Bu ülkenin en ciddi ve önemli sorunlarından birisinin çetelerle ve mafyalarla mücadele etmek olduğunu her fırsatta söyledim, söylemeye de devam edeceğim. Şehrimizde bu çetelerle mücadele eden tek kişi bu fakir desem abartmış olmam. Bu yüzden ceza evine dahi düştük. Ama mücadelemizden asla ve kat’a vazgeçmedik. Zira bizden sonraki nesillere yaşanabilir bir toplum bırakmak için hepimiz bu hassasiyeti göstermek zorundayız. Çetelerin olduğu yerde zulüm olur, çetelerin olduğu yerde haksızlığın her türlüsü olur, çetelerin olduğu mekânlarda yaşamak onurlu insanlar için çok ağır ve zor bir iştir. Bu nedenle de çetelerle bu minvalde sürekli mücadele etmek toplum olarak hepimizin görevidir. Bu konuda en sıkıntılı yerler de belediyeler olduğunu unutmayalım. Zira bu tür insanlar en rahat belediyelerde barınırlar. Çünkü o kurumlar yarı resmi yarı siyasi olduklarından en çok o kurumlarda barınmaya çalışırlar.
Samsun’daki belediyelere bunları ilk sokan Ahmet Okuyucu olmuştur ama onun burada bir kabahati var mı? Diye sorarsanız yok derim. Zira o dönemde başkan yardımcısı ve meclis üyesi olan bir arkadaş onları oraya almıştı. Daha sonra da çok sıkıntılı süreçler yaşanmıştı, onlara girmek istemiyorum ancak İlkadım Belediyesi bu tür insanların en çok barındığı bir belediye haline geldi maalesef. Aradan geçen yirmi yıllık süreçte bu tür insanlar sadece İlkadım Belediyesi’nde değil, her belediyede olmaya başladı. Süleyman Kaldırım’ın başkanlığı döneminde Gazi Belediyesi’ne girmeyi becerdiler. Vezir hazretleri ve merhum Kayıkçıbaşı döneminde Büyükşehir Belediyesi’ne girdiler. Diğer belediyelerde de varlar ama o kadar fazla sayıda değiller, en çok İlkadım’da var.
Dün aldığım bir habere göre İlkadım Belediyesi'nde bunlardan bazıları ilkokul mezunu oldukları halde 5-6 bin lira civarında maaş alanları varmış. Üniversite mezunu mühendisler, ekonomistler ve diğer meslek erbabı olanlar şirketten asgari ücret alırlarken bunlar asgari ücretin üç katı maaş alıyorlarmış. Bu uygulamayı yapan her kimse Allah onu bildiği gibi yapsın, iki cihanda da cezasını versin. Böyle ahlaksızlık, böyle adaletsizlik, böyle vurdumduymazlık nasıl olur anlamış değilim. Yazıklar olsun bu işlerin önünü açanlara. Necattin Demirtaş başkan olunca bunların maaşlarını asgari ücrete indirdiğini öğrendim. Nerden öğrendin derseniz, dün annemin yanına gidince baktım ki bunların hamileri pozisyonundaki adamlar bizim matbaacı Fatih Akça’nın yanında oturuyorlar. Normalde bunlar seçimde Erdoğan Tok’u destekleyip, önüne düşecek kadar ileriye gidip Necattin Demirtaş’ın karşısında olmuşlardı. Ne işleri var Fatih’in orada? Diye araştırınca dertlerinin adamlarının maaşlarını tekrar eski haline getirmek ve Necattin başkana yaklaşıp gazatalarına da destek almak olduğunu söylediler bana.
Benim dünya görüşüm, siyasi duruşum, yaşam biçimim bellidir ama yanlışı yapan babam olsa asla yanında durmam. Seçimlerde Necattin Demirtaş için her türlü aleyhte propaganda yapanlar şimdi araya birilerini koyup yanaşmaya çalışınca, kendi kendime dedim ki bunlar insan mı, bunlar nasıl yaratıklar? İnsan azıcık dik durur, vefalı olur ama bunlarda ne gezer… Ben tam 11 yıl Vezir hazretlerinin karşısında oldum en ufak bir eyvallahım olmadı. Bunlar konuşmaya sıra gelince adamlıktan, delikanlılıktan dem vururlar ama sıra icraata gelince anında söylediklerinin tam tersini yapmaktan utanmayacak kadar da yüzsüzdürler. Bu şehir bunları hak etmiyor. İnsanlardan toplanan vergilerle ayakta duran belediyelerin paralarını böyle çarçur etmek hiç ama hiç doğru olmadığı gibi büyük bir manevi sorumluluğu ve vebali olduğunu da unutmamak lazım.
Temiz toplum havayı temizlemekle veya suyu rafine etmekle olmaz. Temiz toplum mafyaları, çeteleri, kan emicileri toplumdan temizleyerek olur. Biz bunu yapmaz isek bizden sonraki nesiller asla bizi affetmez. Atalarımız bu toprakları bize bırakmak için Çanakkale’de Sarıkamış’ta ve yüzlerce cephede can vermiş. İzin verin de biz de bizden sonraki nesillere temiz bir toplum bırakmak için biraz mücadele edelim, bedel ödeyelim.
Şunu unutmayalım ki bana değmeyen yılan bin yaşasın mantığı ne insanidir, ne İslamidir ne de doğrudur. Yılan bugün başkasını ısırmış ise mutlaka bir gün sıranın bize geleceğini de unutmayalım. Sözlerime son verirken bu tür insanların önünü açmaya çalışanlara yazıklar olsun diyorum. Onlardan insanlara değil dost, düşman bile olmaz. Onlardan olsa olsa toplumu kaosa ve sıkıntıya sokmak için her türlü pisliğin içinde olmayı görev haline getirmiş insanlar olur. Kalın sağlıcakla.