Adalet Bakanlığı ile 4 Nisan 2011'de yüksek güvenlikli cezaevi inşa etmek için protokol imzalayan Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), Samsun'un İlkadım ilçesine bağlı Çatkaya Köyü'nde T tipi kapalı ve açık cezaevi inşa edecek. Proje 26 Ocak 2012'de ihaleye çıktı. Yapı, yüksek güvenlik için gereken her türlü teknolojik sistem ve mekanizmalarla donatılacak. TOKİ şimdiye kadar okul, stat, yurt, hastane, ticaret merkezi, sevgi evi, cami, engelsiz yaşam üniteleri ve günün şartlarına cevap karakollar üretmişti. Hizmet portföyüne hapishaneyi de Samsun'da ekleyecek.
Çatkaya Köyü'ne yapılması planlanan T tipi kapalı ve açık cezaevi yerleşkesi yaklaşık 30 bin metrekarelik alana konuşlanacakmış. 17 bin metrekarelik kapalı bölümü 636 kişilik. 2 bin metrekareli açık kısmında da 140 kişi cezasını çekecekmiş. Komplekste jandarma ve diğer teknik binalar da yer alıyormuş. Mahkûmlar için atölye binası da bulunacak T tipi cezaevinde. Misafirhanenin alanı bile 5 bin 500 metrekare.Mahkumlarla yakınları 650 metrekarelik ziyaretçi mekanında görüşecekmiş. Bunları Haberexen dergisinin Ocak sayısında okuduk
Samsun'daki dahil olmak üzere ileri teknolojinin kullanılacağı T tipi kapalı ve açık infaz kurumlarında beynelmilel kriterlere harfiyen uyulacakmış. Güvenlik seviyesi birincil öneme haizmiş. Sosyal ve insani açıdan da fark atacak yeni cezaevleri olacakmış. Eğitim ve iyileştirme faaliyetleri çerçevesinde iş atölyeleri, dershane ve kütüphaneler ile revir ve sağlık üniteleri faaliyet gösterecekmiş. Koğuş sisteminin dezavantajları sekiz, üç ve tek kişilik odalarla elemine edilerek emniyet zafiyeti en aza indiriliyormuş.
Bir de kontrol merkezi olacakmış bu yapıların. Günlük icraatlar; sayım, hastane, ziyaret, duruşma, tahliye ve görüş kaynaklı giriş-çıkışlarla yer değiştirmelerin tümü merkezce takip altında tutulacakmış. Duyarlı kapı ve X-Ray cihazına ilaveten göz biyometrisinden yararlanılacak öte yandan. Dış emniyetten ihata duvarlarındaki kulelerde nöbetleşe bekleyecek jandarma personeli sorumlu. Çevre ışıklandırılması ve kamera kayıtlarını azami itina gösteriliyormuş.
Bu ceza infaz kurumları; büyük kentlerdeki eski ceza infaz kurumlarının yerlerine ya da kapasite yetersizliğine çözüm amacıyla devreye sokuluyormuş. Tutuklu ve hükümlülerin barınma, sağlık, eğitim ve her türlü rehabilite talepleri karşılanacak. Sportif ve kültürel etkinliklerde de herhangi bir eksikliğe imkan tanınmayacakmış.
Ne mutlu bize, çok modern cezaevine kavuşacağız. Samsun'a da böyle bir cezaevi yakışırdı doğrusu. Çatkaya köylüleri de "İstemezük" diye boşuna bağırmışlar yani. Cezaevi'nin nimetlerinden yararlanırken ne kadar yanlış işler yaptıklarını anlayacaklardır nasıl olsa. Şimdiden ne desek boş yani!
KOÇ'LAR GİBİ
"Son olarak; Hepimize düşen bir görevi hatırlatarak bitiriyorum. Sayın Genel Başkan' dan, mahalle delegesine kadar hepimize düşen bir görev: Ayrıştırıcı değil bütünleştirici olmalıyız, Küstürücü değil barıştırıcı olmalıyız, Dağıtıcı değil kucaklayıcı olmalıyız, Olmaya gayret etmeliyiz ve olmalıyız da!..."
Bu cümleler CHP Samsun milletvekil Prof.Dr. Haluk Koç'a ait. Kurultaydaki konuşmasının son cümleleri. İsmail Başaran ağabeyimiz kendisine ait haber sitesinde yayınlamış Haluk Koç'un konuşmasının neredeyse tamamını. Gazetecilik yapmış doğrusu. Benim milli şefimdir kendisi! Kutluyorum bir kez daha bu vesileyle.
