Gazetecilik mesleğini icra ederken önce gelen bilgileri birkaç yerden teyit ettikten sonra olayla ilgili yetkilileri arar konuyla ilgili gerekenin yapılmasını talep ederiz. Yetkili gerekeni yaparsa konuyu gündeme taşımadan kapatırız. Yok, yetkili gereğini yapmaz ise o zaman konuyu kamuoyu ile paylaşırız. Geçtiğimiz hafta “zamanı değil ama o çamaşırların kime ait olduğunu bulacağım” başlıklı köşe yazısını yazmadan önce olayla ilgili gerekli araştırmaları yaptıktan sonra Kamu hastanelerinin bağlı olduğu Dr. Mehmet Kılınç’ı aradım. Mehmet Kılınç’la yaklaşık 15-20 yıldan beri tanışırız, idareciliğini hiç beğenmem ama arkadaşlık hukukumuz gereği ve Kamu hastanelerinin ona bağlı olmaları nedeniyle olayı kamuoyuna servis etmeden çözmesi konusunda kendisini bilgilendirdim. Kendisi konuyla ilgileneceğini ve bana bir iki gün içerisinde cevap vereceğini söyledi. Ben de olur dedim. Aradan bir gün geçince kendisi beni aradı ve çamaşırhanedeki personelin yer değiştirme olayının bu olayla ilgili olmadığını, o personelin kulağı duymadığı için yerinin değiştirildiğini söyleyince ona ‘‘bak Mehmet bey bu cevap asla doğru bir cevap değil, mademki o personelin kulağı duymuyordu 25-30 yıldan beri orada neden görev yapıyordu. Anlaşılan siz bu olayı çözmek istemiyorsunuz ben olayı kamuoyuna taşıyacağım. Gönül isterdi ki konu haber olmadan çözülsün ama siz bunu istemiyorsunuz o zaman yapacak bir şey yok’’ deyip telefonu kapattım.
Ertesi gün hastane Başhekiminin sendikacıları çağırıp onlarla görüştüğünü ve geri adım atmayacağını öğrenince konuyu hem yazdık hem de köşeme taşıdım. Gönül isterdi ki Sağlık İl Müdürü veya hastane Başhekimi arayıp olayı anlatsın ve konuyu çözerek olay kapansın ama onlar tam aksine bir davranış yaparak izne ayrılan personel izinden dönünce ona yeni görev yerinde başlaması konusunda yazı yazdılar. Kadıncağız da 11 günlük izne ayrılarak yeni görev yerinde işe başlamamış, aldığım bilgilere göre orada görev yapmak yerine emekliye ayrılacağını söylemiş. Daha önce de dediğim gibi ben o bayanı ne gördüm ne tanıdım ne de görüştüm lakin ona yapılan haksızlığa gönlüm razı olmadığından olayın çözülmesi için konuyu gündeme getirdim. İl Sağlık Müdürlüğü avukatı aracılığı ile bize bir cevap yazmış. Yazdığı cevap çok ilginç, özrü kabahatinden büyük niteliğinde bir cevap yazmışlar. Yazdıkları cevabı aynen yayınlayacağım. Noterden çektikleri ihtarı yayınlamamız gerekmiyor. Mahkemeden tekzip kararı alsalardı mecbur olurduk ama biz, siz değerli okurlarımızın verilen cevabı görmeniz bakımından cevabı manşet haberimizde aynen yayınlıyoruz.
Verdikleri cevap özetle şu; ‘’Evet Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesinde böyle bir olay oldu ama bu çamaşırlar farklı bir makinede, diğer çamaşırlarla karıştırılmadan yıkandı.’’ diyorlar ve olayın detayını da veriyorlar. Nedir detay derseniz İlkadım İlçe Sağlık Müdürlüğünde çalışan madde bağımlısı psikolojik sorunlu bir personele yardımcı olmak amacıyla tedavisini de yaptırmak için uğraş verilmiş. Bu arada da kirlenen çamaşırlarını özel bir poşetle Ağız Sağlığı ve Diş Hastanesinde sadece iki kez yıkatmışlar. Daha sonra aynı personelin tedaviyi kabul etmemesi ve yaptığı yanlış hareketler nedeniyle sözleşmesi askıya alınmış, olay adli makamlara iletilmiş, olayın arka planı buymuş. Nasıl ama yeme de yanında yat değil mi? Bildiğim kadarıyla Sağlık Müdürlüğü’nün ruh sağlığı birimleri var. Bu birim de zaten vatandaştan gelen, tedaviyi kabul etmeyen hastaları savcılığa yazısını yazarak polis eşliğinde hastaneye yatışını sağlamakla görevli. Yani belirttiğiniz gibi şahsın psikolojik sorunları vardı ise neden görevinizi yaparak şahsı polisle beraber hastaneye yatışını sağlamadınız? Eğer yatışını sağlamış olsaydınız çamaşırları Ruh ve Sinir Hastanesinde yıkanmış olurdu. Siz de milletin ağız ve diş tedavilerinin yapıldığı hastanede önlük, giysi vs. gibi sterilize edilmesi gereken iş elbiselerinin yıkandığı çamaşır makinelerini kullanmamış olurdunuz. Zaten ağızda kullanılan iş malzemeleriyle ilgili sterilize problemi yaşamışsın bir de böyle bir yanlışı bilerek yapıyorsanız bunda iyi niyet aranır mı?
Bize gönderdikleri tekzip metninde bir yandan ‘bize iftira atıyorsunuz’ derken diğer yandan da ‘’evet böyle bir olay yaşandı ama yaşanma nedeni, madde bağımlısı psikolojik sorunlu bir hastamız vardı onun iç çamaşırlarını yıkattık. Daha sonra da personelimize karşı yanlış davranışları olunca olayı adli makamlara intikal ettirdik’’ deyip özrü kabahatinden büyük bir cevap yazmışlar. Madem böyle bir sorununuz vardı; zamanında bu olayı sorduğumuz Kamu hastanelerinin bağlı olduğu ve aynı zamanda eşinin Diş Hastanesinde Başhekim yardımcısı olduğu Dr. Mehmet Kılınç bu konuyu neden bize söylemedi? Hadi söylemedi o zaman siz neden çamaşırhanedeki bayanın yerini değiştiniz? O kadıncağızın günahı neydi? ‘İnsanı yaşat ki millet yaşasın’ dediğiniz mantık bu mudur? Bir yandan madde bağımlısı psikolojik sorunlu bir insana yardımcı olacağım derken diğer yandan problemsiz bir insanı problemli hale getirmek ne kadar adil ve doğru bir davranış biçimidir? Amacınız gerçekten olayı çözmek ise o bayanı emekliye ayırmadan, eski yeri olan çamaşırhaneye verirseniz o zaman sizin iyi niyetli olduğunuzu anlarız. Yoksa sunduğunuz özrünüzün kabahatinizden büyük olduğunu unutmayınız. Bu iş çözülene dek yola devam edeceğiz. Bir sonraki yazımızda MAC(kasasız) bilgisayar olayını yazacağız, kalın sağlıcakla.