Ulusal TV kanallarından birinde "can dostum" adlı bir yarışma proğramı var izlemişsinizdir. Barınak köpekleri ve ünlü'ler birlikte yarışıyor. Ünlüler eğitici rolünde, barınak köpekleriyle bir parkurda çeşitli numaralar sergiliyorlar. Jüri de sıralama için puan veriyor. Yarışmanın formatı kabaca böyle.
Yarışmanın asıl ulvi amacı ise acınacak durumdaki barınaklara ve buranın sakinleri, terkedilmiş canlılara gelir temin etmek can dostların ilaç, gıda gibi gereksinmelerini karşılamak ve en önemlisi de bir yuvaya bir sahibe kavuşturmak.
Bir iki aylıkken alınan evlerde beslenen daha sonra sokağa terk edilen bu canlılar bildiğiniz gibi Belediyeler bünyesinde ki barınaklarda, kalan yaşamlarını sürdürüyorlar. Bir kaçı hariç bu barınakların durumu içler acısı bakım ve barınma sıfır düzeyde köpekler açlıktan neredeyse birbirlerini yemek üzereler. Çoğu barınakta faaliyetlerini hayvan dostlarının desteği ile sürdürebiliyor.
Belediyelerin kurmak zorunda oldukları, ama yaşatmak için yeterli ödenek tahsis edemedikleri bu barınakların çoğunun durumu gerçekten yürekler acısı.
Hane hane kömür dağıtan, gıda paketleriyle evleri şenlendiren iftar çadırlarıyla şov yapan kimi Belediyeler iş barınaklara geldi mi ödenek bulmakta zorlanıyorlar. Aslında bu barınaklara öyle çok büyük paralar da gerekmiyor ama bu can dostları hep ihmal ediliyor.
Can Dost'larım seçimlerde oy kullanma hakkınız olsaydı inanın durumunuz çok farklı olurdu, sizlerinde karnı doyar aşılarınız yapılır, barınaklarınız yaşamaya elverişli olurdu, kusura bakmayın ne yazık ki oy kullanamıyorsunuz...
Söz can dostlardan açılmışken anlatayım, İzmir'de çöp bidonları kapaksızdır kapağı olanlarda açık tutulur, insanlar iş edinmiştir çok dikkat ederler. Çoğu insan da ağaç diplerine duvar köşelerine gıda maddeleri koyarlar tüm bunlar sokak kedileri içindir. Bir kedi balkonunuzda doğum yapmışsa artık sorumluluğunuz vardır, kaldırıp sokağa atamazsınız bu kültür kendiliğinden yerleşmiştir. Bu uygulama kentin belli bir bölgesinde değil genelinde vardır.
Samsun da yeni gördüm. Bir kaç sokak köpeğin de küpe vardı, anlaşılan aşıları yapılmış, kısırlaştırılıp insanların inisiyatifine bırakılmışlar. Doğrusu budur, Ankara'da ODTÜ"de görmüştüm sahipsiz ama küpeli köpekler kampus içerisinde serbestçe dolaşıyorlar, insanlar simitlerini, tostlarını paylaşıyor. Lokanta ve kantinler artıklarını çöpe dökmüyorlar, fazlalıkları can dostlarıyla paylaşıyorlar.
Çocuklarımıza oyuncak diye eve aldığımız az büyüyünce de sokağa terk ettiğimiz ev şartlarına alışmış olan kediler köpekler can taşımıyor mu?
Onlardan edinip ev şartlarına alıştırdıktan sonra terk etmek, açlığa mahkum etmek mantıklı mı? Ev şartlarına alışmış hiçbir canlı sokak şartlarında yaşayamaz,sokağa adapte olamaz ya sokağın acımazsızlığından ya da açlıktan ölürler.
Gözlüyorum, Samsun'lu bu konuda oldukça duyarsız. Evin biricik çocuğu istedi diye alınan hevesi geçtikten sonra sokağa terk edilen kedileri, köpekleri hep görüyoruz. Benim can dostum tam on bir yaşında.