Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, NTV canlı yayınında gündemi değerlendirdi, soruları yanıtladı. Türkiye'nin, seçimlerin ardından siyasi anlamda çok önemli bir eşiği geçtiğini ve siyasi istikrarını koruduğunu belirten Yılmaz, bu siyasi zeminde, teknik olarak da ekonomik belirsizlikleri ortadan kaldırmaya yönelik çalışmaları sürdürdüklerini söyledi. Yılmaz, makroekonomik politikada, güncellenen para politikasının yanı sıra, maliye ve gelirler politikası, yapısal reformlar gibi farklı unsurların yer aldığını işaret ederek bu alanlarda arzulanan sonuçlara ulaşabilmek için ekip çalışmasına ihtiyaç duyulduğunu ve Ekonomi Koordinasyon Kurulunun bu anlamda önemli bir platform olduğunu kaydetti. Ekonomi politikasına yönelik çalışmaların Orta Vadeli Program'da (OVP) özetlendiğini, bu programda büyüme, enflasyon, istihdam, bütçe büyüklükleri ve açıkları gibi makro göstergeleri güncelleyeceklerini ifade eden Yılmaz, böylece öngörülebilirliği çok daha artırmış olacaklarını anlattı. Yılmaz, Merkez Bankası ve ilgili birimlerin, OVP çerçevesinde enflasyonla ilgili yeniden bir değerlendirme yapacağını belirterek bu konuda çok fazla bir güncelleme olacağını düşünmediğini söyledi.
"Enflasyonla mücadele için de bir taraftan güçlenmiş olduk"
Enflasyonun beklentilerin üstünde olduğunu dile getiren Yılmaz, konuya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: "Birincisi, bütçe dengeleri ile ilgili hem değişik kararların etkisi var burada hem de depremin çok ciddi etkisi var. Sadece bu sene merkezi yönetimde 762 milyar Türk lirası deprem için harcama yapacağız. Yerel yönetimleri, diğerlerini saymıyorum. Büyük bir külfet hakikaten ve bütçe açığımızda ciddi bir etki oluşturdu. Bunu telafi etmek için aldığımız tedbirler ise bütçeye olumlu yansıdı, bütçe açığını aşağı çekti ama enflasyonist bir etkide bulunmuş olacak. İkincisi, kurlarda biliyorsunuz uzun bir süre bir istikrarlı seyir vardı. Bir dönem artık piyasa kuruyla, Merkez Bankası kuru da ayrışmaya başlamıştı. Son dönemlerde aslında kur da daha reel bir zemine doğru gelmiş oldu. Bunun da yine enflasyon üzerinde maalesef bir tesiri var. Merkez Bankamızın bu süreçte rezerv biriktirmesinin de tabii ki etkisi var. 15 milyar dolar son dönemde Merkez Bankamız bir rezerv biriktirdi. Rezerv biriktirmesi, riskleri azaltan, Türkiye'nin risk primini aşağı çeken bir durum ama bir taraftan da işte kurdaki hareketlilik kanalı ile enflasyon etkisini de düşünmemiz gerekiyor. Bütçede ve rezervlerdeki iyileşme, risk primimizi düşürürken enflasyona geçici olarak bir olumsuz etkide bulundu. Bu da tahminlerimizi daha yukarıya doğru güncellememizi gerektirdi. Ancak bu durum geçici bir durum, daha kalıcı bir şekilde, daha güçlü bir bünye ile enflasyonla mücadele için de bir taraftan güçlenmiş olduk." Yılmaz, gelecek dönemde enflasyonla mücadeleye kararlı bir şekilde devam edeceklerini vurgulayarak "2026 perspektifinde hem faizleri hem de enflasyonu tek haneli rakamlara düşürme perspektifimiz var. Bu tabii ki aşama aşama gerçekleşecek." dedi.