Bu gün sizlere anlatacağım olay fıkra gibi, ama tamamen yaşanmış gerçek bir olaydır.
Olayımızın iki kahramanı var. İkisi de Samsun da bir Anadolu lisesinde okuyorlar. Derslerinde başarılılar, zehir gibi zekaları var. O kadar enerji yüklüler ki, deşarj olmak için yapmadıklarını maskaralıkları yok.
İsim vermeden olayın kahramanlarını sizlere kısaca tanıtayım. Birinci kahramanımız "U" uzun boylu, kızların baş gözdesi, yakışıklı, biraz da elebaşı, yalan nedir bilmiyor dürüst bir insan. Elebaşılığı da arkadaş gurubunun kendisini çok sevmesinden kaynaklanıyor. İnsancıl bir delikanlı. Bu ifadelerimden de anlaşılacağı üzere "U"tu yakından tanıyorum.
İkinci kahramanımız "U"nun arkadaşı "B", bir insan bu kadar sevimli ve sessiz olabilir mi? Sessiz sakin ama kafasında fırtınalar esen renkli bir kişilik. "B"'nin de yalanla işi yok o da dürüst bir kişilik.
İkisinin en ortak özelliği ise kulaklarına küpe takmaları. Evlerine giderken çıkarıyorlarmış. (isterlerse çıkarmasınlar)
Günlerden bir gün bu iki kafadarımızın okulu asacakları tutmuş ve de asmışlar. Orası, burası derken farkında olmadan Samsun'un en işlek caddelerinde dolaşmaya başlamışlar. Eve gitmek için okulun paydos saatini denk getirmeye mesai harcarlarken! Fıkra gibi olay da bu sırada gerçekleşir.
Polis ekip otosundan bir anons duyulur "B, evladım bu saatte burada ne arıyorsun" Anonsu yapan B'nin polis olan babasıdır. Okulu asan iki kaçak yakalanmıştır, artık yapacak bir şey yoktur. Kafadarlarımızdan anonsa gelen ilk tepki ise, çaktırmadan kulaklardaki küpeyi çıkartmaktır. Sonrasın da ceza mı aldılar, yoksa bu defalık affa mı uğradılar henüz bilmiyorum.
O yaşlar da hangimiz haytalık yapmadık, fırsat bulunca okulu asmadık?