BUGÜN İKİ KONUYU ELE ALMAK İSTİYORUM
Bu aralar biraz iş yoğunluğum olduğundan her gün yazı yazma fırsatım olmuyor ama gündemdeki konuları çok iyi takip ediyorum, olup biten her şeyin farkında olarak meslektaşlarımızın konuları değerlendirme yazılarını okuduktan sonra ben de kendi görüşlerimi ortaya koyuyorum. Bu gün konuşacağımız iki konudan birisi kısa adı KADEF olan Kavaklı Dernekler federasyonunun Belediye meclislerine adam koyamamaları nedenlerini ele alacağız, ikinci konu olarak da son günlerde gündemde olan AK Parti'ye ihanet konusu olacak. Dilerseniz önce AK Parti'ye ihanet meselesini değerlendirelim; Bu konuda köşe yazan bazı arkadaşların yazılarını okudum, doğru tespitlerine katılmakla birlikte çözüm önerileri veya sonuç noktasındaki düşüncelerine katılmadığımı beyan etmek isterim. Büyükşehir Belediyesinin yarı resmi el ahram gazetesi olan ve tüm giderleri Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılanan gazetenin kimler tarafından yönetildiğini herkes biliyor, hatta toplumun bilmediği bir gerçeği daha söylemek gerekirse benim Hapishane arkadaşım ve koğuş ağam Kayıkçıbaşı gününün nerede ise tamamını gazetede geçirmekte olup, yanında da altına işeyen adam olduğu halde gazetenin politikalarını belirlediklerini herkesin bilmesinde yarar var.
Bu ekip sadece gazetenin politikasını dizayn etmekle kalmıyor perde arkasından şehrin tüm siyasi gelişmelerini değerlendirip Vezir Hazretlerine rapor ederek yapılacak çalışmalarda izlenecek stratejiyi belirliyorlar. Bu ekip tüm siyasi partilerin Belediye meclis listelerine de müdahale etmekten geri kalmıyorlar, CHP, MHP, AK Parti listelerinin Büyükşehire gidecek sıralamalarına bakıldığında ne demek istediğim rahatlıkla anlaşılacaktır. Örneğin, İlkadım CHP listesine bakıldığında bunu rahatlıkla görebilirsiniz, MHP Atakum listesindeki bazı isimlerin bu ekibin isteği doğrultusunda listeye girdiklerini de çok rahat görebilirsiniz. Burada sadece Canik de Osman Genç'e ihanet söz konusu değil ki Atakum da İshak Taşçı'ya, Tekkeköy'de Hasan Togar'a, başka ilçelerde de AK Parti'ye ihanet ettiklerini görmemek için siyaseti hiç bilmemek lazım. Osman Genç haklı olarak bağırıyor ama Osman Genç'in tek başına yapabileceği hiç bir şey yok, teşkilatlar, seçilmişler, Vekiller, adaylar bu konuya müdahil olmaz iseler AK Parti 30 Mart akşamı çok farklı bir tablo ile karşılaşırsa kimse şaşırmasın. 2009 seçimlerinde Atakum da Adem Bektaş'a seçimi ben kaybettirmedim herhalde, kimin kaybettirdiği açıkça ortadadır.
Peki, bu durum nereye varır derseniz bazı meslektaşlarımızın dediği gibi Bakan Kılıç müdahale edip çözer ifadesine asla katılmıyorum, zira Bakan Kılıç siyasetin S harfini bilmeyen bir arkadaş olduğu açıkça ortada. Sadece bu kadarı ile kalsa iyidir yapı itibarı ile taraf olmayı sevmeyen, taşın altına elini koymak istemeyen Bürokrat yapılı bir arkadaştır. Bu nedenle bu konuda yapabileceği hiç bir şey olmadığı gibi Ak Parti Genel Merkezi de konuyu sadece göstermelik sorar geçer onun dışında hiç bir şey olmaz, altta kalanın canı çıkar. Dilerseniz bekleyip görelim bakalım benim dediğim mi çıkacak yoksa başkalarının dediği gibi konuya Bakan ve Parti Genel merkezi müdahale edecek mi? 2004 yerel seçimlerinde aynı durumun bir benzeri söz konusu olmuştu. O zamanlar bir Vekilin sattığı ancak yayın politikalarında etkili olduğu bir yerel kanal CHP adayı merhum Önder'e destek veriyordu. Konu Başbakan'a iletildi, Başbakan konuyu malum vekile sormuş o da benimle ilgisi yok deyip işin içerisinden çıkmış. Şimdi de aynı şekilde konu Vezir Hazretlerine sorulursa o da Efendi bakın sahibine benim adım, sanım veya çalışanım var mı, benimle ne ilgisi var diyerek işin içerisinden çıkacaktır. Bu nedenle herkesin yaptığı yanında kar kalacaktır, o nedenle herkes bileğine sarılsın başkalarından medet ummasın.
Gelelim ikinci konumuza, geçtiğimiz 2009 yılında yapılan yerel seçimde KADEF var gücüyle Necattin Demirtaş'a destek vermişti, bundan iki yıl önce yapılan KADEF kongresinde de Necattin Demirtaş bunun karşılığında vefasını göstererek çıkan ikinci listeye destek vermemiş, bu ekibin yeniden kazanmasını sağlamıştı. Ancak bu arkadaşlar başta Başkanları olmak üzere hepsinin siyasette beklentileri olunca tüm partilerin kapılarına gidip aday olmak istemişler, sonuç alamamaları üzerine bu kez kendi hemşerilerine de destek verme imkanı bulamamışlardır, bunun sonucunda da KADEF temsilcileri ve destekledikleri kişiler siyasetin dışında kalmışlardır. Kavaklıları ta 1999 yılından beri çok iyi tanırım. Onlar iktidar da olduklarında asla uzlaşamazlar, gelir Belediyeyi yabancı birisi alır, ondan sonra beş yıl sıkıntı çekerler, beş yıl sonra yeniden bir araya gelip Belediyeyi alırlar ama akıllanmazlar iktidarda iken mutlaka kavga edip yeniden muhalefete düşmenin yollarını ararlar, sanırım bu seçimde de aynı hataya düşmüş durumdalar. Hiç unutmuyorum Kavaklı Terzi Seyyid ağabeyim vardı çok severdim onu 1999 seçimlerinde Ahmet Okuyucu'nun karşısına birden fazla aday koyduklarında ona dedim ki seyid ağabi benim umurumda değil seçilen kim olursa olsun benim dostum olur sen beni ziyarete geldiğinde seçilen Başkanı yanımda bulursun, gerçekten de öyle oldu Necmi Akkoyunlu seçildi. Yurda ziyaretime geldiği bir gün seydi ağabi'de tesadüfen ziyaretime gelmişti ona dedim ki ağabey bak ben haklı çıktım. Şimdi de ben mi haklı çıkacağım yoksa Kavaklılar mı 30 Mart sabahı hep birlikte göreceğiz. Kalın sağlıcakla