26 Temmuz 2009 Pazar günü 1991 lise mezunları olarak buluştuk. Bir günü arkadaşlarımıza ayırdık. Aynı okulu, aynı sıraları, aynı öğretmenleri, aynı havayı paylaştığımız candan arkadaşlarımızla 18 yıl sonra böyle bir temmuz günüde buluşmak çok güzeldi. Çok anlamlıydı.
Yıllar öncesinden bugüne pek çok şey değişmişti arkadaşlarda. Saçlar kırlaşmıştı, kellik baş göstermişti bazılarında. Bazıları balkon büyütmüştü memur mesailerinde. Eski hareketlilik azalmış, arkadaşlar durgunlaşmıştı. Bunu, saatlerce bir kilim üzerinde sessizce oturup sohbet etmelerinden anlayabiliriz.
Bir olarak tanıdığımız, bildiğimiz arkadaşlarımız önce iki olmuştu. Sonra üç, dört, beş Hayatın yükünü çektikleri, feleğin çemberinden geçtikleri her hâllerinden belliydi. Durulmuşlardı dedik ya! Durulmasalardı İbrahim Özbilgin"i takım kurup arkadaşlarıyla futbol maçı oynarken görmez miydik? Cengiz"iyle, Orhan"ıyla, Erdalı"yla, Mahmut"uyla topla veya topsuz olarak hareket ve koşuşturma hâllerini zevkle izlemez miydik? Mevlüt Eren"i kendinden zayıf bir arkadaşı karşısına alıp judo hareketleri yaparken yakalamaz mıydık?
Yıllık yanımdaydı. Arkadaşlar yıllığa bakıp iç geçiriyorlardı. Hey gidi günler!, diyorlardı. Hey gidi günler!... Yıllar nasıl da geçmişti. Yılların geçtiğini kuzular söylemiyordu bizlere elbette. Yukarıda kısaca ele aldığım pek çok etkenin yanında ardımıza takılan çocuklarımız söylüyordu bize yılların geçtiğini.
Yıllar önceki yarışlarımızın yerini şimdi başka yarışlar almıştı. Örneğin çocuklarımızın büyüklüğüyle övünüyor, yarışıyorduk. İsmail Koç en büyük çocuk bende, diyormuş geçen yıl. Zahir Arabacı onun pabucunu dama fırlatmış. Bu yıl da ay farkıyla Zahir"in pabucunu Şükrü Kırbıyık dama attı.
Hayat arkadaşlarımız da bu arada birbirileriyle kaynaştılar. Çocuklarımız aralarında oyunlar oynadılar. Kutlukent"in yapma şelaleli, çocuk parklı, mescitli, lokantalı güzel mesire alanında felekten güzel bir gün çaldık bugün. Hayati Tekin"i buradaki çalışmasından ötürü kutlamadan edemem. Çok yakınımızda alt yapısı olan, denize nazır bir mekânda bize eğlenme ve dinlenme imkânı verdi. Sağ olsun! Biz öyle uzaklara tatile gidecek çapta adamlar değiliz.
Mütevazıyız, belki şairin deyimiyle yumuşak başlıyız ancak uysal koyun değiliz. Makamlarımız yüksekti ancak makamlarımız yükseldikçe yüksekten bakmak şöyle dursun akan su misali alçalanlardanız. Aramızda kaymakam vardı. Hâkim vardı. Belediye başkanı vardı. Çok sayıda müdür, müdür yardımcısı, şube müdürleri ve avukatlar vardı. Müfettiş bile çıkarmıştık bu çalışkan ve azimli topluluktan. Ancak bugün hiç kimse makamıyla konuşmadı. Makamlık taslamadı. Taslayamaz zaten.
Yazarken, çektiğim videoya bakıyorum. Aşkı ve samimiyetimizi dokuduğumuz bir kilim etrafında toplanmıştık. Saçları hiç değişmeyen Yakup takılıyor gözüme. Yemek bekliyor arkadaşlar. Hocaların yanına sokulmak isteyenler çıkıyor. Sebebi hocaların nefesi değil tabii ki. Banka müdürü Mahmut, mütebessim yüzüyle gülücükler dağıtıyor. Şükrü Musaoğlu yanına gelen çocuğuna sarma veriyor.
