ÇARESİZLİK
Hayat bir film sahnesidir. Herkes rolünü oynar ve gider. Kimisi başrolündedir,kimisi bir kıyısında figüran hayatın. Figüranların ölümü koymaz kimseye. O yüzdendir ki sorunları çözülmez. Bakmayın her faciadan,her ölümden sonra ''gerekli tedbirleri alacağız.''sözlerine. Kalıplaşmış sözlerdir bunlar. Hükümsüzdür.Bağlamaz söyleyeni.Hayatın bir köşeye attığı insanlar ölmüştür.
Hiçbir sorunun çözülmeyeceğini,maden işçilerinin canlarına gerekli önemin verilmeyeceğini,daha çok kömür için daha çok insanın ölüme gönderileceğini biliriz. Biliriz de, bir şey gelmez elimizden. Yalanlarını,hayasızlıklarını vuramayız yüzlerine.Yalancıların,hayasızların.
Tepkimiz bile ürkektir. Acımızın arasında yerde tekmelenme korkusu sarar her yanımızı. Korkarız büyük!!! adamları incitmeye.
Şener Şen ve İlyas Salman'ın oynadığı Dolap Beygiri filminde bir replik hayatta figüran olanların durumunu gözler önüne serer. Aslında hiç olan insanların sözlerine niçin her seferinde itibar ettiğimizin sebebini ortaya koyar.
Şener Şen her seferinde kandırır,İlyas Salman'ı. Her seferinde kazık atar.Filmde dürüst,namuslu rolünde olan İlyas Salman son yediği kazıktan sonra sorar eşine.
Peki,biz niye her seferinde inanıyoruz,bu namussuz enişteme?
Cevap.Aptallığımızdan değil ki Ali.Çaresizliğimizden
Garibanların hayatı üzerine ciltlerce kitap yazsanız,gerçeği bu kadar net dile getiremezsiniz.
Parasızlığın,imkansızlığın getirdiği çaresizliktir,bizi ölümü göre göre madenlere indiren. Bankaya, esnafa olan borçlardır. Madencilikten başka yapacak hiçbir işimizin olmayışıdır. Ya maden ya gurbet ikileminde bırakılmamızdır.
Soma faciasında 301 madenci hayatını kaybetti. Ve madenlerin yeniden açılması için baskı kurmak amaçlı eylem yapıldı.Yanlış anlamayın,baskıyı kuran Çalışma Bakanı Faruk Çelik'in bahsettiği elli kişi değil. Madende eşini,dostunu,arkadaşını kaybeden işçiler.
Madene indiklerinde ölümün bir kıyıda kendilerini beklediğini bilen işçiler. Yeniden madene inmek istiyorlar. Yeniden çalışmak.Yeniden ölüme meydan okumak.
Soruyorlar. Maden açılmazsa biz ne olacağız?Çocuklarımıza nasıl ekmek götüreceğiz? Tek geçim kaynakları olan maden ocaklarının iş güvenliği sağlanarak ve işçi hakları verilerek yeniden açılmasını istiyorlar.
İş güvenliği sağlanmazsa ve işçi hakları verilmezse inmeyecekler mi madene? İnecekler. Başka çareleri yok çünkü.Başka bildikleri bir iş yok.Kendilerine sunulan başka bir iş imkanı yok.
Her gün eşleriyle,anneleriyle,babalarıyla,çocuklarıyla helalleşecekler. Ve ölümün kol gezdiği madenlere, ölümün kendilerini beklediğini bile bile inecekler.
Çaresizliğin farkında olanlar yine önlem almayacak,yine umursamayacak ölümleri,yine doğal afet deyip gözümüzün içine baka baka dalga geçecek bizlerle,yine elimize üç beş kuruş vererek susturacak bizleri. Yine daha fazla kar etmek,midelerini biraz daha şişirmek,daha büyük evlerde oturmak,daha güzel arabalara binmek için ölüme gönderecekler bizi.
Ve yine inanacağız onlara. Gözümüzün içine baka baka söyledikleri yalanlara. Sanmasılar ki akılsızlığımızdan. Çaresizliğimizden
Son söz. Maden bölgelerinde insanları göz göre göre öldüren çaresizliktir.Yapacak başka bir işin olmayışı,bunu bilen yamyamların,daha çok can karşılığında midelerini daha fazla doldurmaya çalışmalarıdır. Çaresizlik bitmeden ölümler bitmez.