BURADA KUTLAYALIM(BARİ)!

Şevki Yıldırım

Samsun'daki sivil toplum örgütleri'nin, Samsun'un 19 Mayıs'la özdeşleştiğini belirterek, "19 Mayıs Samsun'da devlet töreni şeklinde kutlansın" görüşünde birleştiği haberini dün bir gazetemizin manşetinde okuduk. Milli Eğitim Bakanlığı genelgesiyle 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarının stadyumlardan kaldırılmasına tepki gösteren Samsun'daki sivil toplum örgütleri, "19 Mayıs'la özdeşleşmiş Samsun'da törenler devlet töreni şeklinde kutlanmalı" fikrini ortaya attığı yazılıyordu haberde.

Samsun Spor Eğitim ve Tanıtma Vakfı Başkanı(SAMSEV) Rüştü Araboğlu, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı törenlerinin Samsun'da devlet protokolü ile kutlanması gerektiğini belirterek, "19 Mayıs ilimiz için ayrı bir anlam taşımaktadır. Samsun'un bu bayramı kutlamaya devam etmesi, ülkemiz Cumhuriyet tarihindeki yeri ve taşıdığı misyonu ile önemli ve önceliklidir. Bununla birlikte, bayramın öncekilere göre daha coşkulu, okullar ile sınırlı kalmayan ve halk ile buluşturulması ve tüm yurtta kutlanıyor olması da önemlidir" diye konuşmuş. Atatürkçü Düşünce Derneği(ADD) Samsun Şube Başkanı Birol Yelekin de, "Bağımsızlık mücadelesinin başladığı tarihi olan 19 Mayıs törenleri, her yerde kutlanmalı. Bağımsızlık ruhu zedelenmemeli. 19 Mayıs törenleri tek bir ile indirgenmemeli. Samsun'da ise bugüne kadar yapılan kutlamalar çok daha güçlü yapılmalı. Bunu en fazla hak eden tek il Samsun'dur" ifadelerişni kullanmış. Aynı şekilde Samsun Eğitim Derneği(SED) Başkanı Emin Kırbıyık da, 19 Mayıs törenlerinin kaldırılması yerine 19 Mayıs Şehri olan Samsun'da şölene dönüştürülmesini isteyerek, "19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı her yıl olduğu gibi tüm il ve ilçelerde kutlanmalı, Samsun'daki kutlamalar da 'Uluslararası Gençlik Şöleni'ne dönüştürülmelidir. Samsun'a bu yakışır" açıklamasında bulunmuş.

Samsun Barosu Başkanı Necat Anıl da geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, kutlamaların tek adresinin Samsun olduğunu belirterek, "19 Mayıs Samsun'un markasıdır. Samsun, İstiklal mücadelesinin başlatıldığı, Kurtuluş Savaşı'nın temelinin atıldığı bir şehirdir. Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs 1919 tarihinin kendisinin doğum günü olduğunu ilan ettiği bir şehirde yaşıyoruz. Kutlamalar da ismi 19 Mayıs olan Samsun 19 Mayıs Stadyumu'nda yapılmalıdır. Bunu en fazla hak eden tek il Samsun'dur" demiş.

Bu temenniler, Ankara yerine Burada kutlayalım 'bari'ye dönüştürme isteği olarak kalmasın isteriz. Kararlı ve ısrarlı bir takipçilik gösterileceğine de güvenmek isteriz.

AGOP MARTANYAN

Agop Martayan'ı biliyor musunuz?  1915'lerde ve tabii bugün de Türkiye'de pek çok Agop Martayan'lar vardır. Eğer Türkler Ermenilere soykırım uygulasaydı bu topraklarda  bir tek bile Agop Martayan'ın mezarı dahi kalmazdı.  Agop Martayan İsminden de anlaşıldığı üzere bir Ermenidir.
22 Mayıs 1895'te İstanbul Büyükdere'de ticaretle uğraşan köklü bir
Ermeni ailesinin çocuğu olarak doğmuştur. Sizlerin, "Osmanlı bize soykırım uyguladı" dediğiniz 1915'te Robert Kolej'i bitirmiştir. Neymiş? Demek ki,
Bir Ermeni 1915'te Robert Kolej'de okuyabiliyormuş.

