Bu sektörün emektar çilekeşleri olan çaycılar ise bu durumdan hiçte memnun değil
Hava sıcak, soğuk, poyrazlı, gölgelik demeden her zaman ararız onu, sabah öğlen, ikindi, akşam, gece vakti hangi zaman dilimi hangi saat olursa olsun fark etmez. Belki de yok diyemeyeceklerimizin başında o gelir. Yorgunluk attırır, dinlendirir, yudumladıkça kendimize getirir. Evet, birçoğumuzun tiryakisi olduğu çaydan bahsediyorum. Mekâna, birlikte içilen arkadaşa ve içine dolduğu bardağa göre tat alır. Cam, kristal, porselen hangi bardakta içilmek istenirse yanındaki yemişin ya da hamur işinin seçimi de kişinin zevkine göre değişir. Eve gelen misafiri onsuz ağırlamadan kaldırmaz, yoldan gelene, geçene gün boyu birçok kere hepimizin sorduğu ortak cümledir Çay İçer misin? İçersinnn İçersin
Bunun yanında çayı demlemekte maharet ister çünkü tadı farklıdır demleme çeşidine göre. Sabah iş yerine gelir gelmez ilk sorulan şeylerden biridir çay oldu mu cümlesi. Kahvaltıyla başlayıp günü devirene kadar kaç bardak içeriz Allah bilir. Çay başlı başına bir kültürdür. Yanına bir de çaycı kültürünü ve muhabbetlerini eklersek bu kültürün ayrı bir öneme haiz olduğunu kabul etmek gerekir. Çaycıların kulakları delik olur. Her nedense her şeyden de haberleri olur. Olup biten her şey çayla birlikte onların yanına gelir. Peki bu sektörün emektarları olan ve çay ile aralarında anlamlı bir bağ bulunan çaycıların çay yüzünden çektikleri sıkıntılar neler, hiç düşündük mü? Masa başında klimanın soğukluğu içinde rahatça otururken çay ocağında sürekli terleyen ve günde bilmem kaç basamak inip çıkan kaç kilometre yürüyerek yol giden çaycıların ne kadar çalıştığını düşünmeyiz neden çünkü onlar çaycıdır zihniyetidir kafamızda oluşan. Türk insanının çay içme standardının bu kadar yüksek olduğuna göre çaycıların'da çay ile bu denli haşır neşir olduğuna göre kabul etsekte etmesekte çaycılık önemli bir meslek.
SABAH BEŞ'TEN AKŞAM ON'A KADAR
Çaycıların çalışma şartları odukça ağır ve her insanın altından kalkamayacağın bir meslek. Kırk yıldan bu yana çaycılık yapan Bayram Keskinoğlu, sabah beşte kalkıp çay ocağına geldiğini akşam ona kadar ekmek parası için çalıştığını belirtiyor. Keskinoğlunun şikayet ettiği konuların başında ise insanların umursamadan çay bardakları içine sigara izmariti atmaları geliyor. Bunun yanısıra zeytin çekirdeklerinin bardakların içine atıldığına şahit olmayan çaycı yoktur herhalde. "Aslında çay içmenin bir kültür olduğu toplulmumuzda bir çok yozlaşan değerlerimiz gibi çay içme kültürüde yozlaştı" diyerek eski günlere dalıp gidiyor Bayram Amca.
EKONOMİK DURGUNLUK BİZİ VURUYOR
Ekonomideki durgunluk zincirleme reoksiyon etkisi yaparak bir çok esnafı aynı anda etkiliyor. İşler iyi olduğunda yoğun olan çay içme seansları işler kötü olduğunda oldukça azalıyor. Hatta kimi esnaf küçük tüp üzerinde kaynattığı suyla kendi çayını kendisi yapıyor. Yirmi yıldır çaycılık yapıyorum diyerek söze başlayan Ferhat Kaplan'ın sitemleride bu noktada başlıyor. "Esnafımızın işleri iyi olmadığı için bizim işlerimizde durgun seyrediyor. Bunun yanısıra vergilerin yüksekliği, elektrik, su parası derken ayın sonunu zor getiriyoruz" diyerek yaşadıkları zorlukları gözler önüne serdi.
ÇAYCILIK SAMSUN'DA BİTTİ
Samsun'da en fazla tercih edilen mesleklerin başında çaycılık geliyor. Bunun en büyük kanıtı ise peş peşe açılan çay salonları. Samsun'un en eski çaycılarından olan Selahattin Kaya bu durumdan oldukça rahatsız." Önüne gelen çay salonu açıyor. Devletimizin bu konuya acil bir çözüm bulması lazım. Pastanın büyüklüğü ortada ama pastaya uzanan çatal sayısında hergün artış var. İnsanların düşünmesi lazım ben buraya dükkan açarsam komşum bundan etkilenirmi, zarar edermi bunların hiçbiri kafalardan geçmiyor. Eskiden Osmanlı zamanında lonca sistemi vardı. Bi arastada belirli sayıdan fazla aynı işi yapan işyeri açılmasına izin verilmezdi. Şimdi tutturmuşlar bir serbest piyasa ekonomisi ne alan nede satan memnu diyerek Samsun'da iş yapmanın ne denli zor olduğunu belirtti.
İNSANLAR ÇOK SABIRSIZ
Çaycı Allah vere de biraz gecikse ya da şimdi işim var dese hemen yargılamaya ve aşağılamaya başlarız. Çünkü o çaycıdır ve onun görevi çay getirmektir, görevini düzgün yapması gerekir diyerek ahkâm kesmeye başlarız. İnsanlar bu konuda çok anlayışsız diyen ve 89'dan bu yana sektörün içerisinde bulunan Selami Saya, Oysa çay ocağına çay içmeye gelen yüzlerce insanla muhatap olan, yüzlerce insana bir günde defalarca kez çay taşıyan çaycıların hayata karşı engin tecrübelerinden insan analizlerinden faydalanmayı kimse istemiyor. İnsanlar çaycıların yoğun tempoda geçen hayatlarını anlayabilmek için empati yapsalar ve zaman zaman kendilerini onların yerine koysalar herşeyi daha iyi anlayacaklar" dedi.