Son bir aylık sürece bakarak 30 Mart seçimlerini yorumlayacağım yanılgısına düşülmesin. Aslında - referandum da dahil - her seçimin kendine özgü çatışma ve gerginliğini yaşadık..
Ne var ki hep AKP'nin ezici çoğunluğu konuşuldu .O günler yaşanan bazı ilginç olaylar üzerinde durulmadı.Her şey Millet iradesidir diye yaftalanıp,kabullenildi.
2002 Seçimlerini hatırlayın .Yasaklı bir Liderin partisi, seçime giriyor.Siirt'ten bağımsız bir başka yasaklı/sorunlu bir aday, Almanya'dan Milletvekili seçiliyor. Başvururken YSK'ca sakınca görülmüyor.Ne hikmetse seçildikten sonra sorun çıkıyor.İstifa ediyor.Seçimler yenileniyor. Bir eksikle değil ,tüm vekiller yenileniyor..Seçim sonrası YSK'nin başkanı, ABD Büyük Elçisi ile(?!) görüşüyor.Seçimlerin iptali önleniyor.Ne alaka mı?Bir seçim bölgesinde DEHAP seçime hile karıştırdığı oy pusulalarında sahtecilik yaptığı -gerekçesi ile parti yöneticileri yasaklanıyor.Ve parti kapatılıyor.Bunları kaç kişi hatırlıyor?
Başbakan'ın Yasağının kaldırılması da ilginç.Deniz Baykal'la çıkılan TV programında Demokrasi dersi veriliyor.Darbe Anayasa'sının engel maddesiVesayete takılmadan uzlaşı ile nasıl kaldırıldığına şaşmayınız.O günden bu yana İktidar ile Muhalefet liderlerini ekranlarda böyle bir diyalog uyum içinde gördünüz mü?
2004 Yerel ,2007 Genel seçimlerine,2010 Referandum ve 2011 seçimlerine hangi şartlarla ve entrikalarla -kirli ittifaklarla ve dostlarla -müttefik- olunduğu bugün daha iyi anlaşılmıyor mu?Son bir aylık süreçte Hükümet kanadının itham ve iddialarını hatırlayınız.
AKP ,her seçim sürecinde siyasi literatürümüze yeni kavramlar kazandırıyor.Dostluk, sadakat, liyakat, menfaat,ticaret ve hayır hasenat kavramlarına farklı anlamlar yüklüyor. Halka hizmet Hakk'a hizmettir ilkesi sulandırılıyor.Siyaset dilinde kim/kimler: Bölücü, terörist örgüt.. Haşhaşi , fitneci ,kumpasçı , Yargı tarafsızlığı,Hukukun üstünlüğü , Yasaklar ve yolsuzlukla mücadele adına dostlarnasıl darbeci, istiklal mücadelesi(!)ne girişilmesi; 2000'leri aşan polis kıyımı ,savcı ve yargıç sürgünleri ,baba parasıyla alınan aracın arkasına Babam sağ olsun yazdırmakla bu yapılanların diyeti/minneti ödenemez.
Bu ülke rüşvet ve yolsuzlukla ilk kez tanışmıyor .Bu virüs memurum işini bilirle çağ atladı. Son zaman Mağduriyet ajitasyonu ile bünyede kök saldı.Bir başka virüs - olduğu iddia edilen- Paralel Devlet sadece hizmet kesimine ilzam edilemez. Birden bire ortaya çıktı deneme .Eskiden de vardı.Kimse bu paralel devletin-varsa ,milleti kimdir,diye sorgulamadı?Söz gelişi KCK, paralel yapının etnik kimliği belli değil mi?Bu olgu PKK'nın Doğu ve Güneydoğudaki sivil yönetim ağı,örtülü devlet yapılanması değil mi?İktidar AB'nin raporları doğrultusunda yerel yönetimleri güçlendirme adına bu yapılara yasal statü kazandırmış olmadı mı?Yerel Seçilmiş yöneticilerin yanında İmralı'nın atadıklarına tanık olmadık mı?En son ,KCK 'lılardan içerdeki Vekiller -salıverilerek- onca yargılamalar ve tutuklamalar boşa çıkarılıp,demokratikleşme adına güzel şeyler olacak Çankaya muştusuyla seçime katılmalarının önü açılmış olmadı mı ?İktidar,oy sandığını adil ve kalıcı hakemliğine inanıyorsa PKK'nın namlusu,İmralı ,Kandil'in vesayeti, aşiretlerin baskısı ve Mele'lerin telkini ile sandığa giren oyları demokratik temayül saymış oluyor.Ülkede her fırsatta birkaç Vesayetten ve Derin yapıdan bahseden şom ağızlar nedense paralel devlet Moduna sıra gelince ,birden akıl tutulmasına uğruyorlar.Sanki hiç duymamışlar
Bu seçim çok su kaldıracak.Mükerrer oylar.Katılmama ve hatta yasaklar ihlali olursa şaşmam.Sayımlarda da muvazaalar yaşanabilir. İktidar , Muhalefeti Fırat'ın doğusunda yok olmasını fırsat bilerek,meydanın kendilerine kaldığına sevinedursun.PKK ve KCK ya rağmen Korucuların , vekillerin aşiret oylarına bel bağlaması hüsranı olacaktır.Barzani ve Şivan Perver'le başlayan flört,demokratikleşmenin nimeti sanılmasın.Kimin baldıran zehri içtiği 30 Mart günü görülecektir. Unutulmamalıdır ki hırsızlık bir ekmek çalmakla , ihanet,bir kez aldatmakla başlar.Aldatan da aldanan da mutluysa kimilerine göre sorun olmayabilir..