Bundan iki yıl önce Büyükşehir Belediyesinde çalışan bir arkadaş yanıma gelerek Belediyede yaşanan bazı olaylarla ilgili ipuçları vermişti, ben kendisine o zaman dedim ki bu işler öyle ipucu vermekle olmaz belge getireceksin ki yayınlayalım. Zira bizi günde elli kişi arar ve bu tür ihbarlarda bulunur biz insanların dediklerini haber yapmaya kalksaydık bu işin içerisinden çıkamazdık. Yaptığımız tüm haberleri belgeli yapmamıza rağmen tazminat ödemekten adeta başka işlere ayıracak para bulamıyoruz. Kaldı ki ne ödersek ödeyelim, ne kadar canımız yanarsa yansın bildiğimiz doğrulardan asla geri adım atmayacağız. Büyükşehir Belediyesi'nden gelen arkadaşın söyledikleri çok ciddi şeyler ancak, bu konuda ciddi bir araştırma yapmadan olayların arka planını bilmeden haber yapmak doğru olmayacağından biz konuyla ilgili bazı istihbarat çalışmaları yaparak sessiz kalmayı tercih ettik. Ne zaman ki geçtiğimiz Kasım ayında Belediyenin sahte fatura olayları gündeme geldi, bu işin arka planının çok farklı olduğunu bu köşeden yazdığımı hatırlarsınız.
Belediyede yaşanan olaylarla ilgili o günlerde yazdığım köşe yazılarında ısrarla bir şeyin üzerinde durmuştum, bu olayı tek başına bir kişinin yapabileceği bir olay olmadığını, olayın arka planında farklı olayların olduğunu, hatta bu konuda bizde de ciddi bilgiler olduğunu yazmıştım. Ancak asıl konuşması gereken kişi Belediyede görevli iken tutuklanan arkadaştı. Bu arkadaş önce konuşacağını söylüyordu, ancak daha sonra her ne oldu ise konuşmaktan vazgeçti. Her ne oldu ise derken ne olduğunu üç aşağı beş yukarı biliyorum. Birileri devreye girip seni buradan kurtaracağız sen hiç merak etme deyip onu avuttuklarını biliyorum ama bu işler öyle konuşmayla olmuyor, olay Cumhuriyet Savcılığı'ndan mahkemeye intikal ettiği andan itibaren seyri değişir, zira savcılık aşamasında verilecek ifadeler, yapılacak ödemeler sonucu alınacak ceza farklıdır, olay Savcılık aşamasından çıkıp mahkemeye intikal ettikten sonra yasa gereği alınacak ceza farklıdır.
Bu hususiyeti bir şekilde içeride bulunan arkadaşa bildirmemize rağmen o bize inanmadı, ona söz verenlere inandı. Ne zaman ki olay mahkemeye intikal etme aşamasına geldi arkadaş gerçekleri öğrenince bu kez aldı eline kalemi başladı yazmaya, hem de öyle şeyler yazdı ki aklınız yerinden çıkar. Mektup Cezaevi yönetimi tarafından gönderildi mi gönderilmedi mi bilmiyorum ancak mektubun bir sureti Büyükşehir Belediye yetkililerine ulaştırıldı. Nasıl ulaştırıldığını da biliyorum ancak burada yazmak istemiyorum. Büyükşehir Belediye yetkileri Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunuyorlar, bunun üzerine bu arkadaş tanık sıfatı ile gidip ifade veriyor. Verdiği ifadeyi açıklamamız şu an için yasal açıdan mümkün değil ancak yazdığı mektubun ve verdiği ifadenin içeriği çok enteresan iddialardan oluşmakta.
Hatırlarsanız geçmişte yazdığım köşe yazılarında olayların görüldüğünden çok farklı olduklarını dile getirmiştim. Üzülerek ifade etmek gerekirse dediklerimin tamamına yakını arkadaşın yazdığı mektupta var, hatta daha fazlası da var, bu arkadaş bir çok olayı görüntülü olarak kaydettiğini ve elinde çok ciddi belgeler olduğunu ve bu belgeleri hiç kimsenin bilmediği bir yere gömdüğünü ifade ediyor. Olaya siyasi müdahale olmaz ise çok ciddi ve büyük şeyler ortaya çıkar, yok siyasi müdahale olur ise işte o zaman asıl sıkıntılı süreç başlamış olur. Zira bu işler o kadar sıkıntılı işler ki anlatamam bir bakıyorsunuz hiç suç olmaması gerek konular çok büyük suç oluyor, belgeli suçlar suç olmaktan çıkarılıyor, o nedenle şimdiden bir şey söylemek çok zor. Ancak olan biten her şeyi titizlikle takip ediyoruz, ortaya çıkacak her şeyi sizlerle paylaşacağız.
Burada benim üzüldüğüm tek şey tanıdığım, sevdiğim, dürüst olduklarını düşündüğüm bazı insanların ne kadar yanlış işlere alet oldukları ve yapılan yolsuzlukları ört bas etme cihetine gitmeleridir. Yapılan binalardan, alınan malzemelere varıncaya dek kimlerin nasıl yanlışlara alet olduklarını görmek insanı gerçekten üzüyor, keşke bu insanları hiç tanımamış olsaydım da şimdi üzülmeseydim. ÜÇ kuruşluk Dünya malı için bu yanlışları yapmaya değer mi? Hele hele bir arkadaşım yaptırmak istediği bir imar tadilatı için kendisinden rüşvet isteyenin ismini öğrenince adeta kahroldum. Bu insanların bir kısmı sadece bu dünyanın olduğuna inanarak bu tür işlere girebilirler ancak Milli görüş geleneğinden gelen bazı insanların yaptıklarını öğrenince acaba biz de yanlış kültürden mi geldik demek zorunda kalıyorum. Önümüzdeki günlerde bu olayların gün yüzüne çıkıp gereğinin yapılacağını düşünüyorum. Umarım işin içerine siyaset girmez de doğrular yanlış, yanlışlar doğru olarak topluma lanse edilmez. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son veriyorum kalın sağlıcakla