1996 yılında, yazdığı bu kitap ve içeriğinde peydahladığı kehanetler ile, hayatı kararan, 19 YAŞINDA ŞARHOŞ İKEN, KAPI CAMINI YUMRUKLAYAN OĞLUNUN KOLUNUN ŞAH DAMARI KESİLEREK GÖZLERİ ÖNÜNDE 31.08.1996 tarihindeki ÖLÜMÜ ve bu olaydan 1 yıl sonrak SEBATAYİST CENK KORAY’ın kaleme aldığı İBRETLİ MEKTUBU ‘dur. . .
“Sizin hiç, canlı canlı kolunuzu kestiler mi?
Hiç elinizi uzattınız mı ocakta yanan ateşin üzerine?Demir Tokmakları başınıza,başınıza indirdiler mi?iri yarı adamlar? Gözü dönmüş birileri, kırdılar mı parmaklarınızı?
Tel örgülere takıldımı sırtınız yerlerde sürünürken?Birisi gelip kolunuzu kıvırdımı arkaya, zorlayarak,”çat” diye kırıverdi mi? Çaresizlik denilen, çaresi bulunmayan tek gerçek, sarıldımı boğazınıza. Adamın biri gelip iki gözünüze iki parmağını sokup,kör etti mi? Büyük değirmen taşlarını getirip koydularmı üzerinize sırt üstü yatarken? İyice bilenmiş bir bıçağı,böğrünüze sokup çevirdilermi 360 derece? Ayağınız kayıp yola düştüğünüzde,bacağınızın üzerinden hiç kamyon geçti mi? Su diye size uzatılan bardağı kafanıza diktiğinizde,içinde asit olduğunu farkettiniz mi? Demir bir çubuk boğazınızdan girip boynunuzun arkasından çıktımı hiç ?
Yolda sessiz sakin yürürken, aniden birisi gelip suratınızın en ortalık yerine muhteşem bir yumruk savurdumu? Balkondan düşen koca bir saksi, tam kafanızın ortasına indimi? Evinizin alev alev ateşler içinde yandığını seyrettinizmi? Bir insanın sel suları içinde çırpına çırpına can verdiğini gördünüzmü ? veya bütün bunları görmemiş, yaşamamış bile olsanız , biraz düşününüz, iste bunların hepsi bir anda BENİM BAŞIMA GELDİ. 19 YIL BABALIK ETMEYE ÇALIŞTIĞIM, ALLAH’ın bana emaneti ,canım,gülüm,hayatım,herşeyim,bitanem, sebeb-I hayatım , evladım, oğlum NİHAD. 3 dakika içinde yok olası kollarımın arasında ÖLÜP GİTTİ. YAPACAK HİÇBİR ŞEYİM YOKTU. Kapının camı şahdamarını kesmişti. Fiskiye gibi kan fışkırıyordu. Umutlarım,istikbalim, hayatım yerlere dökülüyordu. Bana yakın durması gereken ÖLÜM , BENİ ÖLMEDEN ÖLDÜRÜYORDU.
Bu gün senden ayrılalı talm 1 yıl oldu. 365 günün birtanesinde bile seni göremedim. Elini tutamadım,yanağını öpemedim. Bağrıma basıp sıkı sıkı sarılamadım. Evde tek başıma otururken, kapıda anantar dönmedi ve sen içeriye girmedin. Bir tek gece odanın ışığı yanmadı. Ben kapını açıp”yatıyorum, sen yatmıyormusun? Diye soramadım.
YAŞAMAK CANIMI SIKMAYA BAŞLADI. Gül senin aradığına dair bir tek not vermedi, tam 365 gündür. Bu kadar çabuk mu unuttun beni diye düşünüyorum zaman,zaman, Ama beni unutmayacağını,unutmadığını,biliyorum,bende biliyorum. Bende biliyorum. Halanda biliyor.Enişten de. Ece de. Ama oradan bir bağlantı kurulması mümkün değil. Günler geçiyor arslanım.Her geçen dakikayı, beni sana yaklaştırdığı için seviyorum. Eskiden nasıl üzülürdüm zaman geçiyor , bir gün senden ayrılacam diye.Ama şimdi, her şey tersine döndü. Herşeye tahammül edebiliyor insan. ALLAH böyle bir sabır vermiş kullarına. Ama tahammülü olmayan bir tek şey var, senin sevginden mahrum olmak. Bunu hissedememek. İŞTE ÖLMEDEN BU ÖLDÜRÜYOR İNSANI –CENK KORAY Görebiliyorsanız buda mucize içinde gerçek bir mucize. Görene,görene. Köre ne. Köre ne yi boşuna elbetteki dememişler. . .