Çanakkale’ye Başka Açıdan Bakmak
‘’Düşmanda imkan vardı, Mehmetcikte iman, işte buydu Çanakkale’yi geçilmez kılan.’’
Çanakkale ruhu oluşturulması gereken günlerde , Çanakkale savaşları konusunda dahi nasıl kutuplaştığımızın tahlilinin siyasetçiler tarafından çok iyi yapılması gerekmektedir. Vietnam’da yenilen Amerika’nın oradan ne destanlar çıkarttığını ve sinema sektöründe bunu nasıl zaferle taçlandırdığını gördükten sonra, 3. Sınıf çekimler veya senaryolar ile Çanakkale’yi anlatan yapımlar çok basit düzeyde kaldı. Sinema sektörü ve Kültür Bakanlığı bu destandan bir çok film ile gişe rekorları kırdıracak yapımlara imza atabilir. Çanakkale ruhunun yaşatılması ve halk içinde birliğin sağlanması için iyi bir başlangıç noktası oluşturulabilinirdi.
Dünyanın diğer ucundan atalarının savaştırıldığı bölgeyi görmek için insanların geldiği bir yerin kendi ülkesinde yaşayan insanlarca görülmemesi , Çanakkale ruhunun aşılanması adına eksik kalan bir noktadır . Her vatandaşın mutlak suretle gidip görmesi gereken bir tarihi alanın, özellikle okul seviyesinde hazırlanacak organizasyonlar ile genç beyinlerin yoğrulması sağlanmalıdır.
Son yıllarda Çanakkale dendiği zaman başlayan tartışmaların cılız sesleri bu dönem daha gür çıkmaya başladı ve halkın kafasını karıştıracak yorum veya yaklaşımlar ile siyasete alet edilmeye başlanması konunun özünden uzaklaşmasına neden olmaktadır. Kutuplaşma böyle devam ederse, ilerleyen yıllarda bu karşıtlığın gölgesinde o muhteşem zafer ikinci planda kalacaktır.
Görüntü, Çanakkale üzerinden Osmanlı yaklaşımı ve Osmanlıyı kabul etmeyen karşıt görüşün olaylara bakış açısında ki çatışmadır. Genelleme yapılacak olursa, bize öğretilen tarih ile bu tarihe karşı olanların, iktidar karşıtlığı ve sempatizanlığı arasında ki mücadelenin yaklaşım tarzlarının kutuplaşmaya neden olmasıdır.
Unutulmaması gereken tek olay, bu topraklar üzerinde, Osmanlı İmparatorluğunun sınırları dahilinde ki Müslüman toplulukların evlatları , Kürt, Arnavut , Çerkez, Arap yada Alevi, Sunni ayrımı yapmadan tek hedef doğrultusunda birleşerek emperyalizme karşı aldıkları bir zafer varlığıdır.
Bu savaşta Atatürk karşıtı söylemler ile, Çanakkale savaşlarında Alman subayların varlığına işaret edilerek , Atatürk ve Türk komuta heyetinin hiçe sayılması, dişe diş mücadele eden insanların arka planda bıraktırılması yönünde ki yaklaşım ile.
Osmanlı döneminde yapılan bu savaşın çökmek üzere olan imparatorluğun yöneticilerini hiçe sayanların boş ve anlamsız tartışmaları , orada aç susuz, değişik ırk ve inançta ki insanların bir potada yoğrularak tek hedefe yönlendirilmesinin ardında yatan gerçeğin ve oluşturulan ruhun yok sayılmasına bilinçsizce hizmet etmesidir.
‘’ Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman da yerimizi başka kuvvetler alabilir.’’ Denilen bir birliğin yere yatması karşısında geri çekilmelerine neden olan düşmanın durması ve kazanılan bu zaman içerisinde 57. Alayın bölgeye yerleşmesi askeri bir dehanın eseridir.
O savunma mevzilerinde dişe diş, göğüs göğüse çarpışmalar sonucunda 27 ve 57 inci Alayın tamamının şehit olması, Gelibolu yarımadasının değişik yerlerinde, taarruza çıkarken, yağan top mermileri ve düşman piyade tüfeklerine karşı koşmak, tek bir kişinin bir top mermisini namluya sürerek ateşlemesi ve savaşın seyrini değiştirmesi bir inancın ve imanın göstergesidir.
Çanakkale savaşı bir bütündür, o savaşta askeri dehada vardır, imanda vardır, inançta vardır. Tüm bunlar kendilerinden kat kat üstün düşmanı yenerek dünya tarihine adını yazdıran bir bütündür. Bu konuda yapılan tartışmaların hepsi Çanakkale ruhuna ihanettir.