Dün bizim gazetede haberi vardı. Haberi servise koyarken Yazıişleri Müdürümüz Zelfi Vural göstermişti fotoğrafı. Çok duygulandım. Bu fotoğrafı 'Arka Oda'da kullanalım dedim. Hiç kırmadı sağolsun. Bafra'da, yatalak olan abisinin evden çıkmasını isteyen 7 yaşındaki Umut,sokak sokak dolaşarak kapak topluyordu. Umut Erdal kimdi peki? ilköğretim birinci sınıf öğrencisi. Ağabeyinin akülü sandalye sahibi olabilmesi için boş vakitlerinde cadde ve sokaklarda mavi kapak topluyordu. BUmut Erdal (7), henüz 1 yaşındayken geçirdiği ağır bir hastalık sonucu yürüme yeteneğini kaybeden ağabeyi Cengizhan Erdal'ın (12) evden rahatça çıkıp arkadaşlarıyla oyun oynayabilmesi için Türkiye Omurilik Felçlileri Derneğince başlatılan ''Altı Üstü Bir Kapak'' kampanyası kapsamında mavi kapak topladığını söylemiş haberi yapan muhabire. Haydi mavi kapak toplamaya.. Daha ne duruyorsunuz?
İşte tam ben bunları yazıyordum. İnanmayacaksınız belki bir telefon geldi. 7 yaşındaki Umut'a kapak toplama yarıdımını nasıl yapabiliriz diye. İsmini de vermedi. Çok teşekkür ettik. Toplanan kapakları bize ulaştıracakmış. Sağolsunlar
GÖREVDEYİZ
"AK Parti hükümeti, kanun hükmünde kararnamelerle kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesi ve piyasalaştırılması hamlelerine hızla devam ediyor. Hastaneleri kar-zarar hesabıyla CEO'lar tarafından yönetilen şirketlere dönüştürmeyi planlıyor. 'Eşit işe eşit ücret' diyerek Maliye Bakanlığı ve gelir idaresi başkanlığı başta olmak üzere, çok sayıda kurumda mevcut olan ücret adaletsizliğini büyüten, eğitimin piyasalaştırılmasını ve performans ilkelerine dayandırılmasının önünü açan hükümete karşı grevdeyiz. 21 Aralık'ta, yatan hastalar ve acillerin dışında hizmet verilemeyecek. Hastanelerde sağlık hakkı meclislerinin kurulduğu, alanlarda sağlık, eğitim ve çalışma hayatına ilişkin aslında kanun hükmünde kararnamelere karşı, sağlık ve eğitim kurumlarını birer ticarethaneye dönüştüren, çalışanlar arasındaki ücret eşitsizliğini daha da derinleştiren uygulamalara itiraz edeceğiz. 21 Aralık'ın bir özelliği daha var. Belki tesadüftür ama o gün bütçe mecliste oylanacak. O bütçede kamu emekçilerine düşük ücret var. O bütçede işsizlik var, asgari ücretin 659 TL. olması, sağlığın ticarileştirilmesi var" Diyorlar. Yarın Grev var.
İNCE MEMET
Hemen şimdi Fransa'nın 'Fransız Grand Officier dans l'Ordre National de la Légion d'Honneur' nişanının derecesini yükselttiği Ünlü yazar, Yaşar Kemal'in 'İnce Memet'i aklınıza gelmesin. Bu Memet bizim Memet. Mehmet İnce'yi bilmem tanıtmaya gerek var mı? Eğer tanımayan varsa, bizim gazetenin 18 Aralık öncesi gazaetelerine bakmalı, tanımalıdır. Çünkü tanınması gereken kişileri tanımadan, bilinmesi gereken kişileri bilmeden Samsun basınının nereden gelip nereye gittiğini anlamak olanaksızdır. Mehmet İnce Denge'nin Görsel servisindeydi. 'deydi diyorum. Galiba başka işler yapmak üzere ayrılıyormuş gazeteden. Üzüldüm. Yerel, yaygın çalışmadığım gazete neredeyse kalmamıştır. İşte bu camiada tanıdığım en kalibre insanlardan biridir İnce Memet. Yaşı da henüz 25 falan bildiğim kadarıyla. Medyada uç beyi olabilecek bir Mehmet İnce'yle mümkün olsaydı da birlikte daha uzun çalışabilseydik. Yolun açık olsun İnce Memet.
GİNGER'li BAŞKAN
İlkadım zabıtasında GİNGER'li dönem başlatan Belediye Başkanı Necattin Demirtaş,
zabıta araçlarının giremediği dar caddelere "Ginger" diye bilinen akülü araçla müdahale etmeyi düşündüklerini söylemiş.
Samsun'un en önemli ticaret ve alış-veriş merkezlerinin bulunduğu caddelerde zabıta araçlarının giremediğini ifade eden İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş, Çare olarak gingerli zabıta araçlarını satın almayı düşündüklerini kaydetmiş.
Ginger uygulamasının büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da uygulandığını belirten Başkan Demirtaş, "Bu sistemle beraber zabıtamız kalabalık ve dar caddelerde daha hızlı hareket edecek. Bu uygulama ile zabıtamızın daha seri hareket etmesini sağlayacağız. Hedefimiz, vatandaşla iç içe olan ve vatandaşın güvenliğini, sağlığını korumak için çalışan zabıtamızın daha verimli çalışmasını sağlamak" demiş. Hizmette sınır yoktur!
