"İyi orta gol getirir..."
Güzel bir futbol terimi...
Okuyucular hatırlayacaktır, bir kaç gün evvel yayımlanan yazımı...
Atakum'daki "kokuşmuşlukla" ilgili...
Atakum'daki fiziki kokuşmuşlukla, manevi kokuşmuşluğun nasıl da birbirini
tamamladığını anlatmıştım...
***
Dün bir haber okuyorum gazetede...
Cumhuriyet Halk Partisi'nin "çiçeği burnunda" İl Başkanı Hüseyin Değerli, bir
açıklama yapmış...
Hem de ne açıklama... Vermiş veriştirmiş, sert çıkmış...
Siyaset ile ticaret ilişkilerini eleştirmiş
Okuyanı etkileyen bir üslup, partilileri gaza getiren, sempatizanları da kendine çeken...
Ama maalesef bazen her şey sözde kalabiliyor.
Hatta bir çok il başkanı yada siyasetçi, "Ulan nede olsa kimse bizden hesap sormuyor, millet de haberleri okuyup geçiyor" diye düşündüğü için, bol keseden atıp tutuyor...
Kuru sıkı sallıyor, asıyor, kesiyor...
***
Her neyse...
"Değerli Başkan" belediyelerde yaşanan yolsuzlukları, ihalelerin yandaşlara
verilmesini, siyaset ile ticaretin birbiriyle karıştırıldığını falan açıklamış...
Gazetenin "Kokuşmuşluk ortadan kaldırılmalıdır" başlığıyla verdiği haberde
ne kadar da güzel şeyler söylemiş...
Ve eklemiş, "Siyasetle ticaret iç içe geçmiş, siyasi dürüstlük ve doğruluk
artık tartışılır hale gelmiştir. Siyasete giren insanların bekraundlarında
siyaseten ne kazanabilirim sorusu ve düşüncesi var. Türkiye'nin bu durumdan
acil bir şekilde kurtulması gerekiyor" diye... (Denge Gazetesi 10 Temmuz
2010)
***
Açıkçası zamanlama müthiş...
Tam biz, "CHP'li Atakum Belediyesi'nde 'kokuşma' başlamış, hizmet üretmek bir
yana gelin, damat, eş, dost, akraba belediyeyi yönetiyor" demişiz, ardından
CHP İl Başkanı sanki bizi beklercesine açıklamayı yapıştırmış, vermiş
veriştirmiş...
Ayarlasak bu kadar olmaz...
Ama "Değerli Başkan"ın da bahsettiği gibi açıklamasının ilerleyen
satırlarında; "dürüstlük" önemli bir kavram...
Bu konuda ne kadar dürüst davranabileceği herkes için çok ama çok önemli
bir ayrıntı....
Eeee, ne de olsa referandumdan sonra erken seçim ihtimali var ve Değerli Başkan da
hem referandumda hem de olası bir erken seçimde sınav verecek... (Tabi ki referandum sonrası bir olağanüstü kongre olmaz ise...)
Gerçi tepeden inme bir başkanın, seçimi demokratik koşullarla ve delegelerin
oyuyla kazanan bir başkandan daha başarılı olması beklenemez ama...
Neyse, biz gelelim asıl konuya...
Acaba "Değerli Başkan", siyaset ile ticaret iç içe derken, bu konuda "CHP iktidarında hesap soracağız" diye açıklama yaparken, kendisi ve partili belediyelerini de işin içine katmış mıdır?
Bir bülbül hikayesi vardır...
Benim çok ama çok hoşuma gider...
Bülbül, üzümü yemeden önce arkasına tutarmış, ondan sonra yermiş...
Daha "desturlu" bir tabirle Ramiz Ağa gibi söyleyeyim, "Kardeş, iğneyi önce
kendine batıracaksın, çuvaldızı başkasına..."
***
"Değerli Başkan"ın açıklaması sonrası aklıma benim de bazı sorular geldi, takıldı, durdu...
Acaba CHP'nin "Değerli Başkan"ı, şimdi söyleyeceklerimi siyaset ve ticaret
ilişkilerinden saymıyor mu ?
Mesela, AK Parti'nin "gedikli" başkanı ve geçen yerel seçimlerdeki adayı
Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz'ı bir CHP'li olarak
desteklemek hangi ilişkiye giriyor?
Yada, AK Parti İl Başkanı Adem Güney ile ticari ortaklığı, söylediklerinin
dışında mı kalıyor?
Belediyelerden de bahsetmiş, "Değerli Başkan"...
Kendi partisinden, Atakum Belediyesi'nde yaşanan siyasi-ticari-ailevi
ilişkileri hiç mi katmıyor bu işe?
Yada "Değerli Başkan" siyasetle ticareti birbirine karıştırıyorlar diyerek, iflasın eşiğindeyken, seçimleri fırsat bilen ve Fransa'daki dükkanını satarak varını yoğunu harcayan, seçim kazanıldıktan sonra da belediyedeki tüm yetkileri "harcadığı para oranında" kendisinde toplayan, Atakumluların tabiriyle "Başkanı bile parmağında oynatan" , badem gözlü hemşerisini mi kastediyor?
Yada seçimlerde yine milyonlar akıtan ve karşılığında da belediyenin belli başlı ihalelerini, çeşitli işletmelerini alan yandaşları mı vurguluyor?
Yada ekmeğiyle oynanan ve işten çıkarılan işçilerin yerine alınan onlarca eş, dost, akraba, gelin, kaynanaları mı eleştiriyor, söyledikleriyle...
Yada gayri resmi yollarla para aktarılan danışmanları mı ?
Yada, belediyede çalışan işçiler arasında yönetime yakın olanların maaşlarının "mesai, yol, yemek vs..." gibi eklerle daha fazla olmasını mı ?
Yada meclis üyelerinin çocuklarını belediyede iş başı yaptırmak için gösterdikleri üstün performansı mı?
"Değerli ve dürüst Başkan", neyi kastediyor, ne anlatmaya çalışıyor tam da çözmüş değilim açıkçası...
Yoksa,"Ya ben yapayım açıklamayı nede olsa kimse okumuyor, kimse de
gelip bana hesap sormuyor" mantığıyla mı hareket ediyor acaba?
Eğer böyle düşünüyorsa, "tepeden inme" başkan olduğu koltuktan, "tepe taklak" düşebilir...
Şimdiden söylemesi