Bu çocuklar kimin?

Zarife Köksal Taşova

Geç kalmış olarak, bu konuyu yazmaya karar verdim. Çocuklarımızın içinde bulunduğu durumu analiz etmek, acizane siz değerli okurlarıma aktarmak istiyordum. Aslında nereden başlayacağımı bilemiyorum. Televizyon adındaki o aptal kutuya kapatıp, hapsettiğimiz çocuklardan mı bahsedeyim? Yoksa içki, kumar gibi canavarların pençesine terk ettiğimiz köprü altı çocuklarından mı bahsedeyim? Yoksa ninni söylemek yerine, "ley ley lome" şarkılarla büyüttüğümüz çocuklardan mı bahsedeyim? Yoksa MODERN KAHVEHANELER olan internet kâffelerine teslim ettiğimiz çocuklardan mı? Hangisinden konuşalım sevgili okurlar?

Hatırlatmak istiyorum. Televizyon bir makinedir. Cep telefonu, bilgisayarı nasıl yanlış bir şekilde kullanıyorsak, televizyonu zaten en baştan yanlış kullanıyoruz. Aslında hepside çok yararlı ve çok amaçlı kitle iletişim araçlarıdır. Nasıl oluyorsa biz onları yanlış kullanıyoruz. Bacak kadar çocuklar ellerinde cep telefonuyla karşı cinsle mesajlaşıyorlar. Bilgisayarla chat yapan evli erkek ve kadınlar evlilik kurumunu hiçe sayıyorlar.

- Aramızda ki aşk bitti. Deyip boşanarak, köprü altı çocuklara bir ilave daha yapıyorlar.

Hatta o kadar bilinçsiz ve çaresiz ana babalar var ki; çocuğunu götürüp porno sektörüne kendisi teslim ediyor para için. Sormazlar mı adama,

- Bir gecekondu odasında on kişi birden barınabilir mi? Üstelik baba işsiz ve çaresiz. Yaşları 9–10 olan erkek çocukları vahşi ve acımasız sokaklardan tırnaklarıyla para kazanıp eve ekmek getiriyorlar. Sokakların binlerce tuzağına rağmen bunu başarıyorlar.

- Pes doğrusu, 7-8 çocuğu dünyaya getirmeden önce iki dakika düşünüp bu çocuklara nasıl bir gelecek vereceksin diye insan bir sormaz mı yahu? Hiç gökten bir ekmek düştüğünü gören oldu mu? Rızık için çalışmak, çalışmak  içinde tedbirleri gerçekleştirmek şart. Bu çocukların günahı ne?

Her şey çocukların aleyhine işliyor. Çocuk teyp gibidir. Gördüğünü, duyduğunu hafızasına kaydeder.

Sonra da uygulamaya koyar. Reklamlarda ki o çeşit çeşit yiyeceklere yutkunduğu yetmiyormuş gibi, birde orada çocukların maşa gibi kullanıldığını görüyor. Acayip şekilde, rakcılar gibi giydirilmiş çocuklar dondurma reklamında boy gösteriyor. Çocukların yer aldığı bir yarışmada, soru sormayı bilmeyen  amatör bir sunucu, o kadar soruyu bırakıp, bacak kadar çocuğa,

- Senin kaç sevgilin var?

- Hangi şarkıcıyı kendine idol yaptın? Gibi abuk zubuk sorularla çocuğu bunaltıyor. Cinsellik bir ders olarak verilmeli ama bu kadarı fazla. Ne yapsın bu çocuklar? Zaten yarış atı olmuş bu çocuklar. Reklamlarda bile sürekli cinsellik empoze ediliyor. Siz yanlış bir yol izliyorsunuz ey toplum mühendisleri, özgürlük borozanları öttüren çığırtkanlar eserinizle övünüyor musunuz? Ekranlar itiraf ediyorum ve gözyaşından geçilmiyor. Ya şunlara ne demeli? Minnacık, bacak kadar küçükler gecenin bir yarısında uykularından mahrum ediliyorlar. Neymiş efendim yarıştırılıyorlarmış.  Hadi bakalım şu işsizliğe bir çare bulunda görelim?

Tıpkı pekmeze üşüşen sinekler gibi, kendileri için kurulan tuzaklara gözü kapalı düşüyor bu çocuklar. Reklamlarda gördükleri o dondurmalardan onlarda yemek istiyor. Ekranlarda gördükleri kişilerin ışıltılı parıltılı hayatlarına onlar da imreniyorlar. Daha doğrusu imrendiriliyorlar. Ey anne babalar uyanın artık. Tv ve bilgisayar kutusuna tutsak olmuş çocuklarınızı kurtarın oradan. siz değil misiniz çocuklar bizim geleceğimizdir, her şeyimizdir diyen? Haydi güçlü bir gelecek için, güçlü çocuklar. Herkes görev başına.

 Saygılar.        

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.