KALKAN BALIĞI
Öğretmen derste sormuş; "Çocuklar kalkan balığı neden yassıdır?"
Küçük Can parmak kaldırmış; "Öretmenim bana amcam anlatmıştı, balinanın biri onu becerirken yassılaşmış"
Öğretmen çok kızmış ve bağırmış; "Bir daha böyle bir şey söylersen seni sınıftan atarım."
Ertesi gün öğretmen gene sormuş; "İstakozun gözleri niye dışarı fırlamış gibi patlak patlaktır?"
Küçük Can gene parmak kaldırmış."ögretmenim amcam onu da anlatti: O sırada istakoz da ordaymıs."
EMİR BALIK MARKET KATKILARIYLA
Samsunluyu balık-ekmeğe doyuralım kampanyamıza tüm hızımızla devam ediyoruz. Ta ki siz balık-ekmekten bıktık diyene kadar da devam edeceğiz. Şimdi size bir fotoğraf sunacağız. Fotoğrafı tanıdıysanız cevaplarınızı Saat 17.00'e kadar bekliyoruz. dünkü fotoğrafımızda tanıdığınız topluluk Samsun Kafkas Derneği idi. Doğru cevap çok kişiden geldi. Kur'ayı kazanan M. Engin Sözer oldu. Balık-ekmek kazandı. Bugünkü fotoğraftaki herhangi birini tanıdınızsa Bize bildirmeniz yeterli. Cevaplarınız için adresimiz sevkiyldrm@yahoo.com veya info@dengegazetesi.com.tr. Tel: 420 04 28 Emir Balıkçılık Market Tel: 435 50 51 Emir Balıkçılık çok yakında Medical Park hastanesi karşısında da olacak.
KURTULUŞ YOK
Temel İtalya'da Fiat fabrikasında çalışan bir işçi. Dönemin Sovyet lideri Krusçev resmi bir ziyaret için İtalya'ya gelmiş. Programda Fiat tesisleri de var.
Fabrikanın tezgâhları arasında dolaşırken Temel'e rastlamış. Herkesin gözü önünde ''Vay Temel.'' diye sarılıp kucaklaşmış. Orada ayaküstü sohbet etmişler.
Tüm protokol bu dostluktan şaşkın. Konuk gittikten sonra patron Temel'i çağırıp, Krusçev'i nereden tanıdığını sormuş. Temel 'Hiiç' demiş. ''Ben eskiden komünisttim.. 1 Mayıs kutlamaları için parti beni Moskova'ya göndermişti. Orada tanışmıştım.''
Olay unutulmuş.. Üç beş ay sonra bu kez Amerika başkanı Nixon gelmiş İtalya'ya. Yine aynı program ve fabrika ziyareti. Tezgahların arasında ''Vay Temel.Vay Nixon.'' muhabbeti...
İyice meraklanan patron ziyaretten sonra Temel'i yine çağırtmış. Soru da cevap da aynı; ''Bir ara Amerika'ya göç etmeye kalkıştım. New York'ta başım polisle belaya girdi. Bu Nixon o zaman çiçeği burnunda bir avukattı. Beni o savunmuştu..''
Olay bu kadarla kalsa iyi. İki ay sonra Fransa başkanı De Gaulle ziyaretinde de aynı manzara yaşanınca Patron Agnelli derin bunalımlara girmiş. Kendisini tanıyan yok. Yanında çalışan Temel'in uluslararası çevresi var.
-De Gaulle'ü nereden tanıyorsun?
-Nazilere karşı Paris'te yeraltı savaşı yapıyorduk. Özel kuryesiydim.
-Sen herkesi tanır mısın?
-Evet, hemen hemen... Patron iyice hırslanmış.
-Neredeyse Papa da arkadaşım diyeceksin.
Temel gülmüş. ''Tabii. Yakın arkadaşımdır.''
Çıldırma noktasına gelen Agnelli haykırmış :
-İspatla. İspatlayamazsan kovarım.
Temel : -Tamam, bu pazar ayininde Vatikan meydanında olun. Papa balkondan halkı takdis ederken ben yanında olacağım.
Patron pazar'ı iple çekmiş. Vatikan'da Papayı bekleyen kalabalığın arasına karışıp beklemeye başlamış. Bir süre sonra Papa balkona çıkmış. Yanında Temel... Kalabalığa bakıp, patronunu bulmaya çalışıyor. O sırada bir kargaşa olmuş. Biri bayılmış.
Temel bayılanın kendi patronu olduğunu görünce Papaya ''Bana müsaade' deyip meydana koşmuş. Agnelli yerde yatıyor. Bir iki kişi de ayıltmaya çalışıyor.
Temel çevresindekilere, ''Bu benim patronumdur; ne oldu?'' diye sorunca biri cevap vermiş : - Siz Papa ile balkona çıktığınızda bunun önünde iki Japon turist vardı. Japonlardan biri senin patronuna dönüp, 'Şu sağdaki bizim Temel, ama yanındaki kim?' diye sorunca seninki düşüp bayıldı.