SakınPişmiş aşa su katmak anlamı çıkarılmasın.12 Mayıs 2012 tarihinde yapılan MHP İl Başkanlığı seçim sürecine ilişkin bugüne değin çok değişik yorumlar yapıldı. En nihayet İlçe seçim kurulu seçimi iptal ederek, 11 Ağustos tarihinde yeniden yapılması kararını verdi.Kamuoyunda süregelen merak giderilmiş oldu.Kararın tartışılmasının bir yararı yok.Asıl üzerinde durulması gereken,sütre gerisinde nelerin yaşandığı. Kamuoyunu ilgilendiren itirazda ısrarcı olan hukukçu kimliği ile İl Başkan adayı Sn.Recep Güleroğlu' nun basında çıkan açıklamasında öne sürdüğü gerekçelerini Parti üyesi sıfatı ile-yorumlama gereği hasıl olmuştur.
Konu siyasi,ahlaki ve hukuki zeminde tartışılması bir yana ,gelişmelerde yaşanan bazı müphem noktaların açıklığa kavuşması bakımından ilgilendiğimi söylemeliyim.
Sn.Recep Güleroğlu ; yerel iki gazetede basına yaptığı açıklamasında yer alan ifadeleri akla şu soruları getiriyor.
1-Deniyor ki Genel Merkez'den bize hukuka aykırı bir seçim yapıldığı konusunda bilgi
geldi.Yani,ispiyon,tüyo demeyi nezaketsizlik sayarım.O zaman soru şu;Genel Merkez ,
hukuka aykırı seçim yapıldığı bilgisine nasıl ulaştı?Genel Merkezden kongreye gelenler
aracılığı ile olabilir mi?Öyleyse işin içinde şike var!Divan heyeti, hukuka aykırı bir
kongre yönetmişler(!)Kamuoyu,Basın,partililer,delegeler antidemokratik bir eyleme
fügüran yapılmışlar!
2-Yok eğer ,Parti teşkilatları içinde Köstebekyoksa ;itiraz gerekçesi dahilinde Genel
Merkez kalkıp ,kurumsal kimliği,tüzel kişiliği olmayan birisini neden muhatap alıp,
neden ısrarla itiraz et talimatı versin!.Hem neden sn.Recep Güleroğlu da sn.Hasan
Aslan değil?
3-Diyelim Genel Merkez işin farkına vardı..İkinci bir talimatla itirazdan vaz geç
talimatı ile ilkeli,dürüst ,temiz siyaseti ilke edinmiş bir Genel Başkanın imaj ve
liderlik karizması yerle bir edilmiş olmuyor mu?Hukuka aykırı bir seçimi ,bile bile
meşrulaştırmış olmuyor mu?Bu iki yüzlü siyaset değil midir?
4-O zaman kuşkuların ortadan kalkması için soruya muhatap kişi Sn. Recep
Güleroğlu'dur.Kendisine talimat veren parti yetkilisinin ismini;Partideki görevini
mutlaka açıklamalıdır?
5-Son kararın Genel Merkez'e bırakılmasını söylemek,seçim kaybeden bir kişinin
arka planındaki beklentisinin ip ucunu vermektedir.Seçimin yenilenmesi kararı
verilmiştir.Yargı son sözünü söylemiştir.Malumun ilamını tevile tevessül etmek
hukuki ,ahlaki değildir.Vicdani de değildir.Mazbatasını almış,bir İl Başkanı görevde
iken dahli olmadığı işlemlerden dolayı görevden alınmasını ima etmek,Genel Merkez'e
yol ve yöntem önermek,Genel Merkezi etki altına almak ,anlamına gelir ki bu,
ülkücü ahlaka mugayyirdir.Bundan sonraki süreç Teşkilat içi bir meseledir. Seçimi
kaybetmiş bir adayı ilgilendiren bir durum değildir.
Anlaşılıyor ki,seçimin iptaline dair gerekçeler kimilerince önceden biliniyordu.Ve
kararda etkili olmuştur.Ama Genel Merkezce itibar görmemiştir.Tut ki böylesi bir
koşullar altında ,kendileri seçimi bir farkla kazansa idiler ,acaba aynı kanıtlar servis
edilecek miydi?Sözkonusu kanıtları paylaştıkları,sırdaş paydaşların vicdanları rahat,
edecek miydi?Merak edilen bu.Bir başka merak konusu ,şeytanın diyor ki acaba
önceki 2003/2006/2009 seçimlerde benzer durumlar var mıydı?Kongresi yapılmayan
ilçeler,seçime sokulmayanlar,dar cevre sistemi ile yürütülen delege çalışmaları birer
rastlantı olabilir mi?
6-Bir başka merak ettiğim.Seçimin iptaline kanıt gösterilen konularda suistimali,ihmali
evrakta sahteciliği/hayali üye kayd işlemleri,teşkilatlarda keyfi davranışlar hakkında
siyasi ve hukuki herhangi bir işlem yapılacak mıdır?Yoksa,adaaam! sende deyip üstü
örtülecek midir?
7-Kişilerin siyasi ve hukuki statülerini korumaları taktir edilecek bir haslettir.Ama
kayıtlı bulundukları,ikinci kimlik olarak kabullendikleri siyasi partilerini,
kamuoyunda itibar kaybına sebebiyet vermemeleri de o derece önemli ve ilkeseldir.
Sözün kısası,siyaset uzun soluklu bir yoldur.Nefesi kısa sürenler,işin başında tık nefes
kalırlar.Tutunamazlar...Geldiklere yere geri dönerler, bir adım öteye
geçemezler.Böyleleri hep birilerini suçlar,suçu başkalarında ararlar.Oysa,kişi aynaya
bakmalıdır.Ben nerde yanlış yaptım sorusuna cevap aramalıdır.Yanlışlıklara bir kez
göz yumanlar,o yanlışlıklar birgün gelir ayaklarına dolanır..
Sorularıma cevap bu bağlamda karşılık bulmalı.Dost acı söyler,doğru söyler, demişler.
Öyle bilinsin isterim.Aziz Dostum İsmail Özcan;sanki benim için söylemiş:
Doğru dedim,dokuz köyden kovuldum
Dilimi bir türlü tutamıyorum,
Şerliye şerrini söylemiş isem
Yatakta rahat yatamıyorum