Ticaretle uğraşan ailesine yan gözle bakılmıyormuş. Üstelik Agop Martayan bir Ermeni olarak Osmanlı ordusunda Birinci Dünya Savaşı'nda yedek subay olarak görev alır.
Demek ki yine neymiş: Osmanlı o yıllarda bir Ermeni'yi en mahrem noktasında eline silah verip vatan ve bayrağını ona emanet edebiliyormuş.. Soykırım yapan bir millet böyle abukluklar yapar mı? Hitler, Yahudileri orduya alıp subay yaptı mı, ellerine silah verdi mi? Doğu cephesinde yani kimi Ermenilerin Osmanlıyı arkadan vurduğu cephede Osmanlı saflarında görev yapan Agop Martayan bu cephenin ihanet eden soydaşlarının da yardımıyla çözülmesi üzerine Güney Cephesinde görev alır. Ve burada Mustafa Kemal Paşa'nın karşısına kötü bir talih olarak "esir" diye çıkartılır. Uzatmayalım...
Mustafa Kemal Paşa Agop Martayan'a hürriyetini iade eder. Cebine para
koyar, eline serbestçe dolaşabileceğini dair bir belge verir. Bu
süreçte gelişen ilgi çekici olayları bilmeyenlerin merakını tahrik için atlıyor, sonuca geçiyorum. Hani biz Mustafa Kemal Paşa'ya "Atatürk" diyoruz ya..  İşte bu Agop Martayan, Mustafa Kemal Paşa'ya "Atatürk" soyadını teklif
eden adamdır. Agop Martayan, Mustafa Kemal Paşa'ya "Atatürk" dediği için
biz O'na Atatürk diyoruz. Çünkü Mustafa Kemal vatanı kurtarıp Cumhuriyeti kurduktan sonra her alanda olduğu gibi Türk dili üzerinde de derinlik ve genişliğine çalışmalara başlar. 22 Eylül 1932 tarihinde Dolmabahçe Sarayı'nda gerçekleştirilen Türk Dili Konferansı'na Agop Martayan ile birlikte İstepan Gurdikyan ve  Kevork Şimşyikyan da uzman olarak davet edilirler. Çünkü Agop Martayan devrin en büyük dil alimlerinden biridir.
İngilizce, Yunanca, İspanyolca, Latince, Almanca, Rusça ve Bulgarca
bildiği gibi, "Türkçe gramer" kitabı da yazmıştır. "Türk-Sümer ve Hitit Dilleri Arasındaki İlişkiler" bildirisini Agop bu kurultayda sunar.
Ve 1934 yılında Atatürk tarafından TDK Başuzmanı olarak atanır.
Yabancı sözcüklerin kökünü açmada uzman olduğu için Atatürk tarafından
kendisine "Dilaçar" soyadı teklif edilir, O da bu soyadı memnunlukla kabul eder. "Beni buraya Atatürk getirdi, ölünceye kadar O'na ve Türkçeye layık
olmaya çalışacağım" diyen Agop Dilaçar TDK Başuzmanı olarak 45 yıl görev yaptı. Soyadı Kanununda Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadını teklif eden de oydu. Ey, "Türkler Ermenilere soykırım uygulamıştır" diyen iftiracılar, Agop
Martayan'ı bu tezinizde nereye oturtacaksınız?

BİR ODADAN BİR ODAYA

Yılmaz Güney'in kızı Elif Güney Pütün; ilk kitabı "Bir Odadan Bir Odaya" ile okuyucuların karşısına Doğan Kitap Yayınları arasında çıkmış. Pütün, küçük bir kız çocuğunun kelimeleriyle, halkının "kusursuz kahraman" olarak gördüğü bir babaya sahip olmayı kaleme aldığı kitabında; efsaneyi bozmadan, içinden geçenleri hissetmeye hakkı olup olmadığını da sorguluyor.

"Bir Odadan Bir Odaya" adlı ilk kitabında, herkesin tanıdığı sinemacı, devrimci, mücadeleci kimliğinin yanı sıra, bir baba, bir eş ve bir insan olarak bilinmeyen yönleriyle Yılmaz Güney'i değil, "Yılmaz Pütün"ü anlatan Elif Güney Pütün; kendi gerçeğiyle kalabilmek için yazdığı kitapta, adını, çelişkilerini, coşkularını, acılarını artık taşıyabildiğini belirtiyor. "Ben senin Yol'unun küçük kızıyım, yazılmış ama söylenmemiş ismiyim."
 
