Çarşamba ovası, Türkiye'nin sayılı delta ovalarından bir tanesidir. Çukurova, Bafra ve Çarşamba ovaları adeta üçüz kardeştir. Bu özelliği ile dikkati çeken ova, bir Karadeniz şehri özelliği taşımaktadır. Eski bir yerleşim yeri olan ilçe, Karadeniz'in en büyük şehri olan Samsun'un, en büyük ikinci ilçesi olma vasfını da taşımaktadır. Bölgenin Doğu Karadeniz'den ve İç Anadolu'dan ayrı bir kültürü vardır. Çarşamba yollarında, Kelepçe kollarımda, Allah canımı alsın, O yarin kollarında türküsü herkesin ezberindeki yerini almıştır. Türkü, Çarşambayı sel aldı, Bir yar sevdim el adlı, Keşke sevmez olaydım, Elim koynumda kaldı, dizeleriyle gönüllerde taht kurmuştur. Çarşambayı Sel Aldı, türküsü dışında ilçenin kendine has yemekleri vardır. Kıvratma adı verilen tatlısı yiyenleri kendine hayran bırakmaktadır. Bafra'nın lokuluyla, Çarşamba'nın kıvratması bölgeye has yiyeceklerdir. İlçedeki yüz yirmi tane köyünün yaklaşık otuz tanesini Çerkezler oluşturur. Bu durumdan kaynaklı kültürel özellikler de ön plana çıkmaktadır. Çerkezler, halüj adı verilen çerkez böreğiyle, düğün ve derneklerde kendi gelenek ve kültürlerini yaşatmaktadırlar. Halkı çerkez olan köy ve hanelerde devam eden çerkez kurallarına şimdilerde rastlamak pek mümkün değildir. Bir hayli zor ve katı yanları olan kuralları genç nesil tercih etmemektedir. Etten ve et suyundan yapılan yahni ve keşkek düğünlerin vazgeçilmezidir. Keşkek deyince onun elle dövülerek yapılması, gençler için yorucu ve zahmetli olmasını beraberinde getirmektedir. Pancar çorbası ve pancar dolması ağızlara ayrı bir lezzet kazandırmaktadır. Ayrıca yoğurta doğranarak yenen mısır ekmeği, mısır çorbası ve bazlama adı verilen ve güzine üzerinde pişirilen mısır ekmeği de bölge insanı tarafından tercih edilmektedir. Pekmez, turşu ve konservenin birçok çeşidi de yöre halkının uğraşları arsındaki yerini alır. Önceleri tarımla uğraşan bölge halkı şimdilerde sosyal güvencesi olan işleri tercih etmektedir. İlçede el işleri de yaygın olarak yapılmaktadır. Size lazım olabilecek birçok alet ve edevatı şehir merkezindeki dükkânlarda bulmanız mümkündür. El işi olarak yapılan sepet, küven olarak tabir edilen biçimiyle de özellikle tütün taşıma işlerinde kullanılırdı. Ağaç ve çalılık kesmede kullanılan girebiyi bilmemek olmaz. Köyde yaşayan halkın zamanının büyük bir kısmı girebiyle geçmektedir. Tarla kenarına yapılan çitin adı fıraktıdır. İstanbul şivesi bölgede yerini Çarşamba şivesine bırakmıştır. Fıraktı ve girebi günlük hayatta sıkça kullanıldığından, ilçedeki bazı kamu görevlileri bu kavramlara yabancı olduğundan çeşitli zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Hanımların el işi olarak yaptıkları iğne oyası, patik ve paspas da ilçenin kültürel öğeleri arasındaki yerini alır. Genç, ihtiyar, çoluk çocuk halkın yediden yetmişe herkesin ayakkabısı eskiden kara lastikti. Kaban olarak bilinen giysiye bölgede gocuk adı verilir. Çarşamba'yı ve Çarşambalıyı anlamak için halkın konuştuğu kelimeleri anlamak gerekiyor. Çarşamba şivesinde fıraktı tarla etrafına yapılan çit, peşkir el havlusu, badal ve çıkma merdiven, çimmek banyo yapmak, evdeki kelimesi hanım, çangal fasulye sırığı, pontul pantolon, talle tarla, motor traktör, patpat küçük tarla motoru, gidiiim gidiyorum, partal abartmak, döl çocuk, kızı satmak kızı evlendirmek, göden kurbağa, siitmek koşmak, hayat salon, dene tane anlamında kullanılmaktadır. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Çarşamba'yı bir yazıda bu kadar tanıtabilirdik. Sürç-ü lisan ettiysek affola. Dilin ve dilin öneminin ne kadar büyük olduğunu anlatan bir yazımızla, çerkez kurallarını tanıtacağımız başka bir yazımızla buluşmak üzere, 2013 herkese barış getirsin, mutluluklarımızı daim etsin dileklerimle hoşçakalın.