Padişahın biri halkın durumunu öğrenmek için zaman zaman adamlarını tebdili kıyafetle sokağa salarmış, sokakta halkın durumunu öğrenen hafiyeler padişahın huzuruna gelip, rapor verdikten sonra görevleri bitermiş. Padişah vergileri yükselttiği bir dönem hafiyelerini sokağa gönderip halkın durumunu öğrenmek istediğinde hafiyelerin yaptıkları araştırma sonucu verdikleri rapor insanların hallerinden şikayetçi olduğu yönünde olunca padişah iyi güzel demek ki biz bu işi güzel yapıyoruz demiş. Aradan bir zaman geçip halk iyice sefil ve perişan olunca padişah hafiyeleri tekrar sokağa salıp halkın durumunu öğrenmek istediğinde aldığı cevap Padişahım halk artık isyan etmekten vaz geçip saz çalıp oynamaya başladı şeklinde bir rapor alınca padişah bir hayli endişelenip İşte şimdi hapı yuttuk demiş.
Bu hikayeyi anlatma nedenim sizleri eğlendirmek falan değil, ulaşımda insanlarımızın yaşadığı çile konusunda gelinen noktanın özetlenme şeklidir. Yöneticilik yapan kim olursa olsun yaptığı işi insana hizmet odaklı yapmak zorundadır, aksi halde yöneticilik değil zulüm yapmış olur. Peygamber efendimiz Yemen'e atayacağı bir Vali'nin bir çocuğu azarladığını gördüğünde onu Vali yapmaktan vazgeçmesi yöneticilik yapacak insanlarda olması gereken en önemli meziyetin merhamet olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Merhametten mahrum olan insanların yöneticilik yaptıkları dönemlere bakarsanız zulüm ve istibdadın en üst düzeyde olduğunu rahatlıkla görme imkanınız olur.
Peygamber efendimiz bir Hadisi şeriflerinde Hepiniz birer çobansınız, yönetmekte olduğunuz insanlardan sorumlusunuz, devlet başkanı tüm halktan sorumludur, aile reisi aile fertlerinden sorumludur buyurmaktadır. Bu Hadisi Şeriften de anlaşılacağı üzere yöneticilik yapan insanların yönettikleri insanların tüm ihtiyaçlarını karşılamakla mükellef oldukları açıkça ortadadır. Beşeri hukukumuz da yöneticilere aynı sorumluluğu vermektedir. Gerek daha önce çıkarılan 1590 sayılı Belediye kanunu, gerekse en son çıkarılan 5393 sayılı Belediye kanunu ve yapılan değişikliklerle yeniden bir takım ilaveler yapılan kanunlar, gerekse 5216 sayılı Büyükşehir Kanunu şehrin ulaşım sorununu çözme işini birinci derecede belediyelere vermektedir.
Ulaşım sorununu çözme işi her ne kadar belediyelerin işi olsa da ilin valisi devleti temsil ettiğinden yapılan tüm uygulamalara müdahale etme hakkına sahiptir. Örneğin UKOME( Ulaşım Koordine Merkezi) 'nin aldığı kararları uygulatmama yetkisi de şehrin Valisine aittir. Bu detayları verme nedenim yaşanan olaylarla ilgili kimsenin topu taca atmaya kalkmaması içindir, zira son beş, altı yıldır şehrimizde ciddi anlamda ulaşım sorunu yaşanmaktadır. Bu konuda uygulamayı her ne kadar Büyükşehir Belediyesi yapıyor ise de Valilik tüm kurumların üzerinde Devleti temsil noktasında bir kurum olarak bu olayları çözme yetkisine sahip olduğunu da unutmamak gerekir.
Şehrimizdeki otogar'ın yenilenmesi ile birlikte başlayan ulaşım sorunu Hafif Raylı Sistem'in Devreye girmesi ile bir zulüm mekanizması haline geldiği apaçık ortada olmasına rağmen herkes topu taca atıp, bu konuda Büyükşehir Belediyesi yetkilidir deyip işin içerisinden çıkmaya çalışıyor. Kimse öteye beriye vurmasın bu konuyu çözmek isteyen siyasi irade adam gibi çözüm üretebilir, yapılacak o kadar çok iş var ki saymakla bitmez. Dilerseniz bir kaçını sayayın; Öncelikle UKOME'ye katılan Emniyet Müdürlüğü, Karayolları, Şoförler Cemiyeti, Jandarma Komutanlığı temsilcileri olumsuz görüş bildirmeleri halinde Büyükşehir'in karar alma şansı olmaz. Zira bu komisyonda zamanında ben de başkanlık yaptığımdan olayı çok iyi biliyorum. Şayet bu becerilemez ise UKOME'nin aldığı kararı Vali'nin Veto hakkı var, dilerse uygulatmaz. Bunu yapmaktan kaçınır ise ilin dokuz tane milletvekili bir araya gelip, konuyu İçişleri Bakanına, başbakan'a iletip rahatlıkla çözebilirler.
Düşünebiliyor musunuz Büyükşehir Belediyesi hudutları içerisindeki Taflan, Çatalçam, Altınkum, Tekkeköy, Büyüklü, Aşağı Çinik bölgelerinden şehre gelmek isteyen insanlar en az iki vasıta değiştirmek zorundalar. Şehrin iç kesimlerine gitmek isteyenler üç vasıtaya binmeden gidecekleri yere ulaşma imkanına sahip değiller. Zulüm olur da bu kadarı da fazla artık milletimiz zil çalıp oynamaya başladığının farkında olmak gerek. Bir insan düşünün, ömründe hiç dolmuşa binmemiş, dolmuş nedir, taksi nedir bilmediği gibi, eşinin altında özel makam aracı ve şoförü sayesinde dilediği yere gider, Cenabı hak çocuk vermemiş ki okula veya bir yere giderken böyle bir çile çekip eve babasına gelip Baba böyle rezalet olmaz desin. Böyle bir adamın halkın durumundan haberdar olması mümkün mü sorarım size? Yüce Rabbimden bu adamın kalbindeki vicdansızlığı almasını temenni ederek sözlerime son vermek istiyorum. Kalın sağlıcakla. Mutlu Pazarlar