Prof.Dr. Ahmet Şimşirgil’in 6-7 sayfa olan, elden ele dolaşan bir makalesi var…
Tam dört defa dikkatli bir şekilde okudum.
Makalenin %90 kısmının kesin doğru olduğuna inanıyorum.
Ancak kalan o %10’luk kısım fecaattir ve çok tehlikeli imalarla doludur.
Çünkü, Türkiye gibi ülkelerde; daima başkalarının peşinde koşan, siyasi ikballerini Milletinin değerlerine koştuklarının menfaat ve fikirlerini karşıtırarak, kitleleri peşinden sürükleyen ama sonuçta ülkesine zarar veren, verdiği bu zarar da en erken 20-30 senede ancak anlaşılabilen; siyasi partiler, cemaatsel veya tarikatsal yapılar daima olagelmiştir.
Ecdadımız Osmanlı devletini bu tip benzeri yapılar yıkmıştır.
Küllerinden doğan Cumhuriyetimizi de yıkmak için ilk başlarda; masum ve güzel amaçlarla kurulan böylesi yapıların içine sızıp, amacından saptıran sonra da istedikleri gibi oynayan, kendilerinin maşası yapabilen uluslar arası olan ve her birinin arkasında güçlü devletlerin istihbaratları bulunan yapılar yıkmaya çalışmaktadırlar.
Bu örgütler, geçmişte; gün gelmiş Şeyh Said’i, gün gelmiş sağ-sol ideoloji bezirganlarını, gün gelmiş İslami görünen bir çok cemaat ve tarikatı kullanmıştır.
Hatta, 1960 askeri darbesi, Talat Aydemir cunta girişimleri, 12 Mart muhtırası, Sağ-sol öğrenci olaylarıyla bir neslin hebası, 1980 darbesi, 28 Şubat, 27 nisan E-Muhtırası, Ergenekon vari yapılanmalar, 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonu ( aslında yolsuzluk vardır ama girişimin şekli çok yanlıştır)bahanesiyle Hukuk darbesi denemesi, ardından 15 Temmuz’daki tarihin en alçak ihaneti…
İşte Sayın Şimşirgil Hoca, makalesinde bu konuları harmanlarak okuyucuya sunmuştur.
Sunuş şeklinde çok enteresan ifadeler vardır ki, gelecekte Akparti ve onun kurucusu, doğal genel başkanı ve halen Cumhurbaşkanımız olan Sayın Recep Tayyıp Erdoğan’la ilgili vermeye çalıştığı mesaj korkunçtur, tehlikelidir ve eğer zerre doğruluğu varsa oynanan oyunun ne boyutlarda olduğunu göstermektedir.
Çünkü makalede, Sayın Erdoğan’ında FETÖ veya ılımlı islam gibi proje sahiplerinin zımmen desteğiyle, Cezaevinden çıkarılıp, Siirt’den seçim iptal ettirilerek Meclise, siyasi yasağının kaldırılarak Başbakanlığa taşındığını, ancak Sayın Erdoğan’ın FETÖ örgütünü bilerek kullandığını (!) söylemektedir veya ima etmektedir!
Bu makalenin arka planında ve gizli kodlarında bu inancı yerleştirme amacı yatmaktadır gibi bir his var içimde.
Sayın Şimşirgil’in bu varsayımın asla doğru olmadığını, olamayacağını hatta olmaması gerektiğine inanmak istiyorum ve zannı galibim de bu minvaldedir.
Eğer Sayın Şimşirgil’in yazdıkları doğruysa; bu projeyi yapan üst akıl veya dış güçlerin A planı kısmen gerçekleşmiştir.
Tamamının gerçekleşmesini 15 Temmuz Milli direnişi engellemiş ama daha sonra yapılanlar sanki projenin B planı ayağına geçildiği intibaını vermektedir.
40 yıllık FETÖ v.b. projesini yapabilen, bu kadar kusursuz işleyen bir projenin güya müelliflerinin B planlarının olmadığını düşünmek için çok fazla saf olmak gerekmektedir.
B planı da ülkemizin Suriye ve Irak’ta ateş hattına sokulması olmasın!
Yani yeni bir Yavuz, Midilli ( Goben, Breslaw) olayının benzeri olamaz mı ?
C, D planları da olamaz mı?
Diyeceksiniz ki; Allah’ın da bir planı vardır.
Elbette vardır ama bizim inancımıza göre; Allahu Teala, böylesi planlarını, akıl, fikir ve samimiyet verdiği, inançlı kulları vasıtasıyla gerçekleştirir. Sünnetullah budur.
Sürekli birilerinin güdümüyle hareket eden, sık sık fikir değiştiren veya fikri olmayan ya da samimi olmayan kullarını nasıl imtihan ettiğini de tarih okuyarak anlayabiliriz!
Sonuç olarak Sayın Şimşirgil’in bu makalesi ileride başımızı çok ağrıtacak, Akparti’nin ve Sayın Cumhurbaşkanımızı ciddi sıkıntılara sokabilecek kasdı ve maksadı aşan bir makaledir.
Bu gün için doğrudur diye, ciddi bir gözle bakmadan alkışlayıp, paylaşan Akparti mensuplarından samimi olan kardeşlerimden istirhamım bu makalenin kalan %10 luk kısmını çürüten ciddi bir makale yazdırarak onu paylaşmalarıdır.
Şişirgil Hoca’da her kimse bu camiadan özür dileyen yeni bir makale yazmalı diye düşünüyorum!