BUGÜN DEĞERLİ OKURLARIMLA SOHBET ETMEK İSTİYORUM
Yazıma başlamadan önce Cuma günkü gazetemizin elinize geç ulaşmasının nedeninin matbaamızda çıkan bir arızadan kaynaklandığını bilmenizi istiyorum, bu aksaklıktan ötürü siz değerli okurlarımızdan özür dilerken, gazetemizi baskı tesislerinde basan değerli meslektaşıma, matbaa çalışanlarına, gecenin bir yarısında yataklarından kaldırıp, matbaaya tamire getirdiğimiz Mustafa Ustaya, Salim Ustaya şükranlarımı sunmak istiyorum.Gazetecilik gerçekten zor bir meslek.Ummadığınız an gecenin bir yarısı bir arıza çıkıyor,tamir etmek için eleman ararsınız,bulamazsınız,parça ararsınız,bulamazsınız,hepsini bulduğunuz an dağıtım araçlarına gazeteyi yetiştiremezsiniz.Sizin anlayacağınız meşakkatli bir iş ama, ben yinede yaptığıma pişman değilim.Bu kadar kirli çamaşırı olan insanları gazete sayesinde sizlere tanıtma imkanı bulduğumuzdan Mevlaya hamd ediyorum.
Yazı başlığında sohbetten bahsettim, diyeceksiniz ki diğer yazılarında sohbet etmiyor muyuz? Elbette benim tarzım farklı, genellikle yazılarımı siz değerli okurlarım karşımda imiş gibi sohbet havasında yazmaktayım,ancak genellikle yazılarımda olaylardan bahsettiğimden bugün sizlerle biraz hasbi hal, biraz da size hesap vermek istiyorum.Nedenine gelince yaşadığım olayların perde arkasını sizlerle paylaşmak istiyorum ki ,neyin ne olduğunu daha iyi bilesiniz, neyi neden yazdığımı veya yaptığımı daha iyi idrak edesiniz,aksi halde bazı yazdıklarım ve yaptıklarım havada kalabilir.
Öncelikle yazılarımız internet gazetesinde yayınlanmama nedenini sorup,haklı eleştirilerini getiren şehir dışındaki dostlarım şunu bilsinler ki, bu uygulama çok uzun sürmeyecek bir uygulama,burada yapmak istediğim iki şey var. Birincisi; konuşurken mangalda kül bırakmayıp, gazeteyi almadığını söyleyenlerin tamamının yazılarımı internetten indirip,arşivlediğini adım gibi bildiğimden,onlara biraz zulmetmek istiyorum,ya oldukları gibi görünsünler,ya da göründükleri gibi olsunlar.Bu şehirde basınla,bürokrasiyle ve siyasetle ilgilenenlerin tamamının, değil köşe yazılarımı,gazetemizi hatmettiğini çok iyi biliyorum,her gün sadece netten 1850 IP den 20.000 kişinin okuduğu gazeteyi herhalde Ay"dan birileri okumuyor.Demek ki gazeteyi bayiden almak istemeyenler veya etrafındakilere hava atanlar her gün netten gazeteyi okuyorlar.Peki bu insanların bayiden gidip gazete alan veya abone olan 3000 kişiden farkı nedir? diyecek olursanız,şehir dışında olanlara saygı duyuyorum,ama bu şehirde yaşayıp, gazetemizi okuduğu halde okumuyorum diyenlerin biraz canını yakmak istiyorum.Hiç okumuyorlarsa saygı duyarım,yok okuyorlar da yalan konuşuyorlarsa o zaman yalanlarının bedelini ödeyecekler.Gerek gazetenin dağıtımını yapan arkadaşlarım, gerek muhabir arkadaşlarım,gerekse reklam departmanında olan arkadaşlarım her gün yaklaşık 2000 kişi ile temas ettiklerinden toplumun nasıl düşündüğünü çok iyi biliyorum.Dağıtıcı arkadaşım diyor ki sabah saat 05.00 de dağıtım yapmaya başlıyorum, gazeteleri dağıtırken bazı apartmanlarda sabahın o erken saatinde baylar,bayanlar pencereden gelmemi bekleyip,gazeteyi posta kutusuna değil de,bizzat kendilerine vermemi istiyorlar,çünkü posta kutusundan birileri gazetelerini alıyorlar,hatta geçtiğimiz hafta b,r dağıtıcımız enteresan bir olayla karşılaşmış, sabah saat 05.30 da 100. yıl bulvarında bir apartmanın posta kutusuna gazeteyi atmak üzere iken, yukarıdan bir hanımefendi seslenip,Evladım gazeteyi sepetime koyar mısın? deyince dağıtıcı arkadaşımız Ama hanımefendi gazete sizin değil ki, deyince Olsun ben okur,daha sonra oraya koyarım demiş,arkadaşımız Olur ama şayet bu gazete kaybolursa sorumlusu sizsiniz deyip,gazeteyi sepetini koymuş.Bu tür olayları fazla yaşadığımızdan bazı tedbirleri almak zorunda kaldım. İkinci konu; Gerek yazdığım yazılar, gerekse duruşumdan ötürü sürekli telefonla arayıp,destekleyenlerin samimi olup,olmadıklarını anlamak için internet ortamından gazete ortamına taşınmalarını sağlamak istiyorum.Benim hiç ama hiç kimseden en ufak bir beklentim yok, ama insanların bir şeyi konuşurken karşılarındakini ahmak sanmamaları için bazı şeyleri görmeleri gerektiğini düşünüyorum.İşte bu iki nedenle bir müddet köşe yazılarımı sadece gazetede okuyabileceksiniz,ama şehir dışındaki dostlarımızın haklı tenkitlerine en kısa zamanda bir çözüm bulacağımızı bilmelerini istiyorum.
Bir başka önemli konu Salı akşamları AKS TV de Şakir Beyle birlikte yaptığımız Eğrisi-Doğrusu programından birileri o kadar rahatsız olmuş ki, siyasi güçlerini kullanıp, AKS TV nin Türksat"la olan ekonomik problemlerinden ötürü ötürü kanalın ekranını kapattırmayı başardı,ama demek ki Ak Parti de onlardan daha güçlü ve dürüst adam gibi adamlar varmış ki TV bir günlük kapanmanın ardından ekranı yeniden açıldı.Uydu kanallarının tamamına yakınının Türksat"la ekonomik sıkıntısı var ve bu problemler karşılıklı anlaşmayla çözülmekte iken bu kanala herkese tanınan hakkın tanınmaması için ellerinden geleni yaptılar ama sağ olsun onlardan daha güçlü ve dürüst,adil birileri devreye girerek aynı hakkı AKS TV ye tanıttı.Demek ki haklı olunca olaylar seyrine giriyor,önemli olan haklı ve samimi olmak,hatasız kul olmadığı gibi bu ekonomik ortamda borçsuz işletmede yoktur.Burada aslolan, samimiyet ve dürüstlüktür.Ama karşınızda art niyetli bazı siyasetçiler olunca bazen işiniz tıkansa da dürüst siyasetçilerin devreye girmesiyle olay halloluyor,dürüst siyasetçilerle her zaman beraber olacağımızı bilmenizi isteyerek sözlerime son vermek istiyorum,Mutlu pazarlar dileğimle.