Ben de kendisinin izniyle sitesinden aldığım Haluk Koç konuşmasından bazı pasajlar aktarmak istiyorum. Belki o sitede gözünüze ilişmemiştir. Başkaları da yazmamıştır diye. Haluk Hocam,"Uzun tartışma yıllarından sonra; kendi içinde demokratik olmayan, hukuku üstün ve egemen kılmayan bir siyasi partinin ülkede demokrasiyi gerçekleştirmesinin inandırıcı olmayacağını anlamış bulunuyoruz. Daha önceki tüm tüzük değişiklikleri partimizi hep geriye götürmüş, hep mevcut yönetimler tarafından kurultaylarımıza dayatılmıştır. Böylece parti içi demokrasi büyük ölçüde zedelenmiştir; Örgüt birimlerinin yetkileri sınırlandırılmış, ya da yok edilmiş, Üye hukuku çiğnenmiş, ve tek adam yönetimine giden bir süreç adım adım yerleştirilmiştir. Bu süreç partimiz adına olumlu sayılabilecek hiçbir sonuç vermemiştir. Bu gün; tanım uygunsa bir tamir, bir telafi kurultayındayız.demiş ve eklemiş; "Tüzük Kurultayının toplanması için imza veren, Demokratik hakkını kullanan 362 kişiden biriyim. Daha önceki olumsuz adımlar atılırken de kurultay kürsüsünde Yanlış yapıyorsunuz diyerek alternatif tüzük sunan, direnen arkadaşlarınızdan biriyim. Sayın Genel Başkanımıza daha 02 Kasım 2010'da Genel Başkan Yardımcısı iken yargıtaydan uyarı yazısı geldiğinde (bundan 14 ay önce) kurultayı siz toplayın düşüncesini söyleyip bu şekilde, bir çok sorunun aşılabileceğini ifade etmiştim. Daha önce karşı çıktığım anti-demokratik tüzük kuralları içinde de görev almayı içime sindiremeyeceğimi de söylemiştim. Keşke verilen sözler doğrultusunda 362 imza iradesi ortaya çıkmadan bu çağrı Genel Merkez tarafından yapılsaydı da, bu günkü sıkıntılı manzara ile karşılaşmasaydık, yeminli CHP düşmanlarını da sevindirmeseydik!"
İLKNUR YAMAK
Lösev Karadeniz Bölgesi İletişim Sorumlusu İlknur Yamak Çok önemli işler yapıyor. Gelelim Lösev'e. Çocuklarımızın hepsinin kendine özgü, inanılmaz öyküleri var. Sağlıklı bir çocukken, koşup oynarken, okuluna giderken birden bire bu hastalığın pençesine yakalanmışlar. Hepsinin ortak öyküsünde, hastalık tanısını duydukları andan itibaren büyük bir şok ve üzüntü içine düştükleri çaresiz ve kendilerini yalnız hissettikleri yer olmakta. Onlar günlerce büyük şehirlerdeki hastanelerde yer bulamıyor, kapılarda kuyruklarda bekliyor. Yattıkları devlet veya fakülte hastanelerinde kısa sürede tetkik, tahlil, ilaç, kan özel oda farklı vb isimler altında 12 günde dört beş milyar TL harcama yaptırılması gerekiyor.
LÖsante Lösemili Çocuklar Hastanesinin tamamen parasız mükemmel hizmetlerini, insancıl yaklaşımlarını ve başarılı sonuçlarını duymaları üzerine bu hastaneye geliyorlar. Kısacası LÖsante Lösemili Çocuklar Hastanesinde hiçbir sosyal güvence vb. ayrımlar yapılmadan tüm 14 yaşın altındaki Lösemili Çocuk Hastalar kabul ediliyor. Ancak hastanın tedavi (kemoterapi) başlamadan önceki dönemde gelmesi tedavideki başarı oranını çok artırıyor. Hastanede tetkiklerinden, ilaçlarına, yoğun bakımından kanına, pijamasından yol parasına kadar her şey ücretsiz. Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamında olan hastaların bir kısım tedavi masrafları ödeniyor. Ancak hastalardan herhangi bir ücret alınmıyor. Yeşil kart kapsamında veya sosyal güvencesi olmayan hastaların tüm tedavi masrafları ve tüm giderleri, bakımları LÖSEV vakfı tarafından karşılanıyor. Var mısınız LÖSEV'yardım etmeye?
EFLATUN DEMİŞ Kİİİ...
Eflatun'a iki soru sormuşlar: "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışı nedir ?"
Eflatun:
Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler.
Ne var ki çocukluklarını özlerler.
Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler.
Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler.
Yarınlarından endişe ederken bugünü unuturlar.
Sonuçta, ne bugünü, ne de yarını yaşarlar.
Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar.
Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.
"Peki sen ne öneriyorsun?" demişler.
Bilge yine sıralamış:
Kimseye kendinizi "sevdirmeye" kalkmayın !
Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi "sevilmeye" bırakmaktır.
Önemli olan;
Hayatta,"en çok şey'e sahip olmak" değil, "en az şey"e ihtiyaç duymaktır...
GÜZEL SÖZ
''İnsan dünyaya bir defa gelir. Adam gibi yaşarsa bir defa gelmek yeterlidir.''
(Joe E. Lewis)
YUMRUK
Sarışının biri mısır tarlasının ortasında sandalın içinde oturuyordu. Oradan geçen diğer bir sarışın durdu ve teknenin içindeki kadına doğru:
"-Sarışınların adının kötüye çıkmasına sebep oluyorsun!" dedi.
Diğer sarışın:
"-Eğer yüzmeyi bilseydim gelir suratının ortasına bir yumruk atardım!.."