1966'da İstanbul'da doğan Elif Güney Pütün; 15 yaşına kadar Türkiye'de yaşadı, 1981 yılında ise ailesiyle birlikte Fransa'ya yerleşti. Lisenin ardından, psiko-pedagoji eğitimi alan Pütün; eğitiminin ikinci yılında yaptığı staj sırasında otistik çocuklarla tanıştı ve tüm iş hayatını onlara adadı. Psikanaliz formasyonunun yanı sıra aile terapisti formasyonu da alan yazar, eşi ve iki çocuğuyla Fransa'da yaşıyor. Elif Güney Pütün'ün "Bir Odadan Bir Odaya" adlı kitabı kitapçılarda yerini aldı

GEÇ KALANLAR!

Samsun Söz Sanat Merkezi, perdelerini Pervin Ünal'ın yazdığı, Suat Özgültekin'in yönettiği 'Geç Kalanlar' adlı tiyatro oyunu ile geçtiğimiz gün Gazi Sahnesi'nde perdelerini açmış. Gala gecesine davetliydik, ama kısmet olmayınca gidemedik. İki perdeden oluşan Feride Canşı, Haydar Kavrap, İrem Sarı ve Gökçen Çaykara'nın oynadığı oyunda, "

Hayat, seni seviyorum, demeyi erteleyecek kadar uzun değildir" mesajı veriliyor. Karadeniz Kıyısı Olan Kent Tiyatroları Birliği (KATİB ) Başkanı da olan Söz Sanat Merkezi Genel Sanat Yönetmeni Suat Özgültekin, "Samsun'da tiyatro sanatının gelişmesi için büyük emek sarfeden ve özgün projeler gerçekleştiren kurumlar sayesinde tiyatro gerçek anlamda bir ihtiyaç haline gelmiştir. İyi prodüksiyonlar ise her zaman seyirci toplamaya ve en önemlisi gelen seyirciyi mutlu etmeyi başarıyorlar" demiş. Sevgili Suat sizi yürekten kutluyoruz. Geç Kalanlar'a bir daha geç kalmayacağız söz. Başarılarınızın devamını dilerim. Sakın ha değerli okurlarım siz de geç kalmayın. Kaçırmayınn bu oyunu derim. Alın eşinizi, sevgilinizi, çocuğunuzu Gazi Sahnesi'ne akın akın gidin. Gidelim arkadaşlar. Evlerimizde renkli camın esiri olarak kalmayalım!

ADNAN BEY

Dün bir doğum günü kutlandı gazetemizde. Daha 4 gün önce de gazetemizin kuruluş yıldönümü idi. Dört günde bir kutlama. Neredeyse bütün günler kutlamayla geçecek. Neyse..

Gazetemizin Kurucusu, Yönetim Kurulu Başkanı, başyazarı yeni bir yaşına daha adım attı. Adnan Bey (Bahadır), Çektiğiniz acılara, kırıldığınız günlere, ağladığınız hatıralara yeni yaşınızın derman olması Yeni yaşınızın ve yaşlarınızın nereye kadar giderse gitsin size her zaman mutluluk getirmesi dileklerimle.

GÜZEL SÖZ

AYDIN İNSAN; ARAŞTIRIR, YARGILAR VE SONUCA VARIR.
CAHİL,YOBAZ İNSAN; DUYAR, GÖRÜR VE HÜKME VARIR.

 

ALLAH AFFEDER

Bektaşi'ye sormuşlar: "-Baba, oruç tutar mısın?"
Bektaşi: "-Tutmak isterim ama tutamıyorum"
"-Peki iftara çağırsalar gider misin?"
Bektaşi: "-Hem de koşa koşa.."
"-İyi de baba, Allah'ın emrini yapmıyorsun, kulun isteğine koşuyorsun. Olur mu böyle şey?"
Bektaşi: "-Olur olur. Kul hata ederse bile Allah bağışlar,affeder.Ama kulun hatasını diğer kul bağışlamıyor kolay kolay. Bu yüzden de hata etmemek için davetlere koşa koşa gidiyorum"

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.