Bu yazı dizisinde bugüne kadar yazmadığım bazı gerçekleri siz değerli okurlarımla paylaşmaya karar verdiğimden, yazacaklarımı elimden geldiği kadar seçici davranarak ve olayların içerisine nefsimi karıştırmadan yazmaya çalışacağım. Zira toplumumuzun merakla beklediği veya bu güne kadar bilmediği konuları burada aydınlatmaya çalışacağım. Doğrusunu ararsanız bu kadar detaylı konulara girmeye niyetli değildim ancak okurlarımızın ve bazı dostlarımın ısrarlı soruları üzerine bazı konuları kamuoyu ile paylaşmanın gerekli olduğunu düşündüğümden bu yazıyı ele aldım.
Dilerseniz bugünkü yazımda Fuat Köktaş ve ailesi ile yollarımızın ayrılma nedenlerini anlatayım daha sonra da başkalarını sıraya koyalım. Zira bu şehirde daha önce kendileri ile dost olup, daha sonra yollarımızın ayrıldığı insanlarla ilgili veremeyeceğim en ufak bir hesabım olmadığından tamamının hikayesini yazmaya da hazırım, her ortamda muhatapları ile tartışmaya da hazırım.
Fuat Köktaş eşimin öz amcasının oğludur, bu aile ile 1976 yılından itibaren tanışırız ve kayınpederimle babam ortak ticaret de yapmışlardır. 1980 yılında eşimle evlenmeden önce de Fuat ile arkadaşlık hukukum vardı. Evlendikten sonra araya akrabalık hukuku da girince biraz daha sık görüşmeye başladık. Merhum Lütfü Göktaş çok sevdiğim, saygı duyduğum bir insandı, kendisi şehrimize her geldiğinde mutlaka bende kalırdı, bu durumdan akrabaları rahatsızlık duysalar da o aldırış etmezdi.
Refah Partisi'nde siyasete başladığımda Fuat Köktaş Milli Gençlik Vakfı'nda beş numaralı yönetici idi. Gürcan Yazıcı, Erdoğan Tok, Ahmet Avcı, kuyumculuk yapan adını şu an hatırlamadığım bir arkadaş ve Fuat Köktaş birlikte hareket eden bir ekiptiler. Bu ekibin başı Gürcan Yazıcı olup Fuat ekibin en sonuncu adamı idi. Siyasette kendisine en ufak yanlışım olmadığı halde sırf birlikte olduğu arkadaş grubu beni sevmediklerinden onlarla birlikte hareket edip, benim siyasetten dışlanmam için gerekeni yaptı. Ne zaman ki Ak Parti kuruldu ve Mustafa Demir il başkanı oldu, Mustafa Demir il yönetim kuruluna girmem için iki kez yanıma gelmesine rağmen olmaz cevabını verdiğimi bildiğinden daha sonra bizzat kendisi bana sen girmek istesen de seni aldırmayacaktım, sana Mustafa Demir'i ben göndermiştim demesi gerçek karakterinin yansımasıdır.
Mustafa Demir milletvekilliği için istifa edince yerine atanabilmesi noktasında her türlü desteği verdim ve kendisine dedim ki senin pozisyonunda ben olsaydım asla bana destek vermezdin ama ben bana yakışanı yapıp sana her türlü desteği vereceğim. İl Başkanı olduktan sonra yapılan kongrede de elimden gelen desteği verdim. Bu arada ırmak sırtının ağası Cemal Köktaş ile de sürekli görüşüyordum. 2004 mahalli seçimlerinde Cemal Köktaş'ın ve Bilal Demirtaş'ın isteği üzerine Canik Belediyesi'nde meclis üyesi olabilmem için listenin birinci sırasına beni yazdı. Listeye girmeden önce kendisine dedim ki Bak Fuat başkan beni bu listeye yazarsın ama buna birileri itiraz edip, benden istifa etmemi istersen asla etmem haberin olsun nihayet beni listeye yazdı, aman Allah'ım ortalık ayağa kalktı, neymiş efendim nasıl bu listeye ben girermişim bir grup kendini bilmez partiyi bastı hepimize dümdüz küfretti, nihayet Fuat istifamı istedi ama ben etmedim.
Aslında oradaki amaç benimle Osman Genç'i biri birine verip vuruşturmaktı ama ben bu oyuna gelmedim. Canik Belediyesi ile hiç işim olmadı, gittim Büyükşehir Belediyesi'ne orada da ilk iki ay hiç sesimi çıkarmadan oturup, olup, bitenlere baktım, sizin anlayacağınız elimi kaldırıp, indirmekten başka bir şey yapmadım. Aradan iki ay geçince ortalık karıştı, bir yanda merkez ilçenin yazdığı meclis üyeleri, bir yanda il başkanlığının yazdığı meclis üyeleri, bir yandan ise Y. Ziya Yılmaz'ın yazdığı meclis üyeleri her kafadan bir ses çıkıyor. Ak Parti Grup Başkan Vekili Yavuz Yılmaz çok hoş iyi bir insan ancak bu kadar karışık bir grubu idare etmesi mümkün değil. Baktım ki Fuat ile Y. Ziya Yılmaz ipleri koparma noktasına geldiler, bu kez devreye girip, her ikisinden altı ay müsaade istedim. Altı ay içerisinde bu işleri halledemezsem herkes bildiğini yapsın dedim. Altı aylık süreçte her şey yoluna girdi. O kadar güzel bir sistem getirdim ki problem çıkması mümkün değil. Peki nedir bu sistem derseniz yine bize ayrılan yer bittiğinden arkası yarın diyoruz. Kalın sağlıcakla