BUNA ALÇAKLIK DENMEZ DE, NE DENİR?
Samsun'a Bakan Zeybekçi geldiğinde Teröristliğin de bir raconu vardır, dediğinde herkes ona kızmıştı. Ancak ben ne demek istediğini anladığım için en ufak bir eleştiride bulunma gereği duymadım. Adamın birinin düşmanı varmış ve ondan sürekli kaçıp saklanırmış. Düşmanından o kadar çok korkarmış ki evinde lamba dahi yakmazmış. Günlerden bir gün tuvalete gidince tuvaletin lambasını yakmış, dışarıdan eşi lambayı söndürmüş, bunun üzerine adam eşine Hanım benim düşmanım şerefli adamdır beni Tuvalette vuracak kadar şerefsiz değildir demiş, ama bunu dışarıdaki düşmanı da duymuş ve onu vurmamış. Her mesleğin bir etiği, bir raconu, bir adamlığı vardır. Yaptığınız işi o işin gereği ne ise öyle yapmalısınız, gazeteciyseniz gazeteciliği raconuna göre yapacaksınız, ticaret yapıyorsanız onu da gereği gibi yapacaksınız, insanları eleştirirken de kendi adınıza ve dik duruşunuzu göstermek adına adam gibi yapacaksınız. Başkalarının kalemşörlüğünü yapmak için gazetecilik yapanlar, onların uşaklarıdır. Ben bu güne kadar yazdığım yazılarda eleştiri sınırını aştığım için iki yüz bin liranın üzerinde Tazminat ödedim. Bundan da asla pişman değilim. Adam gibi yazdım, adam gibi de bedelini ödedim. Başkaları gibi kıçımı öteye beriye vurup numara çekmedim. Ayrıca yaptığım eleştirilerin tamamını kendi düşüncelerimi ortaya koyarak yaptım. Başkaları gibi kalemimi kiraya asla vermedim. Sizin anlayacağınız söylemlerimle eylemlerim örtüştü.
Bu detayı verme nedenime gelince, son günlerde iki konu dikkatimi çekti. Birincisi, Samsunspor Kulübü eski Başkanı Kazım Yılmaz'ın gazetelere verdiği beyanatın içeriği, ikincisi ise, bazı gazetelerin Kavak Belediye Başkanı İbrahim Sarıcaoğlu ile ilgili yaptıkları haberler. Kazım Yılmaz'ı eskiden tanımazdım. Onu ilk kez Vezir Hazretleri anlatmıştı bana. Ama nasıl anlattığını buradan açıklamak istemiyorum, ancak Kazım Yılmaz'ı bizzat tanıma fırsatım olduktan sonra onun düzgün bir insan olduğunu görme imkanım oldu. Elindeki ekonomik imkanlarına rağmen mütevazi kişiliği ile tanıdığım Kazım Başkan, dürüst, kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayan, herkesle iyi geçinen, alçak gönüllü bir insan olarak onu tanıdım. Samsunspor Kulüp Başkanlığı döneminde de kendisi sürekli verdi, şehir ona hiç sahip çıkmadı, kaldı ki Kulüp Başkanı olmak için de en ufak bir talebi yoktu. Ona müracaat edilip Kulüp Başkanı olması istendi, o da kabul etti. Kabul ederken de spordan anlamadığını ancak elinden gelen her şeyi kulüp için yapmaya çalışacağını söyledi. Başkanlığı döneminde de elinden geleni yaptı ama kulüp küme düştü. Adamcağız kulübe en ufak bir yük getirmediği gibi başkaları gibi Kulübün 20 Milyon Dolarını iç edip ondan sonra da çekip gitmedi. Eğri oturup doğru konuşacak olursak Samsunspor Kulübüne Başkanlık yapıp da elinde satamadığı daireleri satanlar, Bir kilo Balığı Beş bin liraya yedik diye kulübe fatura kestirenler, bir Ekmeği bilmem ne kadara kulübe fatura ettirenler bunca ihanete rağmen, en ufak bir hesap vermedikleri gibi biz bedel öderken onlar keyif çatıyorlardı. Bu insanlara kimse en ufak bir ses çıkarmazken sadece ve sadece sessiz olduğundan Kazım Yılmaz'a yüklenmeleri benim de canımı sıkmıyor değil. Adamcağızı; İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin tuttukları raporları hiçe sayan bu zihniyetin, Kazım Yılmaz'ı Başkanlık yaptığı dönemle ilgili kuruşu kuruşuna verdiği hesaba rağmen, hâlâ daha konuşabiliyor iseler pes vallahi.
İkinci konumuza gelince, yazımın başında da belirttiğim gibi işlerini başkalarının adına yapan bazı gazeteci müsveddeleri, sırf Vezir Hazretlerini eleştirmek ve istedikleri parayı almak adına Kavak Belediye Başkanı İbrahim Sarıcaoğlu'na yüklenmeleri onlar adına üzücü bir durum. Zira bir insan bir şeyi yaparken kendi iradesini ortaya koyamıyorsa o kiralık adamdır. Kiralık adamlar da Erol Taş rolünün dışında bir rol üstlenemezler. Sorarım size sırf birilerine yağ yakmak adına ve nemalanmak adına bu kadar basit işlerle uğraşmak alçaklık değildir de nedir? İbrahim Sarıcaoğlu elindeki kıt imkânlara rağmen ilçesine hizmet üretebilmek için parçalanan samimi, dürüst adam gibi, bir Belediye Başkanı. O bölgede öyle Belediye Başkanları var ki en ufak bir icraat yapmadıkları halde, halka yukarıdan aşağı bakıp, onları küçük görmekten geri kalmıyorlar. Oysa İbrahim Başkan öyle mi? Adamcağız halkın içerisinde, sürekli sorun dinleyen, sırf ilçesine hizmet getirebilmek için Büyükşehir Belediyesiyle iyi geçinen ve bunun gereğini yerine getirmeye çalışan bir Başkan. Böyle dürüst adamla uğraşmak sadece ve sadece başkalarının kalemşörlüğünü yapmanın ötesine geçemez. Biz gazeteciler eleştireceğiz, toplum adına yanlış olanların karşısında, doğru olanların yanında olacağız amma ve lakin başkalarının kalemşörlüğünü asla yapmayacağız. Bunu yapanların hiç bir zaman toplum tarafından ciddiye alınmayacağı da unutulmamalıdır. Zaten bu tür insanlar ellerinde bulundurdukları gazeteleri batırıp başkalarına yağdanlık olarak hayatların idame etmenin dışına da çıkamamış olduklarından onları herkes çok iyi tanımaktadır. Sözlerime son verirken alçaklardan, soysuzlardan,riyakârlardan uzak bir dünya özlemiyle, kalınız sağlıcakla.