Köşe yazılarımı okuyan bazı arkadaşlar yazılarıma ‘ayet hadisle başlayıp birilerini fırçalayarak bitiriyorsun’ diye zaman zaman eleştiride bulunurlar. Her insanın bir hayat felsefesi vardır. Yaptığı her işi bir ideal uğruna yapar, konuştuğu her şeyi de inandığı değerler doğrultusunda konuşur. Helal haram mefhumuna inanmayan insanların konuştuklarıyla, bu mefhumlara inanmayanların konuştukları nasıl farklıysa yalan konuşanla konuşmayanın da değer yargıları farklıdır. Ben şahsen Allah’tan korkmasam çok daha farklı şeyler yapardım ama Allah korkusu ve ahiret inancı pek çok şeyi yapmama engel olmuştur. Bu durumdan da şikâyetçi olmadığım gibi gayet memnun olduğumu da söylemeden geçmek istemiyorum. Efendimiz bir Hadis-i Şeriflerinde “Müslüman yanılır her türlü günahı işleyebilir ama asla yalan konuşmaz.” buyurmaktadır. Benim hayat felsefem bu Hadis-i Şerif üzerine kurulmuştur. Her türlü hatayı yapabilirim ama asla yalan konuşmayı sevmem, yalan konuşan insanlarla da işim olmaz. Şu hadislerde uydurma var diyen insanlar yok mu? Onlara çok kızıyorum. On altı senede Sahih-i Buhari kitabını yazan Buhari hazretleri, hadis râvilerini tespit ederken o kadar hassas davranırmış ki aklınız şaşar. Bir keresinde hadis nakli için ziyaret ettiği bir Müslümana ziyarete gidince; o Müslümanın atını çağırırken başındaki takkesini avucunun içine koyup atını çağırdığı, atın takkenin içinde yem olduğunu sanarak yaklaştığını görünce o adamdan hadis nakli almamış ve ona ‘atını kandıran beni de kandırır’ demiş…
Müslümanın kültürü bu olmalı insan beşerdir şaşar. Her türlü hataya düşebilir ama insanın yalana hiçbir zaman ihtiyacı olmaz. Yalan kısa vadede işinize yarayabilir ama uzun vadede asla ve kat’a hiçbir işinize yaramaz. Tam aksine aleyhinize olur. Bu kadar detayı verme nedenim; son günlerde bazı yerel medya mensuplarının kendi sitelerinin veya gazetelerinin en çok okunduğu şeklinde yaptıkları yalan yanlış ve uydurma reklamlardır. Bu şehirde kimin ne kadar okunduğu, hangi gazetenin internet oranında en çok okunduğu, hangi gazetenin de bayide birinci olduğu açıkça ortadadır. Bir de kamuoyunun bilmediği bazı gazetelerin dağıtım şirketleriyle yaptıkları anlaşmalar sonucunda en çok satılan gazeteler olduklarıdır. Ancak asıl konumuz şu kendilerini zirvede ilan eden gazatacılar konusu. Bu arkadaşların yaptıkları reklamlarda günlük 50 bin kişinin kendilerini okuduğunu ve Samsun’da zirvede olduklarını, en yakın rakiplerini ise dörde beşe katladıklarını yazacak kadar zavallı ve acizler.
Ben bu konuyla çok ilgilenmiyordum, zira toplum neyin ne olduğunu bildiğinden umursamıyordum ancak bizim arkadaşlar bu işi merak edip okunma oranlarının yayınlandığı sitenin Amerika’daki orijinal sitesini bulup çıkarmışlar ve gerçek rakamları da dün siz değerli okurlarımızla paylaştılar. Bu işin teknik boyutunu biraz anlattıktan sonra gerçekleri de söyleyeceğim. Okunma oranları tekil IP dediğimiz IP’lerden tespit edilir, bu ne demektir derseniz; bir iş yerinde on tane bilgisayar vardır, on tane bilgisayardan Denge Gazetesi’ne girmiş olsanız dahi tek bir IP yazar. Ancak aynı işyerinden girilen her sayfa için ayrı sayfalama yazar, yanı günde bin IP’den otuz bin, kırk bin sayfalama olabilir, bu sizin okunma oranınızı değil sayfalama oranınızı verir. Sizin anlayacağınız yerelde bir gazetenin günlük tekil IP olarak üç beş binin üzerine çıkma şansı olmaz ama sayfalama sayısı olarak yüz bine kadar çıkabilir.
Şimdi gelelim bu zavallıların yaptıklarına. İnternet sitelerine bir reklam vermişler ve demişler ki günlük elli bin okunma oranımız var, bu tamamen hilaf-i hakikat. Sitenin yurt dışındaki orijinal halini buldu bizim arkadaşlar, elli bin dedikleri rakam 1200, sayfalama oranları ise kırk beş – elli bin civarında. Bizim tekil IP’den okunma oranımız ise onların tam iki katı. IP’den okunma oranımız onların da reklamlarında verdikleri gibi 2400 yani onların tam iki katı. Kaldı ki onlar sürekli o sitelere reklamlar vererek bu sayıları yükseltirken biz o sitelere bir lira ödemedik ve reklam da vermedik.
Peki, bunu neden yapıyorlar derseniz amaç ortada; çok okunuyoruz havalarına girip Belediyelerden ve diğer ticari işletmelerden reklam almak. Zaten son zamanlardaki yayınlarından neyin ne olduğu da açıkça ortaya çıkmıyor mu? Bu şehir bunları hak etmiyor. Millet her şeyin geçeğini bilmeli, kimin ne yaptığını herkes açık ve net bilmeli. Biz bu gazeteyi kimseye muhtaç olmadan on yıl götürdük. Allah’ın izniyle on yıl daha da götürürüz. Ondan sonra da Allah kerim. Belediyelere kimlerin ne kadar fatura kestikleri, kimlerin anket adı altında ne kadar paralar aldıkları da ortada. Çıksın bir Allah kulu, Denge Gazetesi’ne ‘yapmadığı bir işin karşılığında veya abonesi dışında para ödedik’ desin, bu işi bırakmaya hazırız. Ama bu topluma doğruları söyleme konusunda da her türlü fedakârlığı yaptığımız bir gerçek. Millet her şeyin farkında, ancak farkında olmayanlar olabilir düşüncesiyle bu gerçekleri yazma gereği duyduk. Bugünlük de bu kadar, kalın sağlıcakla.