ÇEVRE VE BİZ

Lütfi Özkan

Geçtiğimiz Çarşamba günü,yani 5 Haziran Dünya Çevre günüydü.Dünyanın beklenenden erken ısınmasıyla iklim krizi ile birlikte insan etkisinin de rol oynadığı yok oluşuna çevre kirliliğinin de çok katkısı var.

İklim değişikliğiyle nesli tükenmekte olan hayvanlar başta geliyor.Daha geniş bakıldığında balıklarımız,ağaçlarımız ve doğada binlerce  bitki yok oluyor.Son 40 yılda dünyada yaşayan canlı popülasyonun  yüzde 60'ı yok oldu.Sulak alanlarımız da bundan nasibini aldı.Son 40 yılda sadece Türkiye'de 3 Van Gölü büyüklüğünde sulak arazimizi kaybettik.Son 10 yılda Türkiye'de tehlike altındaki tür sayısı 4 katına çıktı.

Şu anda 400  tür tehlike altındadır.Bunlar çok endişe verici oluşumlardır."Bir başkasının felaketi üzerine saadet kurulmaz" diye çok güzel bir sözümüz vardır.Şu anda biz doğanın felaketi üzerine yaşamaya,saadet kurmaya çalışıyoruz.Hep doğadan alıyoruz hoyratça,ama onun devamlılığına bir katkı sunmuyoruz.Böyle tek taraflı sürdürebilirliği kalmadığını hala idrak edemiyoruz.Bu durum salt ülkemiz değil,dünya da aynı tabloyu yaşıyor.

Yazımın başında iklim krizi demiştim,çünkü artık değişikliliğinin de bu sorumsuz,hoyrat kullandığımız doğanın durumu  iklim krizine dönüştü.

Biz iklim değişikliğini yaşayan ilk nesiliz.Bilim adamlarının tahminleri bir bir gerçekleşiyor.Bundan sonraki öngörülerinin de gerçekleşeceğini görüyoruz,ama öylece bakıyoruz.İlerisi için öngörüler hiç parlak değil.Artık ülkemizde hiç olmayan oluşumlar gördük,tayfunlar,seller ve hortumlar gibi.

Kısaca değindiğim bu olumsuzlukları önlemek için neler yapılabilir;WWF Türkiye Doğa Koruma Direktörü'nün dediği gibi,bu kurum 6 alanda çalışmasını yoğunlaştırıyor.Denizler,tatlı sular,iklim-enerji,biten türler,yaban hayat ve gıda...Her alanda hepimize düşen çok ciddi görevler var.Örneğin son iki yıldır plastik konusu gündemde.Kullan-at nedeniyle 1950'lerde plastik diye bir şey yoktu.Şu anda 8 milyon ton plastik denizlerde.Biliyor musunuz bu da şu demek,biz plastik yiyoruz.Ülkemizin artık üretimi Avrupa ve dünya üretiminin çok üzerinde.

Bunda bireylere önemli görevler düşerken hükümetler de önlem alması gerekiyor.Örneğin plastik poşetlerin ücretlendirilmesi bunlardan biri.2021'de depozite sistemi geliyor.Bir pet'li şey aldığınızda depozite ödeyip,o şişeyi bir götürüp iade ettiğinizde depozitosunu geri alacaksınız.Avrupa'da tek kullanımlık plastik direktifi yürürlüğe giriyor.Tek kullanımlık plastiği tamamen yasaklayacaklar.

Buna Türkiye'nin de taraf konusunda çok olumlu görüş bildirildi. Her şeyin aşırılaştığı bir dönem yaşıyoruz.Bu da şu anlama geliyor.Biz ne yaparsak yeterli değil. Hepimizin rekabet üstü,partiler,politikalar üstü bu gerçekle yüzleşmeliyiz.Çok daha samimi,çok daha radikal ve çok daha büyük adımlar atmalıyız.Hepimize büyük sorumluluklar düşüyor.Özel sektöründe "Biz artık sürdürebilir olmayan,çevre dostu olmayan yatırımlar yapmayacağız" demesi gerekiyor.

Gelecek ancak tüketilen kaynaklarla değil,devamı olan kaynaklarla garanti altına alınabilir.Bilim insanlarının gezegenimizin yaşanabilirliğine dair raporuna göre,insanlık son 30 yılına girmiş.Hepimizin bu görüş üzerinde düşünüp karar vermesi gerekiyor.Daha uzun bir yaşama giden yolumuzu plastik vs.atıklarla kısaltmadan yaşamak zorunda olduğumuzu kavramalıyız.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.