Çocuk (ihmal- istismar)

21 Kasım 2008 günü Samsun Tabip Odası tarafından “Çocuk İhmal Ve İstismarı” konulu bir panel düzenlendi.
 Panelde çocuk ihmal ve istismarının adli tıp, psikoloji ve hukuk alanları açısından irdelemesi yapılıp konu katılımcılar ve konuşmacılar arasında tartışıldı.
 Çocuk ihmal ve istismarının günümüzde görülen örnekleri ortaya koyulup konu ile ilgisi olanların deneyimleri ve çözüm önerileri anlatıldı.
 Katılanların çoğunluğunu hekimler oluşturuyordu. Samsun Barosu Çocuk Hakları Komisyonuna da panelin duyuru afişi ve davetiyeleri gönderilmişti. Ne yazık ki bu komisyondan hiçbir kişi panele katılmadı.
 Çocuk ihmal ve istismarı sayılan bir olgu ortaya çıktığı zaman hukuk devreye girer. 01.01.2005 tarihinde yenilenen ceza hukuku mevzuatı, çocuk ihmal ve istismarı alanında da birçok değişiklik getirdi. Özellikle uluslar arası alanda ülkemizin de imzaladığı sözleşmelerde yer alan hükümlerin, iç hukukumuza uyarlanmış biçimleri ve bunların uygulama örnekleri avukatları çok yakından ilgilendirmektedir.
 Samsun, suça itilen çocuk sayısı bakımından olumsuzluğu ile dikkat çekici bir yerdedir. Çocuk Mahkemesinin iş yükü avukatlar tarafından iyi bilinmektedir. Suça itilen çocuklar veya suç mağduru çocuklar yönünden soruşturma ve kovuşturma evresinde hukukumuz birçok farklı düzenlemeler içermektedir. Baro Çocuk Hakları Komisyonunun ilk görevlerinden birisi, çocukları ilgilendiren hukuki işlemlerde bu düzenlemelere uyulup uyulmadığını denetlemektir.
 Hukukumuzda, uluslar arası sözleşmelere paralel olarak, çocuğu ilgilendiren konularda yapılacak işlem ve uygulamalarda “Çocuğun yüksek yararı gözetilir” ilkesi kabul edilmiştir. Yani hangi konuda olursa olsun çocukla ilgili bir karar verilirken, annenin, babanın, medyanın, belediye başkanının çıkarı değil, çocuğun yararı ön plana alınacaktır. Bunun takipçisi öncelikle hukuk mensupları ve özellikle avukatlar olmalıdır. Çünkü onlar bürokratik ve partizan hiyerarşinin dışındadırlar.
 Ceza hukuku mevzuatımız suça itilen çocukların soruşturma ve yargılanmasında özel hükümler taşımaktadır. Ancak uygulama bu özel amaca ulaşmaya ciddi ölçüde engel olmaktadır. Örneğin Samsun Adliyesinde Çocuk Mahkemesi diğer bazı ceza mahkemeleri ile aynı katta bulunmaktadır. Duruşmaya gelen bir çocuk, aynı koridorda gasp sanıkları, uyuşturucu sanıkları, cinayet sanıkları ile yan yana saatlerce duruşma beklemektedir. Mübaşir tarafından ismi yüksek sesle bağırma şeklinde okunmaktadır. Duruşma salonuna girerken, çıkarken gözler üzerinde olmaktadır.
 Adliyenin bugünkü fiziki yapısı içinde belki çözüm bulmak zordur ama adliye için düzenlenen yeni binalarda buna dikkat edilebilir. Çocuk mahkemesinin binanın gözden uzak bir köşesine yerleştirilmesi, bir mahkeme ve cezalandırma kuruluşundan çok iyileştirme merkezi havası verilmesi, “Çocuğun yüksek yararı gözetilir” ilkesine daha çok hizmet eder düşüncesindeyim.