Samsun Gökberk Kışlası Sinema ve Konferans Salonu'nda düzenlenen Körler ve Kelebekler Oyunu'nun yazarı Sedat Çevik ve gazi oyuncuları Yakup Akdağ ile yapmış olduğum söyleşiyi siz Denge Gazetesi okurlarının ilgisine sunuyorum.
BEŞER: Öncelikle, oyunun yazarıyla başlamak üzere, Sedat Çevik kimdir?
ÇEVİK: 1981 Çarşamba doğumluyum. İlkokul, ortaokul ve liseyi Çarşamba'da okudum. Açıköğretim Fakültesi'nde Kamu Yönetimi Bölümü'nü bitirdim. Şu anda, Açıköğretim Fakültesi'nde Uluslararası İlişkiler ikinci sınıf öğrencisiyim.
BEŞER: Doğuştan mı görme engellisiniz?
ÇEVİK: 11 yaşında şeker hastalığına yakalandım. 21 yıldan bu yana şeker hastasıyım. 6 yıl önce, şeker hastalığından kaynaklı iki gözümde de görme yitimi kaybettim.
BEŞER: Altı Nokta Körler Derneği'yle tanışmanız nasıl gerçekleşti?
ÇEVİK: 2011 yılında, Meslek Edindirme Kursları vasıtasıyla, Altı Nokta Körler Derneği'yle tanıştım. Derneğin düzenlemiş olduğu Bilgisayar İşletmenliği ve Çağrı Merkezi Kursları'na katıldım. Bu kursları başarıyla tamamladım. Böylelikle, etkin bir şekilde bilgisayar kullanmasını öğrendim.
BEŞER: Görme yitiminize rağmen, bilgisayar kullanabilmekte misiniz?
ÇEVİK: Evet. Görsel öğeler hariç bir bilgisayarda yapılabilecek her şeyi yapabiliyorum. Engellilerin oluşturduğu odalarda ders çalışabiliyorum. Sosyal paylaşım ağalarında sohbet edebiliyorum ve duygu alışverişinde bulunabiliyorum.
BEŞER: Bunun size ne gibi faydası oluyor?
ÇEVİK: Böylelikle, tüm dünyadaki engellilere yönelik haberleri de takip edebiliyorum.
BEŞER: Dünyadaki diğer engellilerle kendinizi karşılaştırdığınızda, ne gibi farklılıklar gözlemliyorsunuz?
ÇEVİK: Onlar bizden çok ilerde.
BEŞER: Ne yönde?
ÇEVİK: Eğitim, istihdam, araç ve gereçlerin devlet tarafından karşılanması, mesleğe yönlendirilmeleri, ailelerin bakış açısı bağlamında aşırıcı korumacı olmamaları, şehirlerin fiziki şartlarının engelliler açısından daha düzgün olması, şehirlerinde ulaşımdan asansöre varıncaya kadar sesli sistem kullanılması. Dolayısıyla, dünyadaki diğer görme engelliler daha bağımsız yaşayabiliyorlar.
BEŞER: Bu tür ayrıcalıklar sizin yaşadığınız şehirde yok mu?
ÇEVİK: Engellilerin koşulları yeni yeni düzenlenmeye başladı. Samsun'da yalnızca raylı ulaşımda sesli sistem kullanılıyor. Bunun dışında, çok az sayıda hastanenin asansöründe sesli sistem kullanılıyor. Yine aynı şekilde, büyük alışveriş merkezlerinin yalnızca birkaçında engelli tuvaletleri var. Hatta, içlerinde kilitli olanları bile var.
BEŞER: Samsun geneline indirgeyecek olursak, dış mekânlar görme engellilerin kullanımı için uygun değil mi?
ÇEVİK: Katiyen yeterli değil. Buna ilaveten, yollara döşenen kabartma taşlarının yetersizliği ve bu yolların ya denize ya da direğe çıkması, bizi müşkül durumda bırakıyor. Oysaki; bu yolları yaparlarken, bize de danışsalardı ve birlikte bir çalışma yapsaydık, daha iyi bir sonuç alınabilirdi.
BEŞER: Görme engelli bir bireyin bilgisayar kullanabiliyor olması, gazetemiz okurlarında şaşkınlık yaratabileceğinden, bunu biraz daha açıklar mısınız?
ÇEVİK: JAWS adlı ekran okuyucu programı kanalıyla, on parmak klavye yazabiliyorum. Word ve Excel gibi ofis programları kullanabiliyorum.
BEŞER: Peki, bunun size ne yönde faydası oluyor?
ÇEVİK: Santral Operatörlüğü ve Çağrı Merkezi gibi bize uygun mesleklerde, bilgisayar desteğiyle, profesyonel bir şekilde, işimizi yapabiliyoruz. Ayrıca, JAWS programıyla, bilgisayarda not alabilmekte, roman kitaplarını dinleyebilmekte ve böylelikle, bu program, bize günlük ve eğitim yaşantımızda büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Dolayısıyla, JAWS programıyla, bilgisayar bizim için dış dünyaya açılan bir pencere.
BEŞER: Görme yitiminizden sonra, ne yönde kariyer yaptınız?
ÇEVİK: Görme engelli olana kadar sadece lise mezunuydum. Liseden mezun olduktan sonra, İstanbul merkezli siyasi yayın yapan bir gazetede altı yıl süreyle muhabirlik yaptım.
BEŞER: Altı Nokta Körler Derneği'ne katılımınızdan sonra, ne tür etkinlikler düzenlediniz?
ÇEVİK: Görme engelli olduktan sonra, Altı Nokta Körler Derneği'nde önce tiyatro oynamaya karar verdik. Derneğimiz üyesi arkadaşlarımızla oynayabileceğim bir oyun araştırdık. Fakat, bize yönelik bir oyun bulamadık.
BEŞER: Hiçbir oyun bulamadınız mı?
ÇEVİK: Evet, içinde engellilerin geçtiği ve rahatlıkla oynayabileceğimiz bir oyun bulamadık. Çünkü; hiç biri bizden bir şeyler anlatmıyordu.
BEŞER: Dolayısıyla, oyunlarınızı siz kendiniz mi yazdınız?
ÇEVİK: Evet. Oyun yazmak aslında aklımda olan bir şey değildi. Tüm yönleriyle bizleri ve bizlerin yaşantısını yansıtacak, bizden bir mesaj taşıyan bir oyun bulamamamız üzerine gazetecilikten de gelen deneyimimle, önce bir skeç denedik. Bugüne dek 15 skeç ve 1 tiyatro oyunu yazdım. Bunlar bilgisayar öğretmenimiz ve gönüllümüz Züleyha Mangan yönetmenliğinde oynandı.
BEŞER: İlk oynadığınız oyun neydi?
ÇEVİK: İlk oynadığımız oyun Gören Engelli idi. 3 Aralık 2012 Dünya Engelliler Günü'nde, Gören Engelli skeçimizi ilkin Olgunlaşma Enstitüsü'nün salonunda oynadık. Devamı Yarın