdır. İçlerinden tanıdık olanlarını ayırt edebilirsiniz ama konuşmaları , davranışları hani o bildik/tanıdık sokak çocuklarından biraz farklıdırlar..
Yine de dillerinde ağzı açılmadık küfürler, argo ifadeler /hitaplar...Kentlilik/kırsallık kültürü arasında kararsız bir sosyolojik örneklerdir.
Her yaş grubunun oyunları değişkenlik arz eder..Konuşmayı zor sökenler ,daha küçük olanları inşaat alanlarında kumdan ,taş /topraktan kendilerine oyun aracı yaparlar...Biraz dikçe olanları öteye / beriye koşuşturma içersindedirler...Ailesinin kendisine başarı ödülü olarak aldıkları taksitli bisikletle gece yarılarına kadar Belediyenin araç trafiğine kapalı ışıklı yollarında tur atanlar en şanslı olanlarıdır.
İnsanın aklına gelmeden edemiyor :
Bu çocuklar ne zaman evlerine girerler?
Anne babalar ,bu çocukları hiç merak etmezler mi?
Boş yataklar,yeri boş sofralar onları hiç kaygılandırmaz mı?
Bu yaşlarda eve döndüremedikleri çocuklarını ergenlik çağında nasıl disipline edilecekler?
Benim bir başka merakım var!.Bu çocuklar ihtiyaçlarını nasıl gideriyorlar?
Kısaca, ne zaman/nasıl /ne yerler ?...
Büyük küçük abdestlerini hangi arada giderirler?Nereye yaparlar...
Herhalde okul çağında olmayanlar ya üzerlerine ,ya da kuytu bir yere def-i hacet ediyorlar!...
Anne/baba olarak ,eğitimciler ,pedagoglar olarak oturup düşünmeliyiz!!!..
Bu çocukları sokaklardan çekip almalıyız. Yaşamlarını anlamsız başıboşluktan soyutlamalıyız. Eğitimi sadece okulla sınırlamamalıyız.Sorumluluğu sadece öğretmenin ve ailenin iradesine terk etmemeliyiz.Bu noktada Belediyeler" in Gençlik Merkezleri devreye sokulmalıdır.
Nasıl ki semtin,yerel sınırlar içersinde verilen spor eğitimleri için usta öğretici/eğitmen görevlendiriliyorsa ,mahalledeki çocuklarımız da yaş gruplarına göre sınıflandırılarak Yaz Eğitim Kamplarına götürülmeli ;devreler halinde tatil olanağı sağlanmalıdır.
Yerel yönetimler nelere para harcamıyor ki ?
Sözgelişi ,Gençlik Ve Spor Bakanlığı,Kültür ve Turizm Bakanlığı ,hatta Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri bu konuya öncülük edebilirler ,isterseler sponsor bulabilirler..
Kitap okumayan...Okuma alışkanlığı kazanamayan..Bilgilenme ihtiyacı duymayan ve bu eksiklikleri kaleye almayan aile büyükleri ,göz bebeği yavrularını avuçlarının arasından nasıl kayıp gittiklerini acı bir şekilde anlayacaklardır.
Unutulmamalıdır ki çocukluk , sadece oyunla...tatil yapmak ,sadece başıboş amaçsız zaman öldürmek değildir.Yaşadığımız çağ bilgi çağı...yaşadığımız toplum bilgi toplumu olmalıdır.
Bu yıl açıklanan ÖSS ve SBS sınav sonuçları gösteriyor ki iyi durumda değiliz.
YÖK Başkanı Prof .Dr. Özcan"ın :ÖSS"de 30 bin adayın SIFIR puan aldığını açıklaması, eğitimde bir felaketin habercisi niteliğindedir.İlk ve Orta öğretimin iflası anlamındadır.
Genelden yerele dönersek , Samsun"un eğitimdeki başarısı tartışmaya açılmalıdır .Türkiye sıralamasında sürekli gerilemesi Yöneticileri artık uyandırmalı ,hamaset bırakılmalı ,acilen tedbirler alınmalıdır.Yani Taşımalı eğitim gözden geçirilmeli..Her kesimden/herkesten öğretmen olur mantığı terk edilmeli....Sürekli müfredat değişikliği , sınav değişiklikleri..sadece bize özgü 3/4 türlü öğretmenlik mesleği soruları çözülmelidir. Özel dershane ve özel okullara gitme mecburiyeti terk edilmelidir..Devlet liselerinin kalitesini artıracak ,eğitimde cazibesi olan kurumlara dönüştürülmelidir..
Bir acı gerçek de açıklanan sınav sonuçlara göre :Mesleki eğitim ve düz liselerin başarısızlıkları tescillenmiştir.Meslek liseleri üzerinde yıllardır sürdürülen bağnaz ve jakoben anlayış eserleri ile övünebilirler.Sıtmaya razı edelim derken hastadan kurtulduklarının keyfini sürebilirler..
Özel okulların/kolejlerin haliyle Dershaneler in bu performansı Sağlık sektöründeki gibi Eğitimde de paralı talebi artıracağı sır değil artık
Yine de biz çocuklarımızı sokakların başıboşluğuna , aile ilgisizliğine terk etmeyelim.
Bu çocuklar bizim ! Yarınlarımızdır!...
Başımızdan gitsin, ev ve iş yorgunluğundan,aile içi stresten uzaklaşsın,çocuktur/gençtir yaşamaya onun da hakkı var gibi aykırı /sorumsuz ve sorunlu mantık çözüm olamaz !..
Böylesi yanlışlıklardan sadece aileler etkilenmeyecek ,yıllar sonra Avrupa sınırları içersine dahil olmuş bir Türkiye"nin büyük sıkıntılar yaşayacağı kehanet değildir.
Gelecekte öz Yurdumuzda Getto olarak yaşamak istemiyorsak ,yavrularımıza kaliteli bir yaşam eğitimcilere/sosyologlara ve Yerel yöneticilere önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir.