Çalışmak, uğraşmak, çabalamak, gayret sarfetmek.
İslâm'ın yükselmesi, korunması ve yayılması için her türlü çalışmada bulunmak, uğraşmak, gayret sarfetmek ve bu yolda sıcak ve soğuk savaşa girmektir. Daha açık bir ifade ile Allah (c.c.) tarafından kullarına verilmiş olan bedenî, malî ve zihnî kuvvetleri Allah yolunda kullanmak, o yolda feda etmektir. İnsanın maddî-manevî bütün varlığını Allah yolunda ortaya koyarak Hakk'ın düşmanlarını ortadan kaldırmak için savaşması "cihad"dır.
İslâm'da cihad farzdır. Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyuruyor: "Hoşunuza gitmese de düşmanla savaşmak üzerinize farz kılındı" (el-Bakara, 2/216). "Herhangi bir fitne kalmayıncaya ve din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla çarpışın " (el-Bakara, 2/193). "Allah'a ve ahiret gününe inanmayan kişilerle savaşınız" (et-Tevbe, 9/29); "Sizinle toptan savaştıkları gibi siz de müşriklerle savaşınız. " (et-Tevbe, 9/36). Hz. Peygamber (s.a.s.)'de "Cihad kıyamete kadar devam edecek bir farzdır" (Ebû Davûd, el-Cihad, 33) buyurmuştur.
Yalnız, bu farz bazı hallerde farz-ı ayın; bazı hallerde ise farz-ı kifayedir. Müslümanlar içinden sadece bir grup cihadın gayesini gerçekleştirebiliyor, müslümanların yurt, mal, ırz, namus ve haysiyetlerini düşmanlara karşı koruyabiliyorsa o taktirde cihad farz-ı kifaye olmuş olur ve diğer müslümanların üzerinden sorumluluk kalkar. Şayet fert fert gücü yeten her müslümanın düşmana karşı koyma gereği varsa o zaman farz-ı ayın olur; herkesin bizzat cihâd etmesi icab eder.
Cihâdın gayesi, yeryüzünden fitneyi kaldırmak ve hakkı yüceltmektir. İslâm'da savaş, intikam, öldürme yağma, baskı ve zulüm yapmak için değil: bunları ortadan kaldırmak için yapılır. Müslüman olmayanları zorla İslâm'a sokmak yoktur. Cihad'dan maksat, insanları baskılardan kurtarmak, İslâm'ın yüce gerçeklerini onlara duyurmak ve kendi rızalarıyla müslüman olabilecekleri onamları hazırlamaktır.
İslâm'ın gayesi toprak ele geçirmek değildir. O yalnız bir bölge ve kıta ile yetinmez. İslâm bütün dünyanın saadet ve refahını düşünür. Bütün insanlığa, kendisinin beşeri sistemlerden ve diğer dinlerden daha üstün âlemşumül bir din olduğunu göstermek ister.
Bu yüce maksadı gerçekleştirmek için müslümanların bütün güçlerini seferber eder. İşte bu bitmeyen cehd ve uğraşmaya, büyük bir enerji ile çalışma işine ve meşrû bütün yollara başvurma gayretine cihad denir. Yeryüzünde zorbalar, batılın ve fitnenin devamını isteyenler, şirk ve müşrikler ile küfür sistemleri var oldukça, onların yeryüzünde yayacakları kötülüklerine karşı bir emniyet olan cihad da devam edecektir. Bu bakımdan cihadın İslâm'da önemli bir yeri vardır. Hz. Peygamber'e, hangi amelin daha faziletli olduğu sorulduğunda, "İman ve Allah yolunda cihad'dır." (Tecrîd-î Sarîh Tercümesi, VII, 445), buyurarak cihadın imandan hemen sonra geldiğine, imanın cihadla varlığını sürdüreceğine işaret etmişlerdir. Ayrıca Allah yolunda savaşanları, gazilik ve şehitlik rütbesine erenleri öven ve onlar için büyük nimetler ve dereceler bulunduğunu haber veren birçok ayet ve hadis vardır.