Yaklaşık 28 kişiydik. Eşler de bir o kadar. Ortalama ikişer çocuğu da sayarsak 112 kişiye ulaşıyordu sayımız. Çocukları tanımakta zorlanmıyorduk çünkü armut dibine düşmüştü. Bizde çocuklar babaya benzerdi.
Ömer Akoğlu bugün güzel sesini kullanmadı ancak semaverin başındaki becerisi de hatırımızdan kaçmadı. Üç gibi öğle yemekleri geldi. Köfteler, etler, biber ve domatesler ile çay veya ayranlar çok da güzel gidiyordu. Onun üzerine çekirdek çitlettik. Semaver döndükçe çay içiyorduk. Çay içtikçe sohbet koyulaşıyordu. Anılar tazeleniyordu. Mehmet Abanoz, Yasin"i ezberleyemeyen Yasin"e Hamza Çelebi"nin takılmasını taklit ederek anlatıyor. Gülüyoruz. Hamza Hoca şimdi de kızmaz herhalde. Diğer hocalarımızın da kulaklarını çınlatıyoruz. Eski sayfaları karıştırıyoruz. Zaman geçiyor bu arada. Yavaş yavaş ayrılanlar oluyor. Bir dahaki sene buluşmak dileklerimizi yineliyoruz. Bu yıl bu toplantıların beşincisi yapıldı. Ben ilk defa buna katıldım. Hatta bu toplantıyı OMÜ mezunları toplantısına tercih ettim. Sonradan öğrendim, o toplantıda güzel geçmiş.
Yılların geçmesiyle arkadaşlar pek çok yönden kendilerini yetiştirmişler. A"dan Z"ye her kesimde kendilerine saygın bir yer edinmişler. OMÜ Diş"e yolumuz düşerse karşımızda sıcak bir dost Kerim Taşkıran"ı görüyoruz. Mehmet Öztürk benimle beraber Bakanlığa ders kitabı yazıyor. Bütün okullarda yazdığımız kitaplar okutulacak. Nadir Özdemir bilgisayar meraklısı olmanın meyvelerini topluyor. Bu konudaki çalışmalarını sürdürüyor. Kaliteli hizmetler bekliyoruz ondan. Mehmet Akif"lerden Demir olan tüccar, ilahiyatçı, Altunışık olan Fen Lisesi"nde öğretmen. Arkadaşların bir de bilmediğimiz yetenekleri var. Onları da araştırıp yazarsam limiti fazlasıyla aşarım.
Adres defteri oluşturmuş arkadaşlar. Mail adreslerini de aldık birbirimizin. "Nihayet Bitti Bir Zulüm" adlı yazımı arkadaşlara gönderdim. Bu arada da maillerini eklemiş oldum. Mehmet Salih Öztürk hemen cevap verdi. Yazıyı okumuş, değerlendirmiş ve bana dönmüş. Çok şaşırdım ve memnun oldum. Avukatıma teşekkür ediyorum duyarlılığı ve ilgisinden ötürü.
"Büyük Buluşma" diye bir program adı var. Ancak o program olmasa da ben yine bu yazının başına "Büyük Buluşma" yazardım.
Hiç eleştiriniz yok mu, derseniz elbette var, derim. Eleştiri yapmazsam gelişmenin ve ilerlemenin önünü tıkamış olurum. Buna da hakkım yok. Ne?, diye sorarsanız daha az ücrete daha çok ikram olabilirdi. Etler ısıtılmakla kalmayıp pişirilebilirdi. Sonunda da bir karpuz kesilebilirdi vs. vs.
Bir dahaki temmuz ayını sabırsızlıkla bekliyorum. Daha organize olmuş bir program için şimdiden planları yapmaya başlayabilir arkadaşlar. Emeği geçenlere çok teşekkür ederim. Beni de çağırdılar ilk defa. İnşallah bundan sonra da çağırırlar. Bu kadar kişi içerisinde bu olanları bir gazetede (Denge) özetle de olsa yazma görevi de bana kaldı. Nadir Özdemir, nadirattan bir söz ederek "Köşe yazarımız bir köşede kaldı.", dese de benim olanlardan haberim vardı. Onları da yazdım zaten. Büyük insanlar, büyük buluşmalar yaparlar. Hepiniz Allah"a emanet olun. Bu arada aramızdan genç yaşta ayrılan Mehmet Şilen arkadaşımıza da birer fatiha okumanızı istiyorum. Kalın sağlıcakla.