Afrikalı düşünür Kenyatta, Batılıların Afrika’ya girişini şöyle anlatır "Hristiyanlar ülkemize geldiklerinde bizim topraklarımız onların İncili vardı. İncili elimize verdiler, gözlerimizi kapatıp dua etmemizi istediler. Biz de onlara inandık, gözlerimizi kapayıp beyaz adamın tanrısına yakınlaşmaya çalıştık. Gözlerimizi açtığımızda, gördük ki, topraklarımız onların eline geçmiş, bizim elimizde de İncil kalmıştı."
Hedef olarak belirlenen ülke Irak. Halk arasına nifak tohumları ekiliyor. Halk daha önce ona öğretilenleri sorgularken, ardından vatanını sorgulamaya başlıyor, yıllardır beraber yaşadığı toplulukları sorguluyor. Her topluluğa üstünlükleri, farklılıkları fark ettirilmeye başlanıyor ve duvarın merkezinde ki bağlantı taşı çekiliyor, duvar yıkılıyor. Artık bu karmaşada, senin bir başka sınıfa üstünlüğün, senin azınlık olman,senin mezhebin veya ekonomik durumun farklılığın ve kavganın nedeni oluyor.
Sonra ülkende yönetim sorunu olduğu anlatılıyor, demokrasinin olmadığından dem vuruluyor, ülke yönetiminin potansiyel suçlu olduğu hissettiriliyor, sen ayaklanıyor sun, yönetim önlem almaya çalışıyor, eline silah veriliyor, diğer topluluktan birini, bir başkasına vurdurup, elinde ki silahı gösteriyorlar, artık sende suçlusun. Kavga başlıyor, sana yardım edenler ,karşındakine yardım ediyorken herkes vatan der,onlar ellerini ovuşturur.
Kargaşa biter, elinde silah ve kin kalır, ülkene çok istediğin demokrasi gelir, her yerde bombalar patlar, senin yer altı zenginliklerin artık senin olmaktan çıkar, söylenen yalanlar gün yüzüne çıkar ve kala kalırsın.
Hedef ülke Suriye, aynı senaryo, aynı ders almama ve beklenen sonuç, kan,göz yaşı ve acı. Bunun farkına başka bir ülkenin çöplerini karıştırırken varırsın.
İstanbul’da çöp toplayarak ekmek parası kazanmaya çalışan bir Suriyeli ye ait olduğu söylenen bir yazı.
‘’Biz Suriye’de ön yargılı bir şekilde yaşıyorduk, birbirimize ayrım yapmaya başladık, ayrım yavaş yavaş arttı, Şii’si iktidar olduğu için kimseyi beğenmiyordu, Sünni’si çoğunluk olduğu için kimseyi beğenmiyordu, Hristiyan'ı zengin olduğu için kimseyi beğenmiyordu, Kürt'ü başkası beğenmiyordu, Arapı başkası beğenmiyordu, Türkmen’i başkası beğenmiyordu, kimse kimseyi beğenmiyordu, herkes dedikodu yapıyordu, sosyal medyada küfürleşiyordu, herkes herkesten uzaklaşıyordu, herkes çok bilmişti, herkes en ahlaklı en dindar en namuslu benim diyordu.
Şimdi durum değişti. Hepimiz İstanbul’un çöplüklerinde birleştik. Çöp toplarken artık kimse kimseyle tartışmıyor. Çöplüğe düşünce birleşmeyi öğrendik..’’
Bu örnekleri gördükten sonra ülkemizde yaşanılan olayları yorumla yamamak , bölgede yaşanılanlara rağmen hala magazinsel olaylara bakmak insanı düşündürüyor. Vatanın değerini vatan elimizden gittikten sonra anladığımızda artık dönülmez bir yola girmişiz demektir.
Bölgesel olayların seyrine bakıldığında yıllarca seni sömürmüş ve her türlü kullanmış olan emperyalist devletler, senin geleceğini zora sokmak için hazırlık yapar ve senin düşmanın olan örgütü desteklerken ,sen buna karşı dik durmaya çalışıyorsun. Karşılığında ülke içerisinde bir takım sorunlar meydana getiriliyor ve bu esnada onların ekmeğine yağ sürecek karşıtlıklar ortaya çıkmaya başlıyor.
Terör var ülkede can güvenliği yok,ekonomi zorda, dolar çıktı, muhabbeti buı dönem yaşanan olayların üstesinden gelmeyi sağlamaz. Karşı olup farkına varmadan emirlerini yerine getirdiğiniz emperyalizme hizmet etmemizi sağlar.
Onların neden olduğu olumsuzluklar bizi daha çok birleştirecektir. Eğer birleşmez isek yaptığımız karşıtlık halk içinde ki ilişkilerin cam gibi kırılgan olduğunu gösterecektir.Buda bizi demoralize ederken karşımızda kileri güçlendirecektir. Sadece çevrenizde yaşananları değerlendirmeye çalışırsanız ülkenin birlik ve beraberlik içerisinde mücadele etmesini sağlarsınız.
Bu ülkenin buna ihtiyacı var