Günün birinde kalbi kırık, yalnız, biçare bir bülbül güzel mi güzel beyaz bir gülün dibine düşmüş. Gülün dibinde günlerini geçirmeye başlamış.Gül güzelliğinin farkında, herkes ona hayran biliyor,kibrinden dimdik duruyor,göğe doğru yapraklarını açıyor. Bülbül gün geçtikçe güle hayranlığı artıyor, kokusunda mest oluyor. Bülbülün aşkı büyüdükçe gülün dibine sokulmakta,yanaşmakta ona,varlığına sığınmakta.Bu da yetmemiş sarılmış gülüne,gülün dikeni batmış etine,bir damla kanı düşmüş toprağa. O toprağa düşen kan damlası gülün rengine sirayet etmiş, gül olmuş kan kırmızı. Bu hali daha da hoşuna gitmiş gülün, daha da dikmiş başını göğe. Bülbül gülün bu haline daha da hayran oluyor,aşkıyla dile geliyor,şarkılar söylüyor sevgiliye.O güzel sesden çıkan nağmeler hoşuna gidiyor gülün, o da sarhoş. Bülbülün aşkı büyüdükçe daha sıkı sarılıyor gülüne, dikenler daha da batıyor aciz bedenine,kanı su olmuş akmış, güle can olmuş, renk olmuş. O kadar güzel olmuş ki gülün rengi bahçede eşi benzeri yokmuş. Bülbül gülün dibinde toprağa bırakmış bedenini,aşkına vermiş canını.
İmkansız olan,ulaşılamayan cazip gelir herzaman.Mümkün olmayanın kıymetidir onca şiiri yazdıran, şarkılara nağme olan,filimlere konu olan.Ne kavuşuyorsun ne de ayrılıyorsun sadece seviyorsun.Mecnun Leyla'sına,Ferhat Şirin'ine kavuşsaydı yüzyıllar boyu konuşulur muydu aşkları? Mecnun divane olur çöllere vurur muydu kendini?Ferhat içindeki yangınla deler miydi dağları?
Pervanenin (kelebek)Şem'e (mum) aşkını da kısaca anlatmadan geçmeyelim.Şem görkemli, dimdik duran karşı konulmaz sevgiliyi temsil eder.Pervane şem etrafında dönmeye başlar, ateşinin ışığı büyüler onu.Her dönüşünde daha fazla yaklaşmak ister ama şem'in alevi izin vermez buna.Pervane döner döner duygularına yenik düşer yaklaşmadan edemez ve kanadı şemin ateşine değer, yanar.Yanar da akıllanmaz,Şem'e ışık veren ince uzun ipe ulaşmak ister,acısı biraz dinince engel olamaz kendine yine dönmeye başlar Şem'in çevresinde. Pervaneye sorsan;Şem'in ateşine kavuştuğu zaman yanmamıştır,o ateşiyle zaten uzaktan yakmıştır onu.Şem eridikçe etrafına akan özü gözyaşı gibi çevreler eteklerini.Pervane o gözyaşlarına bırakır bedenini,kaybolur şem'in gözyaşlarında.
Aşk bülbül gibi sevgilinin dikenine dayanabilmek,ona can olmak,can almak değil can vermek,pervane gibi ateşinde yanmak,yakmak değil.Bülbülün fedakarlığı,pervanenin cesaretidir.Aşk belki bir şükür, sahiplenmek değil, uzaklığına da rıza göstermek. Aşk paylaşmaktır, fedakarlıktır,özlemektir,kaybetmekten korkmaktır,güvenmektir,vefadır,cefadır,susmaktır,derindir,gizlidir,sırdır,saftır. Cefadan kast, şiddet değildir. Affetmektir,kusurları görmemek güzellikleri görmektir. Çünkü bunları yapabilmek meşakkatli iştir. Sabretmektir,beklemektir,kıyamamaktır,kendini feda etmektir cefası. Aşkı sosyal medyada bulduklarında,daldan dala konanlara,aşk zannettileri şeyle evliliğe saygısını yitirenlere,cinsellikte,heveslerde arayanlara,aşkın ar ve namus perdesini yırtanlara,yasak olana aşk diyenlere hatırlatma olsun..Bazen bu hikayeler ile anlatmak en naif ve etkilisi oluyor velhasıl. Ne demekti aşk,ne demekti sevgili hatırlanması gerekenlerden biri.