Cumhuriyet Bayramı; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ve Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin zaferini simgeleyen önemli bir gündür. 29 Ekim 1923'te ilan edilen Cumhuriyet; Türkiye'nin modernleşme sürecinin bir dönüm noktası olarak kabul edilir ve bu tarihten itibaren her yıl büyük bir coşku ve gururla kutlanır. Cumhuriyet Bayramı’nın anlamını İslami perspektiften değerlendirdiğimizde, vatan sevgisi ve milletin bağımsızlığının korunmasının dini değerlerle örtüştüğünü görebiliriz.
İslam’da vatan sevgisi ve yurt savunması, dinî açıdan büyük bir öneme sahiptir. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), doğup büyüdüğü Mekke’yi terk etmek zorunda kaldığında Mekke’ye olan sevgisini dile getirerek; “Vallahi sen yeryüzünün en hayırlı yerisin. Eğer seni terk etmek zorunda kalmasaydım, asla senden ayrılmazdım” buyurmuştur. Bu hadis-i şerif, Müslümanların vatanlarına duydukları sevginin ne kadar derin ve samimi olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda, vatanını korumak, savunmak ve gerektiğinde bağımsızlığını kazanmak için mücadele etmek; İslami değerlerle uyumlu bir erdemdir.
Cumhuriyet Bayramı, Türkiye’nin işgalci güçlere karşı verdiği kurtuluş mücadelesinin başarıyla sonuçlandığı ve bağımsızlığın kazanıldığı bir dönemin hatırasıdır. Bu mücadelede yer alan kahramanlar, vatan sevgisi ve iman gücüyle hareket ederek yüzyıllardır üzerinde yaşadıkları toprakları savunmuş ve milletin özgürlüğünü yeniden kazanmışlardır.
Kur’an-ı Kerim’de, “Size ne oldu da Allah yolunda ve ‘Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan şu şehirden çıkar, bize katından bir veli gönder, bize katından bir yardımcı gönder!’ diyen zayıf erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?” (Nisa, 75) ayeti, zulüm altındaki insanların kurtarılmasının önemine vurgu yapmaktadır. Bu ayet aynı zamanda, haksızlığa karşı mücadele etmenin ve zulüm altında yaşayanların özgürlüğünü savunmasının İslam ilkelerine göre gerekliliğini göstermektedir. Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesi de bu ilkeye dayanır; zira millet, zalim işgalcilere karşı direnerek özgürlüğünü kazanmıştır.
Aynı şekilde, İslam’ın bir başka temel ilkesi olan adalet; Cumhuriyet’in kuruluş felsefesiyle de örtüşmektedir. Hz. Ömer (r.a.)’ın “Adalet mülkün temelidir” sözü, İslam’ın yönetimde adaletin ne kadar önemli olduğunu vurgular. Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte Türkiye’de adaletin, hukukun ve millet egemenliğinin esas alındığı bir yönetim biçimi benimsenmiştir.
Bu durum, İslam’ın toplumsal barışı ve adaleti teşvik eden ilkeleriyle uyumlu bir yapıyı ifade eder. Cumhuriyet’in sağladığı özgürlük ve eşitlik ortamı, Müslümanların inançlarını daha rahat yaşamasına ve dini hayatlarını özgürce sürdürebilmesine imkan tanımıştır.
Özetle, Cumhuriyet Bayramı; sadece Türkiye’nin bağımsızlığını kazanmasının bir sembolü değil, aynı zamanda İslami değerlerle de örtüşen bir mücadele ruhunun ifadesidir. Küllerinden yeniden doğan bir milletin tarih sahnesinde varlığını göstermesinin adı olan Cumhuriyetle; Türk milleti silkinmiş, birliğini korumuş, beraberce hareket etmeyi becermiştir.
Milletler için Bayramlar sevinç günleridir. Dini ve milli tüm Bayramlar; özgürlüğün alkışlanmasıdır. Vatan olmayınca devletin olamayacağı, devlet olmayınca özgürlüğün olamayacağı, özgürlük olmayınca da; inanç değerlerinin yaşanamayacağı Cumhuriyetle fark edilmiş, Cumhuriyet Bayramı ayrıca; özgürce ibadet edebilmenin de teminatı olmuştur.
Cumhuriyetin sağladığı imkânlarla; kadınlar, çocuklar, engelliler, kimsesizler, güçsüzler, dul ve yetimler kendini güvende bulmuştur. Cumhuriyet; aynı zamanda bireysel hak aramanın sistemidir. Güçsüzün de güçlü kadar hak sahibi olduğunun teminatı Cumhuriyettir. Demokratik yaşamın rejimi olan Cumhuriyetle, insanlar rahatça nefes almakta, meşru arzularını yasalar çerçevesinde rahatlıkla elde edebilmektedir.
Çoban oğlunun Cumhurbaşkanı, bakan oğlunun taksi şoföru, rektör oğlunun kapıcı, pazarcı oğlunun vali olabildiği demokratik yaşam; Cumhuriyetin sunduğu nimetlerdendir. Uygulamada; insani zaaflardan kaynaklanan nedenlerle bir takım sorunlar görünse de, günümüz dünyasında insan hak ve hürriyetlerinin en güzel şekilde karşılık bulduğu idari sistem; Cumhuriyettir.
İslâmi değerlere de uygun olan Cumhuriyet; inanç, ibadet ve ahlakla birlikte, doğuştan gelen hakların da teminatıdır. Demokrasinin, bütün kural ve kurumlarıyla işletilmesi halinde Cumhuriyet sisteminin, insan fıtratına uygun olduğu da görülmektedir. Bu nedenledir ki; gelişmiş batı devletleri insan hak ve hürriyetleri bakımından güvenilir kabul edilmektedir. Yine bu nedenledir ki; İslâm ülkelerinde ezilen masum ve mazmumlar kurtuluşu; Cumhuriyet sisteminin en iyi işletildiği demokratik idarelerin bulunduğu avrupaya sığınmakta bulmaktadırlar.
Müslüman hayatının bile teminat altında olduğu Cumhuriyet sistemi; günümüzün en geçerli ve güvenli rejimidir. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı da, bu güvencelerin kutlanmasının sevincidir. Daha iyi rejimler tespit edilene kadar en güvenli sistem olan Cumhuriyetin elbette kutlanması gerekmektedir. En çok da bunu Milletimiz hak etmektedir. Bu vesileyle; milletimizin tüm fertlerinin Cumhuriyet Bayramlarını ayrı ayrı kutlar, hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan niyâz ederim.