Bugünkü yazımda birkaç konuya değinecektim ancak basında yer alan A Takımı haberlerini görünce kararımı değiştirdim. Gündeme almak istediğim konular ise ilki dediğim gibi A Takımı davası, ikincisi son günlerin moda konularından birisi olan Protokol Camii, üçüncüsü ise geçtiğimiz haftalarda benden tazminat kazandıklarını söyleyip döner dağıtanların neye dayanarak döner dağıttıklarını detayları ile anlatmak ve son olarak da siyasetle ilgili yazdığım yazıya gelen bazı yorumlar olacaktı. Ancak konunun önemi ve şehirle ilgisi bakımından A Takımı davasını yazmanın daha önemli olduğuna karar verdim.
Hayatımın dönüm noktası olarak adlandırdığım ve beni hem çok yoran, hem de çok üzen bir konu olan şu meşhur A Takımı davası ile ilgili önceki gün karar duruşması yapılacaktı. Mahkeme heyetindeki değişiklik ve avukatların savunma talepleri nedeniyle Ekim ayına ertelendi.
Burada özellikle altını çizmek istediğim nokta bu dava başladığında ve basının yılın davası olarak adlandırdığı bir davaydı. O günkü gazetelerin tamamı arşivimde mevcut. Zamanı gelince buradan yayınlayacağım. İddianamedeki iddialar rüşvet vermek, rüşvet almak, cebri irtikap, ihaleye fesat karıştırmak ve zimmet gibi çok ağır iddialardı. Biz bu iddiaların hiçbirisinin gerçek olmadığını ve bizimle uzaktan yakından ilgisi olmadığını çok iyi biliyorduk ama bunu topluma anlatmak o günlerde mümkün değildi.
Zaten bu yüzden gazete kurduğumu beni tanıyan herkes bilir. Davanın başlangıcında şehirde yer yerinden oynadı. Sadece Samsun değil ülke gündemi aylarca bu konuyu konuştu. Evimize su getiren servis elemanı çoluğumuza, çocuğumuza hırsızların çocukları gözüyle baktılar. Bu kabul edilebilir bir durum değildi ama kime ne anlatacaktık ki? Şu mübarek günde yüce Rabbimden bu işe sebep olanların layıklarını vermesini diliyorum.
Yaşadığımız olay tam bir siyasi linç olmasına rağmen herkes bizi asmak için elinden geleni yapıyordu. Üzülerek ifade etmek gerekirse basında buna alet olmaktan geri kalmıyordu. Sadece tek bir gazete konuyla ilgili doğruları yazıyordu. Olayın başlangıcında bir diğer gazete biraz doğru haberler yapıyordu ancak gazetenin patronu bizimle birlikte resim verdi diye şehrin egemen güçlerinden ikaz alınca o gazete de karşımızdakilerle beraber yayına başladı.
Gazetenin patronu bu işin göbeğinde olmasına rağmen olayların dışında tutuldu. Gazetenin genel yayın yönetmeni ise kendilerinden bazı haberlerin istendiğini bu nedenle yapmak zorunda kaldıklarını söylüyordu. Bu arkadaş kendisinden ne, nasıl istenirse yapmaya alışık olduğundan geçenlerde mahkemede aleyhimde ifade verdi. Hiç önemli değil. Biz inançlı insanlarız gün gelir biz de gerekeni yaparız.
Aradan geçen tam altı yılın ardından dava karar aşamasına geldiğinde Cumhuriyet Savcısı'nın Ben, Kenan Bey ve Başkan ile ilgili istediği ceza görevimiz olmadığı halde Samsunspor kulübüne yardım talep etmek olduğunu bu nedenle görevimizi kötüye kullandığımızı iddia ettiğini tüm basın yayın organları yazdı. Biz özellikle yazmadık ki bakalım nasıl haber yapılacak.
Zira Samsunspor kulübüne yardım topladığımız için görevi kötüye kullandığımız iddia ediliyor ise önce bu şehrin o günkü ve bugünkü Valilerine ceza verilmesi gerekiyor. O günkü Valisine neden verilmeli derseniz; Valinin makamında Temmuz ayının ilk günlerinde yapılan toplantıya şehirdeki önemli iş adamları çağrılmış, toplantıda Garnizon Komutanı, Büyükşehir Belediye Başkanı, Cumhuriyet Başsavcısı, Gelir idaresi Başkanı, Emniyet Müdürü katılmış ve orada iş adamlarına Samsunspor kulübüne yardım yapmaları yönünde talimatlar verilirken, bazı bürokratlar aksi halde bedeli olurdemek suretiyle iş adamlarından zorla para istemeleri karşısında Cemal Yeşilyurt bu dayatmaya kızmış ve Büyükşehir Belediye Başkanı ile kavga etmişti. Bu dediklerimle ilgili gazete küpürleri dosyada mevcut. Şayet Samsunspor'a para toplamak suç ise önce onlara ceza verilmesi gerekmez mi?
Bırakın o günün Valisinin yaptıklarını geçtiğimiz haftalarda Samsunspor kulübünün içersinde olduğu sıkıntıyı aşabilmek için mevcut Vali PÜİS Başkanını arayarak akaryakıt bayilerinden Samsunspor'a yardım edilmesi için liste çıkarıp herkesten gücüne göre alınması talimatı verdiğini bir petrol ofisi Bayii arkadaş arayıp bana söyledi.
Kaldı ki bu yapılan bana göre gayet normaldir. Şehrin kulübüne yardım etmek başta şehrin Valisi olmak üzere hepimizin görevidir. Ancak yapılan haberlere bakıldığında bizler için istenilen görevi kötüye kullanma cezasını sanki Samsunspor için değil de şahsi işlerimiz için istemişiz gibi lanse edilmesi bu şehrin en büyük talihsizliğidir.
Sorarım size başka bir şehirde yöneticiler şehrin kulübüne yardım topladıkları için görevi kötüye kullandıkları yönünde yargılansalar şehirde yer yerinden oynamaz mıydı? Samsunspor kulübü taraftarları, sevenleri nerede çok merak ediyorum.
Bu olay Fenerbahçe, Trabzonspor veya başka bir kulüpte yaşansaydı durum ne olurdu siz takdir edin. Ben bu şehirden hiçbir şey anlamış değilim. İddianame ilk yayınlandığında biz feryadı figan edince bazıları dediler ki kardeşim durun bakalım burada şahsi işlerden bahsediliyor. Şayet ortada şahsi iş yoksa elbette ki siz haklısınız ama işin sonunda olayın tamamen Samsunspor'a yardım toplamak olduğu ortaya çıkmasına rağmen bu millet nerede çok merak ediyorum.
Ya bu şehirde Samsunsporlu yok veya insanlar iki yüzlü. Üçüncü seçenek varsa siz söyleyin. İşin daha da garip tarafı nedir bilir misiniz? Mahkemedeki savunmada Büyükşehir Belediye Başkanı'nın Avukatı Bu paralar toplandığı zaman başkan görevde yoktu. Bu işleri vekili yaptıdemesine ne denmeli. Siz takdir edin.
Demek ki 2006 yılının Haziran ayından 2007 yılının Mart ayına kadar belediyeyi tek başına ben yönetmişim de haberim yok. Bu şehirde yöneticisi taşın altına elini koymaz, koyan olursa arkasında durmaz, yönetileni ve halkı şehrin kulübüne yardımcı olanlara sahip çıkmaz ondan sonra da bu kulüp neden süper lige çıkmadı diye beklerseniz? Siz çok daha beklersiniz beyler