Cennet, dünya hayatında yaratılış gayesine uygun davranan, iman edip salih ameller işleyen kullar için Yüce Allah’ın ahiret hayatında hazırlamış olduğu ebedi huzur ve mutluluk yurdudur.
Allah’ın kendilerine cenneti va'd ettiği kullarının özellikleri âyet-i kelimelerde şöyle belirtilmiştir;
Cennet ehli, iman edip salih amellerde bulunandır. “İman eden ve iyi işler yapanları, içinde ebedi kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetler koyacağız.....” (Nisa,4/122)
Cennet ehli, takva sahibidir. Kendisine dünyada ve ahirette zarar ve acı verecek şeylerden sakınır, günahlardan uzak durur ve iyiliklere sarılır. “Şüphesiz (kötülüklerden) korunanlar Rablerinin kendilerine verdikleriyle sevinerek cennetlerde ve nimet içindedirler.(Zira) Rableri onları, cehennem azabından korumuştur.” (Tûr,52/17,18)
“Onlar, Allah'ın ahdini yerine getirenler ve verdikleri sözü bozmayanlardır. Onlar Allah’ın gözetilmesini emrettiği şeyleri gözeten, Rablerinden sakınan ve kötü hesaptan korkan kimselerdir. Yine onlar, Rablerinin rızasını isteyerek sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık olarak (Allah yolunda) harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. İşte onlar var ya, dünya yurdunun (güzel) sonu sadece onlarındır. (O yurt) Adn cennetleridir; oraya babalarından, eşlerinden ve çocuklarından Salih olanlarla beraber girecekler, melekler de her kapıdan onların yanına varacaklardır. (Melekler:) Sabrettiğinize karşılık size selâm olsun! Dünya yurdunun sonu (cennet) ne güzeldir! (derler).” (Ra’d, 13/20-24)
" Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir; Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler; Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler; Onlar ki, zekâtı verirler; Ve Onlar ki, iffetlerini korurlar; Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (cariyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerinden dolayı) kınanmış değillerdir. Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir. Yine onlar (O müminler) ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler; Ve Onlar ki, namazlarına devam ederler. İşte, asıl bunlar vâris olacaklardır; (Evet) Firdevs’e vâris olan bu kimseler, orada ebedî kalıcıdırlar.” (Mü’minûn, 23/1-11)
Kur’an- Kerimde belirtilen bu yüce vasıflar aynı zamanda dünyaya geliş amacımız olan imtihanın birer parçası ve neticesidir. Herkesin kendi akıbetini seçtiği şu dünyada cennetçe yaşayabilen ve yaşatabilenlere ne mutlu!