CENNET GARANTİSİ ALTI ŞEY

Sami Kesmen

Peygamberimiz; “Siz bana altı şey konusunda, bunları yapacağınıza söz verin ben de sizin Cennete girmenize kefil olayım. Konuştuğunuzda doğru söyleyin. Söz verdiğinizde sözünüzü tutun. Size bir şey emanet edildiğinde emanete riayet edin. İffetinizi koruyun. Harama bakmaktan sakının. Elinizi harama uzatmayın” buyurmuştur.

Birbirinden ayrı gibi görünse de bu altı şeyin hepsi güven merkezlidir. İnsanın güven merkezli yaşaması ve güvenilir olması iyi insan olduğu anlamına gelmektedir. Bu da ahiret hayatının cennette geçirilmesine teminattır.

Müslümanım diyen kişi, İslamı din olarak tercih etmiştir. Müslüman olmak neyi gerektiriyorsa bu kişinin bunlara riayet etmesi inandığı dinin gereğidir. Yani Müslüman olduğu konusunda doğru söyleyen, mutlaka İslamın gereklerini de yerine getirecektir. Hem Müslüman olduğunu söyleyip, hem de gereklerini yerine getirmemek dürüst bir davranış olmayacaktır.

Gerek Allaha, gerekse insanlara verilen sözü yerine getirmek de,  Müslüman olmanın gereğidir. Eğer yerine getirilmez ise büyük bir güven bunalımı oluşur. Karşı tarafın aldatılmasına bilerek veya bilmeyerek neden olmak kul hakkı ihlalidir. Onur hakkının ve kandırılmışlığın dünyevi karşılığı huzursuzluk olacaktır. Bu da ahiret vebaline dönüşecek bir durumdur.

Kendisine emanet edilen şeyler konusunda emin olan kişi de hiçbir günah işlemez. Dilimiz, elimiz, gözümüz de Allah'ın bir emanetidir. Bize emanet edilen bu organları ancak kulluk vazifelerimizde, doğruluk ve iyilik olan amellerde kullanmaya hakkımız vardır. Aksi durumlarda kullanılan organlar sahibinden davacı olacak, ahirette kişinin yaptıklarına şahitlik edecekleri gibi davacı da olacaklardır.

Özü sözü bir, dürüst bir insan, Allah'a karşı verdiği sözlerde de, kullarına karşı verdiği sözlerde de sadakatli olur. Allah'ın kendisini her yerde her zaman gördüğünü, kalbinden geçenlerden dahi haberdar olduğunu bilen bir insan, Allah'ın kullarına da yalan söyleyemez. Çünkü bilir ki, onun sözünün gerçeği yansıtmadığını bilen bir Rabbi vardır. Herkesi kandırması mümkün olsa bile Allah'ı aldatamayacaktır. Bu düşünce yalan söylemeye ve yanlış yapamaya en büyük engel teşkil edecektir.

Mümin her hususta güvenilir insandır. Kendisine emanet edilen mal, makam ve mevki gibi emanetleri suistimal etmekten sakınır. Emanetler konusunda kendisine güvenenleri asla mahcup etmez. En öncelikle, bunun bir vebal ve inandığı dinin duruşu olduğunu bilir. Kendisine güvenilen bir müminin iffet konusunda zaafı olması düşünülemez. Çünkü bu hem Allah'ın emanetlerine, hem insanların güvenine karşı bir ihanettir. İnsanlar kendisini iffetli bir Müslüman olarak bilip güvenirken bu güvene layık olmamak da emin bir kişiye yakışmaz.

Mümin, hakkı olmayan bir şeye göz dikmez. Hele elini asla hakkı olmayan herhangi bir şeye uzatmaz. Kısaca güvenilir insan, hem eli, hem dili, hem iffeti hususunda güven veren, asla ihanet etmeyendir. Böyle bir duruşu ve yaşamı olana, herkesin güvendiği bir kişilikle yaşayana Allah Resulü kefil olduğunu ilan etmektedir. Bu, Müslüman için en büyük şereftir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.