01-07 tarihleri arasında Camiler ve Din Görevlileri Haftası kutlanmaktadır. Geçmiş yıllarda bu hafta sadece Camilerle ilgili değerlendirmelerin yapıldığı bir hafta iken son zamanlarda çok isabetle buna Din Görevlileri de ilave edilmiştir. Bu hafta içerisinde ülkenin her yanında, yurtdışı temsilciliklerinin bulunduğu ülkelerde, soydaş ve vatandaşlarımızın yaşadığı tüm yerleşim bölgelerinde Diyanet İşleri Başkanlığının belirlediği temalar çerçevesinde konular işlenerek, caminin önemi, din görevlilerinin fonksiyonu hatırlatılarak, bu değerler canlı tutulmaktadır. Camiler bir toplumun mührü ve inanç değerinin ifade edildiği mekanlardır. İnancı İslam olan insanların oluşturduğu toplumun en önemli ortak mekanı camilerdir. Adının da cami olarak belirlenmesi, İslama inanan insanların toplanma ve buluşma adresi olmasının bir ifadesidir. Camilerde buluşan aynı dinin mensuplarının hayatını, camilerin ana merkezi olan Beytullah belirlemektedir. Beytullah Allahın evi, camiler de Beytullahın şubeleridir.
Camiler; Müslümanların ana karagahıdır. Mescid-i Nebevi İslamın ilk dönemlerinde, Müslümanların hem ibadetgahı, hem diplomatik konuların görüşüldüğü mekanları, hem devlet ricalinin ve hükümet işlerinin yürütüldüğü yer, hem günlük meselelerin çözüme kavuşturulduğu kurumsal bir alan, hem askeri kararların alındığı ve stratejik konuların belirlendiği bir merkez olarak işlev görmekteydi. Yani, yeni oluşan ve oluşturulan İslam devletinin tüm değer ve kurumlarının merkezi Mescit-i Nebevi idi.
Camilerin temsil ettiği değerleri ifade etmek için, camilerle ilgili Kur’anın ne dediğine, Peygamberinizin camileri nasıl tarif ettiğine bakmak gerekir. Tevbe suresi 17. ve 18. ayetlerde Yüce Allah; “Müşriklerin, kendi inkarlarına kendileri şahit olup dururlarken, Allah’ın Mescitlerini imar etmeleri mümkün değildir. Onların bütün yaptıkları boşunadır. Ve onlar ateş içinde ebedi olarak kalıcıdırlar. Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekatı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte hidayet üzere oldukları umulanlar bunlardır” buyurmaktadır.
Camiler Allahın evi olması bakımından, yer yüzünün en anlamlı ve kutsal mekanlarıdır. Camiler; saygı ve hürmete layık, Beytullahın nurunun en yüksek düzeyde yansıdığı, Allaha inananların bir arada buluştuğu, inşasında ve hizmetinde bulunanların ancak müminlerin olduğu, hidayet üzere olmanın işareti olarak cami ile ilginin merkez oluşturduğu mekanlardır. Temizliğin ve takvanın, bedeni ve ruhi aklanmanın hareket ve harekat merkezidir camiler. Camiler; içerisinde huzur bulunan ve her girenin de huzur bulduğu mekanlardır. Camilerle muhabbeti olmayanların bu mekanlara korkarak girdiğini, bu mekanların harap olması için çalışanların dünya ve ahirette büyük bir felaketle karşılaşacaklarını Bakara suresinin 114. Ayetindeki ilahi mesaj bildirmektedir.
Camiler; yalanı, dolanı, hileyi reddeden ve bu fiillerin sahiplerini ya eğiten ya da fırtalan mekanlardır. Cami; kendisine eğitilmek için gelenlere kucak açan, kirletmek için gelenleri de anında fırlatan ilahi güce sahip mekanlardır. Tevhidin merkezi olan camilerde, başka unsurları ilah edinenlerin yeri yoktur ve camiler bu anlayış ve inanışta olanları kendi içinde barındırmama gücüne sahiptir. Camiler; birliğin, dirliğin, paylaşımın, kucaklaşmanın, yardımlaşmanın ana merkezi, İslamın tüm “Temel Değerleri”nin anlayışını sunan mekanlardır.