Babamın rahatsızlığı nedeniyle yanına gittiğim başhekim dostum; Arkadaş güzel şeyler yazıyorsun ama bu insanları terbiye edemezsin boş ver, işine bak dünyanın parasını harcıyorsun, çoluk çocuğunun rızkını bu insanlar için harcama deyince, dedim ki; Bak değerli dostum insan yiyip, içip, tuvalete gitmekten ibaret bir yaratık değildir. Bizi yaratan yüce yaratıcı üzerimize bazı mükellefiyetler vermiştir. Bizden önce helak olan toplumların birçoğu ibadet ve taatle meşgul iken, az sayıdaki insanların yaptıkları yanlışları düzeltmek için mücadele etmediklerinden helak olmuşlardır.Benim işim karınca misali tarafımı belli etmek ve toplumu aydınlatmaktır.
İnsanlarla tanışıp, yakın olduğum zaman onlara masum gözüyle bakar, onlar hata yapmadıkları sürece onlara güvenirim, ne zamanki hata yapmaya başlarlar, ağır ağır uzaklaşmaya başlarım. Birileri onlar için ne derse desin kendim yaşamadığım sürece onların hatalarını görmek istemem.
Gazetecilik mesleğine başladığım günden bu güne çok bir zaman geçmedi. Ancak bir gazetenin ve gazetecinin 10 yılda yaşaması gereken her türlü ihanet, arkadan vurma, satılma, engelleme, direnme, v.s. olaylarını bire bir yaşama imkânım oldu. Bu benim için çok güzel bir tecrübe oldu. Camiayı, meslektaşları, insanları farklı bir biçimde tanıdım.
Şehrimizde yayın yapan yerel gazetelerimizin ilk büyük gazetesi ve en eskisi olması nedeniyle gazeteyi kurar iken ilk önce bu gazetenin sahibi ve genel yayın yönetmeni ile görüşerek gazetemizin baskısını matbaamızı kuruncaya kadar onların baskı tesislerinde gerçekleştirdik. Bunu yapar iken asıl amacım bu arkadaşlarla birlikte hareket edip, cemiyet başkanı denen adamın karşısında ilkeli, dürüst, beklentisi olmayan insanları bir araya getirerek, bu güne kadar gazetecilik adına yapılan yanlışların karşısına geçmekti.Gazetenin genel yayın yönetmeni olan arkadaşın, cemiyet başkanının yaptığı yanlışlardan hayli şikayetçi olduğunu görünce, tamam o halde bizde aynı düşüncedeyiz, bu adama birileri bu şehirde dur demeli deyip, aynı meclislerde oturup, kalkmaya başladık.
Cemiyet başkanı yazılarında pos bıyığından alıp, belediyede çalıştığı dönemde işe gitmeden aldığı paraların tüyü başında bitmemiş yetimin hakkı olduğundan tutun da yaşına, yaşantısına, her şeyine hakaret eden yazılar yazıp, aynı masada yan yana gelmemek için çaba sarf eden bu ikili, şimdi olmuşlar dost, aynı çatı altında yazı yazıyorlar. Ben bu pos bıyıklı herifin konuşur iken mangalda kül bırakmayıp, adamlıktan, ülkücülükten bahsettiğini görünce adam sanıp, değer vermiştim. Zira konuştuklarına bakarsanız adama benzer tarafı var, ancak icraatlarını görünce, bu bizim cemiyet başkanının pos bıyıklısının, etek giydiğine şahit oluyoruz, bu duruma şaşmamak elde değil doğrusu.
Her şeyin bir adabı, erkânı, usulü vardır, konuşurken töreden, adamlıktan, ilkeli olmaktan bahseden adamın icraata gelince etek giyeceğini nerden bilebilirdim. Bana, onu tanıyan çoğu insan, karakterinin bu tür işleri yapmaya müsait olduğunu söylüyordu. Ancak; ben görmeden inanmak istememiştim, gördüm ve doğruluğundan emin oldum. Benim merak ettiğim başka şeylerde yok değil. Bu adam hukuk fakültesi mezunu avukatlık yapmaz veya yapamaz, neden diye sorduğum bazı eski tanıdıkları, barodan atıldı ondan avukatlık yapamıyor dediler. İnanmak istemedim ancak kendi kendime şunu sordum, Türkiye"de hukuk fakültesini bitirip, belediyede özel kalem müdürlüğü yapan bu pos bıyıklıdan başka kim var, ben bulamadım, varsa bileniniz yazsında öğrenelim.
Bu bizim pos bıyık Ülkücüyüm der 24 saat Devlet Bahçeli"nin aleyhinde konuşur, Allah, Kitap"tan bahseder. Ömründe camii ile, cuma ile, namaz ile işinin olduğunu kimse göremez.İşi, gücü kafayı çekmek olan pos bıyıklı çalıştığı gazetenin zor günlerinde patronunu bir kez arayıp, hal hatır sormadan işini bırakır iken, gazetede çalışan birinin onunla ilgili yazdığı yorumu görünce, tutuşup, patronu arayıp çocuğun ekmeği ile oynamak isteyecek kadar ilkeli!...Dürüst!..ve de fedakar bir adam.
Genel yayın yönetmenliğini bırakıp yanına gidip, yazı yazmaya başladığı adam, daha önce de o gazetede genel yayın yönetmenliği yapan arkadaşımızı yanına alıp, köşe yazdırdı. O arkadaşın, şu anda nerede olduğuna bakması halinde ne kadar doğru bir iş yaptığını daha iyi görme imkânına sahip olacaktır.
Hani derler ya bilmem ne, bilmem neyi, bilmem nerede bulur imiş. Buluştukları, kafayı çektikleri yer onlara mübarek olsun. Hoşçakalınız
Cemiyet Başkanının etekli pos bıyığı
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.