Edincikli Mehmet Er'in, bir top mermisinin parçaladığı kolundan, kanlar içerisinde bir et parçası sarkmaktadır.Yalvarırcasına: ''Komutanım ne olur şu kolumu kes!'' Sağ eliyle yakaladığı ve tuttuğu sarkık kola bakan Teğmen donmuştur.Edincikli Mehmet Er tek ve emin sesi ile tekrarlar:
''Allah Aşkına, Allah Rızası için kes şu kolumu!''
Bu ilahi cümleleri emir gibi işiten Teğmen Saip, bıcağı kola kola vurur.Gık bile dememiştir, Edincikli Mehmet.Bir sağ elindeki kola, bir ileride Allah! Allah! nidaları arasında çarpışan erlere bakar ve kolu fırlatır: "Bu kol vatana feda olsun,"
Gazi Mehmet anlatıyor.
İngiliz donanması Saroz'dan top atışları ile bize son derece ağır kayıplar verdiriyordu.Böyle bir atıştan sonra, aynı, birlikte silah arkadaşım Recep Eniştemin iki ayağı kopmuş çalıların üzerinde gördüm, henüz sağ idi.Yanına kadar gidebildim.Onu o vaziyette görünce ağlamaya başladım. Henüz ruhunu teslim etmeyen Recep Eniştem:
Kardeşim niçin böyle ah edip ağlarsın, benim ciğerimi daglarsin! Allah' in verdigine merhaba! Onun kazası geri çevrilmez ve hükmüne mani yoktur. Elimizden ne gelir.Arzuladıgım savaş yolunda oldu.O saadet bana yeter! Sen sağ kalırsan, anamın elini benim içinde öp! Emzirdigi sütleri helal etsin! dedikten sonra: Başımı kıbleye dogru çevir! diye bildi...
Fransız general
Çanakkale Savaşlar'ında , bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generali Bridges, yurduna döndükten sonra anlattığı bir savaş hatırasında şöyle diyor:"Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştığınız için daima iftihar edebilirsiniz.Hiç unutmam.Savaş sahasında döğüş bitmişti.Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zaiyat vermişlerdi.Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacağım.Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeride kendi gömleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu.Tercüman vasıtası ile şöyle bir konuşma yaptık:-'' Niçin öldürmek istediğin askere yardım ediyorsun?'' Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi:
"Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı.Birşeyler söyledi, anlamadım ama herhalde annesi olacaktı.Benim ise kimsem yok.İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün". Bu asil ve alicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım.Bu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açtı.O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşlarımı dondurduğunu hissettim.Çünkü, Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutan ot tıkamıştı.Az sonra ikisi de öldüler..
Bir adım sonra ölüm,bir adım sonra kolun,bacağın kopacak. Bir adım sonra bir top mermisi seni parçalayarak toprağa gömecek. Bir adım sonrasını bile bile o adımı atmak, ne için? vatan için, ne için? Millet için, ne için? Allah için şahadete ulaşmak için.
Amerika ,Vietnam'da ağır bir yenilgi aldı. Amerikan film endüstrisi yenilgiden binlerce zafer çıkardı. Biz Çanakkaleden hiçbir şey çıkartamadık. Çünkü oradaki bir filmde dini motifler ağırlıkta olacak buda tam irtica ülkeye hakim olmak üzreyken büyük tehlike. Avusturalyadan şafak ayini için binlerce kişi Gelibolu'ya akarken , biz seyrettik. Avustralya Başbakanı Julia Gillard, şafak ayini için Gelibolu'ya gelirken, Bizim başbakan tören alanına geldiğinde oturduğu yerden kalkmayan garnizon komutanıyla gurur duyduk. Şehitlerimizde gurur duymuştur, bunun için mi toprağa düştük diye. Birlik beraberliğimizi dahi gösterememek aczindeyiz maalesef. Her belediyenin kazancının bir bölmünü halka sunmak adına, orayı görmeyenleri, o bölgeye götürmesi gerekir. Avustralya'dan gelenlere, dünyaya biz şehitlerimize böyle saygı gösteriyoruz diyebilmemiz adına.