Ülkemizde yaşadığımız son günler oldukça karmaşık bir hal almış durumda. Olaylar ve yaşananlar, yanlış ve hatalı bir bulmaca gibi. kavram ve kuralların bozulduğu, geri dönüşü ve çıkışı olmayan sonsuz bir labirent sanki.
2002 genel seçimlerin ardından başlayan ve 2007 genel seçimlerini izleyen dönemde AKP gurubunun önemli ismi ve dışişleri bakanlığı ile Başbakanlık görevi yapan Sayın Abdullah GÜL"ün 28 Agustus 2007"de 11.Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde başlayan gelişmeler ve yaşananlar
Yargı süreci, Anayasal engeller, Genelkurmay"ın E bildirgesi "Ergenekon terör örgütü" yıllardır bitirilemeyen PKK terör örgütü ve sözde "Kürt sorunu "ki sanki bu ülkede bir tek Türklerle Kürtler varmış...
Cumhuriyet tarihinden bu yana yaşanan andaçlar, darbe ve darbe günlükleri, en son oltaya takılan kafes planı ve darbe teşebbüsleri, intiharlar, şaibeli ölümler, suikastlar.
AB üyelik sürecinde dayatılan Kopenhag kriterlerini istismar eden PKK'nın siyasi sözcüsü kapatılan DTP"nin insan hakları, demokrasi ve özgürlük gibi, insan varlık ve onuruna yakışan çağdaş terimlerin arkasına sığınanların en son geldiği noktada baskılar sonuç vermiş gibi "İyi şeyler olacak" mesajlarının ardından" KÜRT AÇILIMI, DEMOKRATİK AÇILIM" sözleriyle, Barış, Kardeşlik, Anaların gözyaşına son" diye atılan sloganların havada uçuştuğu bir dönem ve arkasından Tokat Reşadiye'de 7 askerimizin şehit edilmesi, 24 Mayıs 1993 günü 33 erimizin şehit edildiği Elazığ Bingöl baskınını akıllara getirmiştir.
Kimi sorgucular tarafından toplum hafızası zorlanırken DTP 'nin Anayasa mahkemesince kapatılmasına ilişkin dava, Milletvekili Aysel Tuğluk ile genel başkanları Ahmet Türk olmak üzere toplam 37 partiliye 5 yıllık siyasi yasak gelerek 12 Aralık 2009 tarihinde sonuçlandı.
İmralı"da yatan PKK lideri Apo"nun yerim dar, şikâyetleriyle tırmanan terör olayları, yakılan yıkılan baş kaldırma provaları ve her şeyin arkasında aranan,
Karanlık ve derin güç. İktidar ve muhalefetin bir araya gelemediği seviye ve üslup açmazları, atışmalar, kavgalar ve sürtüşmeler
Derken Bir Albay ile bir Binbaşının Sokak çetelerinden bile acemice Başbakan yardımcısı Sayın Bülent Arınç'a suikast girişimi, insan zekâ ve kabiliyetini zorlarken, Erzincan ve Erzurum savcılıklarında yaşanan Asker, Polis, Mit sürtüşmeleri, kurumların yetki ve kavramların birbirine girdiği en açık haliyle ülke gündemimizi işgal ederke, nereye gidiyoruz? sorusunu sordurmakta.
Ekonomik nedenlerle geçim derdine, terör olaylarıyla can ve mal güvenliği tehlikeye düşen vatandaş, kendine sahip aramakta.
Adaletin sağlanmasında hukuk ve güven bunalımının yaşandığı ülkemizde, bu milletin her ferdi, hak ve sorumluluğunun bilincinde ülke ve geleceğini düşünerek hareket etmelidir.
Bu durumdan nasıl ve ne şekilde çıkılacağı konusunda kendi özgür fikir ve düşüncesiyle ülke siyasetini yeniden yargılayacak ve sorgulayacak olan halkımız, her zaman olduğu gibi yine çıkış yolunu kendi iradesiyle gerçekleştirmelidir.