Şehirler başındaki yöneticiler sayesinde kalkınırlar, yöneticileri iyi olmayan şehirler gerek kültürel bakımdan, gerek ekonomik bakımdan, gerekse sosyal bakımdan ilerleme kaydedemezler. Yöneticileri çalışkan, fedakâr ve cefakâr olan şehirler ise her bakımdan sınıf atlarlar. Yaşamakta olduğumuz şehir son yirmi yıldan beri maalesef çok kötü yönetilmekte, bunu yazarken bazı okurlarımın kızacağını da biliyorum ama karakterimin gereği olan doğruları konuşmaktan vazgeçme imkânım olmadığından doğruları yazmak zorundayım. Yazacaklarımı okuduğunuzda haklı mı haksız mı olduğuma karar vereceksiniz, ama inanın kimseye kızgınlığımdan bu satırları yazmıyorum, sadece ve sadece doğruları yazmaya çalışıyorum, samimi eleştirilere de açığım.
Şehirleri gerek fiziki açıdan gerek sosyal açıdan gerekse kültürel açıdan imar eden kurumların başında Yerel Yöneticiler gelmekte, ardından siyasi otorite, STK ve son olarak da Merkezi Hükümet gelmektedir. Normalde Merkezi Hükümetin en etkili kurum olması lazım ama uygulamada tam aksi bir durum söz konusudur, bu dediklerimi biraz açmak gerekirse bazı örnekler vermek suretiyle izah edelim. Biz ailece bu şehre ilk geldiğimiz yıl 1973 yılı idi, o dönemde Belediye Başkanı Kemal Vehbi Gül idi, Samsun denilince o zamanlar ilk akla gelen şey Samsun Fuarı ve Sülün kuşlarıydı. Vehbi Gül’ün Belediye Başkanlığı döneminde en büyük icraatlarının başında 100. Yıl Bulvarı, Site Camii ve şehrin diğer mobilyalarının yapılması işi vardı. O dönemlerde Samsun Doğu Karadeniz Bölgesinin Başkenti gibiydi, insanlar Samsuna fuara gelirler, alışverişlerini yaparlar, Genelevden dönme Camii olan Site Camisini ziyaret edip giderlerdi. Samsun, bölgenin hem ekonomik bakımdan, hem sosyal bakımdan, hem de manevi bakımdan lideri konumundaydı, peki şimdi durum nedir birde ona bakalım.
Vezir Hazretlerinin Belediye Başkanlığı koltuğuna oturduğu günden itibaren şehrin tüm manevi ve sosyal kodları ile oynanmış, şehrin Batısındaki dolgu alanına, 2011 yılının parası ile 600 bin lira ödenerek Masonların sembolü olan iki tane Aslan Heykeli yapılmış, bu yetmemiş, şehrin her yeri hayvan heykelleri ile donatılmış, Şehrin en eski Camisi olan Büyük Camii karşısındaki otobüs duraklarına dahi, “bale durağı” adı verilecek kadar ileriye gidilmiştir. Samsun dışından gelen ve Samsun’u hiç tanımayan bir insanın Samsun’la ilgili izlenimi ne olur diye düşünecek olursak, adamların gelip gezecekleri yerlerin başında Batıpark’taki Aslan Heykelleri ile şehrin muhtelif yerlerindeki kedi, köpek heykelleri ve Amazon heykelleridir. Bunların dışında gezilip görülecek neresi var siz söyleyin. Amisos tepesine gitseniz deniz manzarasının dışında bir şey yok, Toptepeye gitseniz hakeza aynı. Tüm bu dediklerimi değerlendirdiğimizde şehrimize gelen bir insan, Avrupa’nın bir şehrine gidip döndüğünde gördüklerinden farklı ne görecek siz söyleyin. Vezir Hazretleri bu şehrin tüm miheng taşları ve kodlarıyla oynadı ve şehri perişan etti.
Diğer yandan esnafı tamamen bitirdi, ilk önce Modern Pazardan başlamak suretiyle Saathane Meydanındaki yüzlerce esnaf, Adnan Menderes Bulvarındaki yüzlerce vatandaşın işyerlerini başlarına yıkmış, Kuş Cennetindeki onca insanın evlerini başlarına yıkmakla kalmamış şimdi de Gülsan Sanayii Sitesindeki iki bine yakın insanın işyerini yıkıp yeşil alan yapacak. İşin enteresan yanı önceki gün bazı internet sitelerinde Vezir Hazretlerinin konuşması vardı. Adam Gülsan Sanayii Sitesi ile ilgili konuşurken o kadar rahat ve pişkin konuşuyor ki aklınız şaşar. Konuşmasında, “buradaki dükkânları boşaltanlar bu şehre çok büyük iyilik yapmış olur, kendiliğinden çıkanları başıma taç ederim, onlar benim en büyük dostlarım olur” diyor. Konuşmasını tesadüfi izledim, iyi ki de izlemişim adam adeta insanlarla dalga geçiyor, bir insan ekmek teknesini kendiliğinden boşaltıp, çoluk çocuğunun rızkını bırakıp kendi dükkânından çıkınca, bizim Vezir Hazretlerinin en büyük dostu olacakmış. Zaten geçmişte özelleştirdiği Halk Otobüslerinden tutun da mezbahaneye varıncaya dek tüm insanları bu tür konuşmalarıyla ikna edip, daha sonra o konuşmaları başkaları yapmış gibi davranması insanları perişan etti.
Vezir Hazretleri öyle de diğer yöneticiler farklı mı? Giden Vali üç yıla yakın Valilik yaptı bu şehirde, taş üstüne taş koymadığı gibi Vezir Hazretlerinin her dediğine eyvallah demenin dışında malum kafede tavla oynamaktan başka bir şey yapmadı. Biz adamla ilgili her şeyi yazdık, çizdik ama adam buradayken herkes ona yalakalık yapmak için sıraya girmişti. Şimdi adam gidince de her şey yazılıp çizilmeye başlandı ama ne işe yarar. Tüm bunları okurken diğer “siyasetçiler ne yapıyordu?” Derseniz İl Başkanı Muharrem, Vezir Hazretlerinin yolunda devam ediyor, Bakan Çağatay Kılıç’ın da onların dediklerini yapmanın dışında bir şey yaptığı yok, hatta İl Başkanının görüşme dedikleriyle görüşmediği söyleniyor, şayet öyleyse fecaat. Ankara kulislerinden gelen bilgiler Olimpiyatların ardından Kabine değişikliği olacağı ve Çağatay Kılıç’ın değişeceği yönünde, değişirse şehre yapılacak en büyük iyilik olacağı kanaatindeyim. Gerçi Bakanlıktan gitmemek için çok büyük uğraş verdiği söyleniyor belki başarılı olur ama kanaatimce değişmeli. Sözlerime son verirken şehrimizin talihsiz bir şehir olduğunu tekrar ederek son vermek istiyorum. Kalın sağlıcakla.
BU ŞEHİR TALİHSİZ BİR ŞEHİR
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.