Bu filmi izlemelisiniz başka yolu yok!

İsa Abanoz

OBu filmi izlemelisiniz başka yolu yok!tobüste bir film koydular, ahlaksız mı ahlaksız. Arada komiklikler de var. Eşinizleyken başkalarının yanında izlenmesi olası görülmeyen bu film gösterimde. Önce Semra-Erdoğan Çakır çifti uyarıyor. Sonra ben. Olmaz, diyor henüz bıyığı bile çıkmamış 15"lik Çağrı. Zaten iki filmimiz var. Önce bu, sonra o. O kadarrr! Paranız alındı. Şimdi emir komuta bizde. Siz de kim oluyorsunuz? Kaldırmıyorlar filmi. Oralı bile olmuyorlar. Sonra zoraki kulaklıkları getiriyorlar. Ama filmi kapanmıyor. Diğer taraftan yolcular uyumak istiyor. Film izlemek istemiyor. Hele o filmi izlemeyi hiç istemiyor. Otobüsün tamamı istemiyor.  Olsun ama birileri istiyor. Bu film izlenmeli. Bu yol bitmeli. Dayatmanın daniskası.

Kulaklığı takıyorum. Müzik güzel, efkârlı. Başlıyorum yazmaya belki de aralıksız bir saat yazıyorum.  Bu yazıyı değil, başka bir yazı. Yusuf Yıldız ne yazdın hocam bu kadar, diyor.

Ya bu filmi seyret ya da bu filmi seyret dayatması moralleri bozuyor. Başka film yok, imkân da yok.  Programımızda bu film izlenecek yazıyor, diyorlar. İsteseniz de istemeseniz de bu film izlenecek. İzlenmeli, faydalı (!), eğitici (!), bilgilendirici (!)  bir film bu. Sizin için yahu anlamıyor musunuz?

Film bitiyor. Arada bir su istiyoruz. Suyu rica minnetle zar zor getiriyorlar. Bir yerde su almak için duruyorlar. Kendi ihtiyaçlarını görüyorlar. Kapı kapalı! Siz oturun sizin ihtiyacınız falan olamaz. Bizim yanımızda siz melek gibi insanlarsınız, der gibi… Hani melekler yemezler, uyumazlar, tuvalet yapmazlar ya!

Zorla kapıya vuruyorum. Yine erine erine Çağrı açıyor. Arkadan başka bay, bayan yolcular da geliyor. Zaten homurdanmalar olmuştu. Çünkü yolcular da melek değil insandı. Beş dakikada inenler ellerini yüzlerini yıkıyorlar. Rahatlıyorlar. Lavaboda Çağrı suyu bitirdiniz hocam, bu yüzden su almak için inmiştik, diyor. Suyu mu bitirdik? Suyu da mı çok görüyorsunuz biz misafirlerinize? Pes vallahi pes!... Bir şey demiyorum… Susmam daha kötü aslında. Çağrı anlamıyor, Hafız da, Oflu da.

Böyle kanıksanmayacak bir sürü gariplikler oluyor. Herkes Metro"ya kızıyor. 34 GMV 34"teki yetkililere kızıyor. Diğerleri böyle mi, bilemiyoruz.

Lider"i beğenmeyenler şimdi Metro"dan nefret ediyordu. Çok otobüs yolculuğu yaptım. Şırnak"a Çizre İtimatla, Van"a Erciş arabalarıyla, Bingöl"e Tokat Yıldızı arabalarıyla… Hiç böyle olaylar yaşamamıştım. Otobüsleri bu kadar lüks değildi. Kulaklık yoktu otobüslerinde. Ancak onlarda samimiyet vardı, misafirperverlik vardı. Sahiplenme vardı. Müşteri veli nimetimizdir anlayışı vardı.

Sıcak insanlardı, dost olmuştuk onlarla. İlişkilerimiz samimiydi. İsteklerimize önem veriyorlardı.

Şimdi arabalar lüks olunca insanlık mı öldü? Bak bizim arabalar lüks! Daha ne istiyorsun? Yetmiyor mu? Kaliteli otobüslerde kalitesiz yolculuklara mahkûm olunmuş da habersizmişiz bundan. İyi ki haberimiz olmuş. Bu aksaklığı, eksikliği Samsun"a, eğitime, Samsunspor"a çok emek harcayan hemşehrimiz Sayın Galip Öztürk"e şikâyet ediyorum. Sayın Öztürk"ü Samsun için bir kazanç görüyorum. Bu olaya da duyarsız kalacağını sanmıyorum. Kendisine de hizmetlerinden dolayı bu vesileyle teşekkürlerimi sunuyorum.

Dönüyorum bıyık ve kahve muhabbetine. Memleketimde ne ilginç olaylar yaşanıyormuş! Bayanlara bir tavsiyem var. İyi dinleyin bayanlar. Bıyıklı koca istemiyor musunuz? Kocanıza bir kahve yapın. Bıyıklarında köpürsün kahve. Sonra şikâyet edin. İşlem tamam. İşte size bıyıksız kocalar!

Sahi bayanlar size soruyorum. Siz iyi bilirsiniz? Kahve gerçekten bıyıkta köpürür mü?

Not: Yazdıklarıma inanmayanlar olabilir. İnanma ki şair sözü elbette yalandır, diyenler olabilir. Ancak ben şair değilim.

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.