Çocuklar:"Dünyanın en güzel gülleri"

Önceki gün OMÜ Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Yard.Doç.Dr. Seher Akbaş'ı ziyaret ettiğimde bana yerel bir gazetede okuduğu haberi gösterdi  haber  şöyle:

„Samsun'da 12 yaşında olmasına rağmen sürekli evden kaçıp ilişkiye girdiği erkeklerin tutuklanmasına neden olan kız, yine 2 gençten davacı oldu.Samsun'da 12 yaşındaki D.K., her defasında ya evinden ya da devlet koruması altına alınıp yerleştirildiği yurttan kaçtı. Karşılaştığı kişilerle rızasıyla ilişkiye girdiği iddia edilen D.K., farklı zamanlarda çok sayıda kişinin tutuklanıp cezaevine girmelerine neden oldu.Yeniden evden kaçan D.K., kız arkadaşı N.K. (15) ile birlikte yine erkeklerle ilişkiye girince bu kez 2 kişinin daha gözaltına alınmasına sebep oldu. Atakum ilçesinde D.K. ve N.K.'ye cinsel istismarda bulundukları iddia edilen O.Y. ve A.B. adlı şahıslar, Şehit Recep Tokur Polis Merkezi ekipleri tarafından gözaltına alınarak adliyeye sevk edildi.“  Yard.Doç.Dr. Seher Akbaş, yukarıdaki haberi okuduktan sonra BASIN KONSEYİNE şikayetini şöyle dile getirdi.

„Yukarıdaki haberin cinsel istismar mağdurlarını istismarı teşvik edici şekline düşürülmesinden dolayı kınıyor basın konseyine şikayet ediyorum.  Cinsel istismar mağduru çocukların istismarı söylediklerinde ya da bildirdiklerinde etiketlenmeleri, açık edilmeleri sonucu istismara uğrayan çocukların istismarı bildirmeleri daha zor olacak bunun toplumda çocuklara faturası çok ağır olacaktır. Yazının hem belirtilen çocuk hem de toplumda tüm istismar mağdurlarının etiketlemesi yönünden değerlendirilmesi gerekmektedir.“

Aynı şekilde Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Yard.Doç.Dr. Ahmet Turla'da, Basın Konseyine haberi kınadığını ifade eden bir şikayette bulunmuş. Çocuklarda cinsel istismarla ilgili bilimsel açıklamalarda da bulundu. Samsun'da ve  Karadenizde sıklıkla karşılaşılan çocuk istismarıgerçektende ciddiye alınmamakta. Gün geçmiyor ki bir çocuk istismara uğramasın. Bunu ben değil konuyu bilimsel araştıran ve  sonuçları bilimsel olarak ortaya koyan ve  bu konunun nasıl aşılacağını  enine ve boyuna her zaman anlattılar.

„Çocuklara yönelik son dönemlerde gündeme gelen cinsel istismar ve şiddetin Karadeniz Bölgesi'nde özellikle Samsun'da artış gösterdiğine dikkat çeken uzmanlar, "Çocuklara yapılan istismarlar hala gizli kalmaya devam ediyor. Birçok aile bu vakaları mahkemeye 111taşımaktansa üstünü örtmeye çalışıyor" diyerek kamuoyuna yansıyan olayların buzdağının görünen kısmı olduğunu iddia etti ve toplumun olaylara seyirci kalmamasını istedi. Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez'in 'kız çocuğuna taciz' suçundan tutuklanıp serbest bırakılmasının kamuoyunda yarattığı tartışma sürerken, gözler bu yönde mağduriyete uğrayan diğer çocuklara çevrildi.  Toplumun tartışmaktan bile kaçındığı konuyla ilgili  görüş bildiren 'Çocuk istismarı'nı OMÜ Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Yard.Doç.Dr. Seher Akbaş ve Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Yard.Doç.Dr. Ahmet Turla çarpıcı ve bir o kadar da düşündüren açıklamalarda bulundu. Uzmanlar, başta ebeveynler olmak üzere toplumun bu tip olaylarda çocukların bu yöndeki sıkıntılarına kulak vermesi ve önyargılı hareket etmemesi konusunda uyardı.


ÇOCUKLARINIZA  İNANMALISINIZ!

Çocuk istismarına yönelik olayların önüne geçebilmek için çocuklara inanılması gerektiğinin altını çizilmesi   çocuk istismarıyla ilgili her olaya 'Çocuğun söylediği doğrudur ve yasal olarak araştırılması gerekir' mantığıyla yaklaşılması gerektiğini dile getirilmektedir. Fiziksel, cinsel ya da duygusal olarak istismara maruz kalan çocukların öncelikle koruma altına alınması gerektiğini uzmanlarca vurgulanmaktadır.   “Önemli olan çocuğun haklarının en üst seviyede korunmasıdır. Bu nedenle çocuk istismarına yönelik vakalarda çocukların anlattıklarına inanılmalı ve hemen ardından da adli süreç başlatılmalıdır. Bu aynı zamanda istismara uğrayan çocuğun tedavi süreci içerisinde de yapılması gereken ilk iş olduğunu ifade ediyor Yrd. Doç. Dr. Ahmet Turla.

İSTİSMARI ARTIRAN NEDENLER

“Geçmişinde şiddete uğramış çocukluğu olanlar, kocasından dayak yiyenler, sosyo-ekonomik düzeyi düşük olanlar, eğitimsiz anne ve babalar, ailede madde kullanımı olması, özellikle babada alkol kullanımı istismara neden olan risk faktörleridir. Bir de çocuğa ait risk faktörleri var ki bunlar da çocuğun prematüre doğması ve uzun süre kuvözde izlenmesi, anne bebek bağlanmasının ilk dönemde yaşanmamasıdır. Burada emzirme çok önemli. Emzirmeyen annelerde anne - bebek arasında duygusal bağlanmanın olmaması nedeniyle istismar daha çok görülüyor. Emziren anneler daha az istismar uyguluyor. Çünkü bebeklerine bağlılıkları gelişiyor. Çocuklarını ne dövüyorlar ne de dövdürüyorlar. Çocukta bir zihinsel ya da kronik rahatsızlık varsa ya da doğuştan gelen bir anomalisi( Özrü, kusuru) bulunuyorsa aile kabul etmiyor ve daha sonra örseleyebiliyor. Bu nedenle en çok, bir sakatlığı olan çocuklar dövülüyor”  açıklamaları her zaman aktarıldı biz ebeveynlere ancak yinede gözümüzün bebeği çocuklarımız istismar edilmeye devam ediliyor.